20 Ocak 2010 Çarşamba

Digiturk Erman Toroğlu'nu Neden Çıkarttı: Gerçekler



Digiturk Erman Toroğlu'nu neden işten çıkarttı? Bu sorunun cevabını Digiturk'ten aldığım bilgiler doğrultusunda açıklayacağım. Her ne kadar Digiturk Genel Müdürü Ertan Özerdem bugün yaptığı açıklamada bunu net bir şekilde ifade etmiş olsa da bu beyanatın biraz daha açıklığa kavuşturulması gerekiyor.

Erman Toroğlu'nun işine son verilmesinde ya da Digiturk'ün deyimiyle Lig TV'de yeni yapılanmada şimdilik görev alamayacak olmasında temel nedenlerden biri hiç kuşkusuz kulüplerin tutumu. Bunu gözardı edemeyiz. Ama bir de kullanıcı şikayetleri var ki en az birinci neden kadar kuvvetli. Lig TV'sini sırf Erman Toroğlu yüzünden iptal edenlerin oranı hiç de azımsanmayacak kadar fazla. Dolayısıyla Digiturk bunun da önüne geçmek istiyor.

Televizyonlardaki spor programlarını düşününce aslında işleri zor. Ne kadar polemik o kadar rating demek aslında. Yine de rating kaygısıyla hareket eden ve işi çığırından çıkaran pek çok televizyoncu var ki Erman Toroğlu onların yanında sütten çıkmış ak kaşıktır. Ancak planlanan tabloda onun bile yorumlarına yer yok çünkü bu sefer Digiturk'ün eli istediği formatı oturtma konusunda sağlam. Rating kaygısı da olmadan herkes tek bir kanal üzerinden görüntüleri izleyebiliyor olacak.

İpleri almış gözüktükleri için harıl harıl programın formatı ve programda hangi yorumcuların olacağı konusunu çalışıyorlar. Yeni dönemde ne olmayacak konusunda benim izlenimim hakemlerin konuşulmadığı, hakem yorumcusunun olmadığı, sadece futbolun, maç içerisindeki güzelliklerin ön plana çıkarılacağı bir format peşinde oldukları.

İhale sonuçlandığından beri hep yetkili ağızlar ligin kalitesinin artırılmasından ve Avrupa'da itibarlı bir lig haline getirilmesinden bahsediyorlar. Burada temel sıkıntıları futbol kamuoyu. Ne olursa olsun dört büyüklerin yöneticileri de, diğer kulüplerin yöneticileri de takımları başarılı olmadığı için kavga ortamından besleniyorlar. Medyadaki bir grup da aynı. Şiddeti körükleyen de, futbolu değersizleştiren ve futbol seyircisini canavarlaştıran da bu zaten.

Canavarlaşmaya hazır bir futbol izleyicisi var ülkede. Aslında onlar futbol seyircisi değiller. Bir başka deyişle bu ülkede futbol değil tutulan takımlar seviliyor. Çünkü tutulan takımların başarısını kendi başarısı, toplum içerisinde bir statü kazanımı olarak değerlendiriyor büyük çoğunluk.

Bu anlayışın önüne geçmenin tek yolu da yayıncı kuruluşun program formatını değiştirmesi. Bu sene ki yayın şartnamesi gereği maçlar oynandıktan sonra Lig TV haricinde görüntüleri izlemek için 24 saat beklemek gerekiyor. Hakim güç her zamankinden daha fazla yayıncı kuruluş. Futbolu ve takip eden kitleyi dönüştürebilme şansları var artık.

Ne yapacak Digiturk? Birincisi Şansal Büyüka ile o kalmak istediği sürece yola devam. Erman Toroğlu'nun yerine taraf olan değil, futbolun güzelliklerini anlatan isimler gelecek. Bu nedenle her ne kadar ekran başında başarılı da olsalar, bazı kitlelerce taraf görülen Mehmet Demirkol'un ya da Rıdvan Dilmen'in şansı yok.

Peki bu dönemde yorumcu olarak kimleri görebiliriz. İsim olarak şu aşamada söylemek zor ama yorumcu profili Bağış Erten, İbrahim Altınsay, Tanıl Bora, Uğur Meleke gibi olacak. Hatta belki biraz kadın kokusu eklenip Banu Yelkovan gibi bir ismi de göreceğiz ekranlarda.

