25 Temmuz 2011 Pazartesi

Bir Adam Varmış

Bir adam varmış. Temiz saf bir delikanlıymış vaktiyle. Hep mutlu olmak istemiş. Hep çevresindekiler de mutlu olsunlar ki mutluluğu artsın istemiş. Bir adam varmış seneler önce bir hata yapmış. O zaman daha gençmiş, ya da toymuş aslında gençlikten öte. Yıllarca o hatasının cezasını ödemiş.

Bir adam varmış, üzerine yıkılmış yıllarca bütün suçlamalar. Hep iki yüzlülükle, dürüst olmamakla suçlanmış. Hep dalavere çevirir, yalan söyler, işleri bulandırır, başkalarını etkisi altına alır denmiş. Sevdikleri bile düşman bellemişler zaman içerisinde. Ne ona yaranabilmiş, ne buna yaranabilmiş.

Bir adam varmış, elinde avucunda ne varsa mutlu olmaya adamış. Maddiyat değil burada konu olan, manevi olarak... Sağlığını bile görmezlikten gelmiş, sigaraları, paketleri yemiş. Üzülmüş, içine atmış, içindekiler dolmuş taşmış.

Bir adam varmış, mutlu da olmuş ama ebedi bir mutlu sona her ulaşacağında öyle tokatlar yemiş ki tekrar geriye dönmüş. Yılmamış bir daha demiş, mutlu günler yakında... Bir adam varmış mutsuzsam ben de mutlu olmak için gemileri yakayım demiş içinden...

Oysa o adam güven için, temiz bir gelecek için konuşmuş durmuş hayatı boyunca da. Kimseler kırılmasın, herkes birbirini düşman bellemesin diye didinmiş. Gereğinde bu uğurda bazılarını da silmiş defterden. Silerken acı çekmiş mi, hem de çok... Ama ne demek istediğini anlatabilmesi için gerekliymiş.

Sonra gemileri yakmış mı? Belli değil. Birileri bir takım kayıtlara ulaşmışlar. O kayıtlar suça teşebbüsü belgeler nitelikteymiş. Ama onun suçu zaten düşünmesiymiş. Bir adam varmış, o adam adam değilmiş. En azından bir kişinin gözünde. En azından birilerinin gözünde. En azından toplumun büyük bir kısmının gözünde.

Oysa o adam ne yaptıysa sevdiği için yapmış. İçine attıklarını dışa vurunca da suçlanmış.  Oysa o adamın da zayıflıkları varmış. Dağ gibi duran yıkılmaz denilen adam aslında içten içe yıkılıyormuş zaten. Kimse yıkılmaz değilmiş ki o ayakta dursun.

Bir adam varmış... Yıkılmış. Kendi eliyle mi başkalarının eliyle mi? Ne farkeder yıkıldıktan sonra...

Not: Ne bir kuruma, ne bir kişiye yazılmış bir yazıdır bu. İsteyen istediği kişiyi bu adamın yerine koyarak okuyabilir.  Ne benim, ne bir başkası, ne arkadaşım, ne de bana anlatılan bir hikaye. Hayatında en azından birkaç kez dönülmez hatalar yapan bir insan için yazılmış bir yazı.

8 Temmuz 2011 Cuma

Şimdi Takım Olmaz Zamanı

Bu iş nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın bu camiayı esas toparlayacak ve kenetleyecek olan sizlersiniz. Taraftardan önce, yönetimden önce onları peşinize takacak, arkanızdan koşturacak olan sizlersiniz. Şimdi kenetlenme zamanı, çünkü herkes biliyor ki suçlamalar doğru olsa bile sizin verdiğiniz emek bu taraftarın başının tacı. Bu sezon yapacağınız her hareket, ağzınızdan çıkacak her söz, sahaya koyacağınız her yürek bu camiaya gönül verenler için arınma anlamına geliyor. Bu camianın bu arınmaya suçlu bulunsun ya da bulunmasın çok ihtiyacı var. Ve bu bayrak da Aykut Kocaman ve Alex önderliğinde sizlerde. Belki de bu sezon ki duruşunuz takım olarak heykelinizi dikmemize neden olacak. Yoksa kupa gider, lig gider ama biz taraftar olarak verdiğiniz emeği ölümsüzleştirmekle yükümlüyüz. Yeter ki bizi arkanıza katın.

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Fenerbahçe Yönetimi'nden Beklediğimiz Açıklama

Not: Bu benim ve benim gibi pekçok Fenerbahçeli'nin duymak istediği bir duruş. Buraya aklıma gelmeyen ve eklenmesi gereken başka şeyler de olabilir. Ancak temelde benim ve pekçok Fenerbahçeli'nin istediği duruş budur.

Sevgili Fenerbahçe taraftarları,

Biliyoruz ki bu yaşananları hiç haketmediniz, siz ki son beş senede iki kez son hafta şampiyonluk kaybetme acısını yaşadınız, yine de böyle bir travma yaşamadınız. Kulübümüz tarihinin en önemli sınavı ile karşı karşıya. Bu nedenledir ki hepimizin tek yürek olma zamanı.

Bu sürecin sonunda Fenerbahçe'nin şampiyonluğu alınabilir, Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'ne gidemeyebilir, küme düşürülebilir. Bu demektir ki Fenerbahçe hem manevi hem de maddi yönden büyük kayıplara uğrar. Ama Bank Asya Ligi'nde dahi 50.000 taraftarı stadyuma getirir.

Her ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın biz kulüp yönetimi olarak size kulak veriyoruz. Biliyoruz ki sadece Fenerbahçe'nin bu durumun sonuçlarına katlanmasını hazmedemiyorsunuz. İşte bu noktada biliniz ki Fenerbahçe temiz futbol adına her türlü hukuki mücadeleyi bugün itibariyle başlatmıştır. Yönetim olarak aldığımız kararlar şu şekildedir:
  1. Biz aynı kaba yapan büyük bir futbol camiasının köklü bir parçasıyız. Ve biliyoruz ki bugün bize yapılan suçlamalar geçmişte hasıraltı edildi. Bugün itibariyle hiçbir kulüple, kurumla, siyasi oluşumla herhangi bir pazarlık içerisinde olmayacağız. Kimseye suç sabit görülürse Fenerbahçe'yi düşürememe lütfunu gösteren bir büyüklük rolünü oynamaya fırsat vermeyeceğiz. Hem biz, hem de taraftarımız küme düşürülerek vicdani olarak temizlenmeyi kabul ediyoruz ve kulübümüzün suçlu bulunması durumunda başka bir sonuca ya da çözüme tüm kapıları kapatıyoruz.
  2. Bu kararımızla birlikte eğer suçlu bulunursak birçok futbolcumuz gemiyi terkedebilir. Birçok marka ile yaptığımız anlaşmalar, yayınlardan gelen gelirler kesilebilir. Gün tekrar ayağa kalkma günüdür. İşte bu ahval ve şerait içerisinde size ve bize düşen iyi gün ve kötü gün dostlarımızı asla unutmamak, unutturmamaktır.
  3. Hiçbir vicdan yaşananların sorumlusu olarak Fenerbahçe'yi tek başına sorumlu tutamaz. Dolayısıyla Fenerbahçe suçlu bulunduğu takdirde, Nisan ayında çıkan şike yasasının geriye yürütülememesi hükmünün arkasına sığınanların da cezalandırılmaları için, geçmişe yönelik zamanaşımı sürelerini gözönüne alarak kanundaki diğer tüm maddeleri hayata geçirecek hukuki işlemlerin başlatılmasına, şimdiye kadar basına yansımış, yansımamış her türlü vakanın gözler önüne serilmesine ve sorumlularının cezalandırılmasına yönelik harekete geçecektir. Gerekirse Fenerbahçe'nin geçmişteki şampiyonluklarının da silinmesini göze alarak bu Fenerbahçe Spor Kulübü olarak boynumuzun borcudur.
  4. Fenerbahçe tek başına bir markadır. Bu marka üzerinden bugün rant sağlayanlar bilmelidirler ki bundan sonra bu marka üzerinden kimse rant sağlayamayacaktır. Ne futbol içi olaylarla ne de futbol dışı olaylarla. Artık Fenerbahçe'den başkalarının rant sağlama dönemi bitmiştir. bu nedenledir ki:
    1. Naklen yayın havuzunda olan kulübümüzün bundan böyle havuzdan ayrıldığını tüm kamuoyuna duyuruyoruz.
    2. Fenerbahçe ile ilgili bilgi kirliliği yaratan tüm basın kuruluşlarına karşı maddi ve manevi tüm yasal işlemlerin başlatıldığını kamuoyuna duyuruyoruz.
    3. Kulüpler Birliği'nden ayrıldığımızı kamuoyuna duyuruyoruz.
    4. Yaşanan bu olaylardan dolayı borsaya kote edilmiş hisse değerlerimizdeki düşüşe neden olan her türlü hukuk dışına çıkılmadığı halde hukuk dışı davranılmış gibi gösterilen konularla ilgili yasal haklarımızı kullanacağımızı duyuruyoruz.
    5. Yaşanan bu olaylardan sonra maddi ve manevi her türlü zarara uğrayan taraftarımızın hakkını koruyacağımızı duyuruyoruz.
    6. Yasal haklarımızı kullanarak elde edilecek tazminat gelirinin Türkiye'de temiz futbola yatırılacak bir kaynak olarak kullanılmasını sağlayacağız.
  5. Fenerbahçe Aziz Yıldırım değildir, Fenerbahçe Şekip Mosturoğlu değildir, Fenerbahçe İlhan Ekşioğlu değildir. Suçlu bulunsalar da bulunmasalar da değildir. Fenerbahçe Lefter'dir, Can Bartu'dur, İslam Çupi'dir, Alex'tir... Fenerbahçe milyonlarca insanın arkasında duracağı, ülkeyi bölmek için değil, birlikteliğin altını çizmek için kendi cumhuriyetini kurmuş bir bütündür. Ve bu bütün gerektiğinde siyasi iktidarları bile yerinden edebilecek kadar güçlü ve iradeli bir bütündür. Bu insiyatife ve güce sahip milyonlar eminiz ki bu işin vicdani sorumluluğunu taşıdıkları gibi kendilerini vicdanen rahatlatacak süreçleri yönetmeyenlere, yönetmekten kaçanlara, yönetmekten aciz olanlara en güzel dersi verecek, ve yaşananların hesabını soracaktır.
  6. Yapılan bu duyuru bir tehdit değildir. Bilakis itham edilen konulardan bir tanesinin bile zerresini kadar ispat sözkonusu olduğu ve suçlu bulunduğumuz takdirde küme düşürülme kararını bizzat biz istiyoruz. Aksi sözkonusu olduğunda Fenerbahçe Spor Kulübü tüm sportif faaliyetlerine son verecektir. Ancak kendimize biçtiğimiz bu cezanın yanında geçmişe yönelik hiçbir dosya da artık kapalı kalmayacaktır. Temizlik herkesin kapısının önünü süpürmesiyle olur. Biz şimdi kendi kapımızın önünü süpüreceğiz. Eğer siz Türk futbol kamuoyu da kendi kapınızın önünü süpürmezseniz biz camia olarak milyonlarca taraftarımızla birlikte süpüreceğiz.
  7. Bir kulüp, bir kuruluş, bir toplum layık olduğu şekilde yönetilir. Eğer mevcut yönetimimizden başka ya da yönetim kurulu üyeleri arasından suçlu bulunanlar olursa onları yönetime getirerek hatayı yapan biz Fenerbahçelileriz. Ancak iyi veya kötü Fenerbahçe Kulübü kongre üyeleri bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hür iradelerini kullanmaya ve kendi seçtikleri yöneticiler tarafından yönetilmeye devam edecektir.
Kamuoyunun bilgilerine sunarız.