Hakem hatalarının hiç konuşulmaması neden önemli? O zaman geriye konuşacak sadece futbol kalıyor da ondan. Bir programın dörtte üçünü yapılan hatalara ayırmaktansa ruhuna ayırmak bu dönüşüm için çok önemli.

Ayrıca programda atılan bir golü defans üzerine yıkıp eleştirmektense o golü atan adamın becerisini konuşmak da önemli. Nasıl bakmak isterseniz öyle görürsünüz. Ama dünyada kimse Maradona'nın 86 Dünya Kupası'nda attığı golde İngilizlerin defansif beceriksizliğini konuşmaz, konuşmuyor da. Orada önemli olan Maradona'nın şiirsel becerisidir. Yeni yayın döneminde ilham kaynağı olacak olan tema budur. Türk kahvesi çok güzeldir ama İtalyanlar espressoyu öyle bir sunar ki kahvenin değeri birkaç kat artar. O zaman nasıl sunduğun çok önemli değeri artırmak için.

Bu noktada yöneticilere de maç sonrası mikrofon uzatmak kaldırılmalı. En azından canlı verilmemeli. Futbolun kalitesine zarar verecek her türlü demeci ekranlara taşımaktan kaçınılmalı, her türlü görüntüyü de.

Dedik ya felsefe değiştirilmek isteniyor, böyle bir bakışla hareket edildiğinde Erman Toroğlu'nun bu tabloda yeri olmaması doğal ben kendisinin objektif olduğuna inansam da. Türkiye'de takımını izleyen çoğunluğu futbol seyircisine dönüştürmek için de bu bakış açısı şart.

Ben bu bakış açısının samimi olduğuna inanıyorum çünkü içerideki çalışanlara da bu konuda fikir ve proje üretmeleri konusunda destek veriliyor. Umarım takımımızı körü körüne destekleme seviyesinden futbolu sevme noktasına gelebiliriz. Bu işi kulüp yöneticileri beceremeyecek, Federasyon da.

Penne bir soru sormuş: Futbola kim yön verir? ben buradan yanıtlayayım. Bu yüzyılın en büyük gücü geçen yüzyılda olduğu gibi yine televizyondur. Dolayısıyla futbola nasıl yön vermek isterse öyle yön verir.

6 yorum:

  1. Futbolun güzel yanlarının konusulması tamamda
    Bu yazıdan biraz da pempe bi tablo çizecek birileri aranıyor fikri cıkıyor bence.
    Son yıllarda saydığınız yorumcuların en sık sık dile getirdiği olay kalite düşük oyun zevksiz v.s
    Demirkol,Toroğlu maç yorumlarında sık sık zevksiz sıkıcı maçtı demirkol genelde işim bu olmasa seyretmezdim yorumları yapar hakılı taraflarıda vardır bu söylediklerinde.

    Maçın geneli değilde alexin güzel asisti,yada keita koşuları penaltıyı kaçırmadı kaleci kurtardı v.s seyler söylecek birileri aranıyor marka değerini korumak için.
    400 milyon dolar veren birinin zaten klupler istiyor lafının kılıf olduğu aşikardı.
    Money+Medya >... Kimin adı olursa artık hepsinden büyüktür

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  3. Bence gayet güzel bir yazı olmuş eline sağlık.

    Senelerce hakemleri, çıkan olayları ön plana çıkartanlar artık futbolun güzelliklerini de sunmalı. Bu yüzden yayıncı kuruluşun bu fikri bence gayet güzel bir hamle. Belki şimdilik güzellikler az ama bu reformla o da çoğalır diye düşünüyorum ya da umut ediyorum.

    YanıtlaSil
  4. Reha Muhtar bugün bir yazı yazmış, kendisini çok kaale almasam da paralel görüşte. Oynatalım Uğurcuğum dönemi bitmiştir diyor.

    YanıtlaSil
  5. Güzel bir yazı elinize sağlık. Ben de benzer bir şeyler karalamıştım..

    http://taccizgisi.blogspot.com/2010/01/naklen-yayn-ihalesi-ve-marka-degerinin.html

    YanıtlaSil
  6. Insallah studyo dizaynlarini da degistirirler artik. Koskoca Lig TV 10 m2'lik studyada program yapiyor. Bir sure sonra insana fenalik geliyor. Hic bir canlilik yok. Biraz NTV'den ilham alsinlar.

    YanıtlaSil