Saygılarımızla,

Fenerbahçe Spor Kulübü

5 Temmuz 2011 Salı

Bomba Elinde Kalan Adam

Şu anda kimin yerinde olmak istemezdiniz? Fenerbahçe taraftarlarının olabilir çünkü hepimiz garip, bir kızgınlık, kırgınlık, aptallaşmışlık yaşıyoruz ama değil.

Aziz Yıldırım'ın yerinde olmak istemezdiniz desek haksız sayılmazsınız efsane başkandan eğer suçlu bulunursa Fenerbahçe tarihinin kara lekesi olma ihtimalini düşününce ama o da değil.

Soruşturmayı yürüten savcı ve güvenlik güçlerinin mi? Çok zor ve tarihi bir görev ama yükü zorluğundan daha fazla. Yine de onların yerinde olmaya razı olabilirsiniz.

Suçlu ya da suçsuz farketmez ama listede yeralan futbolcu, teknik adam veya menajerlerin mi? Bu işten yüzlerinin akıyla çıksalar bile bir kere gözaltına alındılar. Ama hayır.

İsmi geçen ve içeri alınmayanların mı? Hepsinde bir korku hakim ilgili olsun olmasın bu iş bana da bulaşır mı diye? Yine de değil.

Basın mensubu olmak mı? Yazı yazmak, yorum yapmak çok zor şu dönemde. Ama onların da işleri bu yapacak birşey yok.

Şu an yerinde olmak istemeyeceğim birinci adam Mehmet Ali Aydınlar. Daha birkaç gün önce kolkola girdiği kendi camiasının başkanı şike soruşturmasıyla gözaltında ve milyonlarca taraftarı olan bir kulübün şampiyonluğunu almak, Şampiyonlar Ligi'ne göndermemek gibi çok ciddi kararları vermek zorunda.

Üstelik bu adam göreve geleli daha 10 gün olmuşken. Hala sahibi olduğu Acıbadem Hastaneleri voleybol takımının sponsoru iken. Milyonlarca taraftardan biri de kendisi iken.

Kararı ne olursa olsun saygı göstermek durumundayız. Çünkü eldeki mevcut bilgilerle en doğru ve hakkaniyetli kararı vermeye çalışacak hiç kuşkusuz. Belki bıçağı kendine saplayarak, belki bıçağın yönünü ters çevirerek. Ama hangi kararı verirse versin büyük bir kitle tarafından karşı cephe oluşturularak, eleştirilerek.

Eve gittiğinde kendi ailesinden, kapıdaki komşusundan tepki görerek. Belki makam şoförünün bir sitemine, belki federasyonda çay getiren adamın mutsuzluğuna, belki binaya girerken kapıda duran görevlinin kuşku dolu bakışlarına maruz kalarak.

Ama en kötüsü eğer Fenerbahçe aleyhine kararlar verecekse içi kan ağlayarak.

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Vicdan

Şu anda pekçok Fenerbahçeli birşey söylemekten korkuyor, birçok rakip takım taraftarı için de aynı şey geçerli. Herkesin içerisindeki garip korku ortaya atılan iddialar gerçekse korkusu. Gerçekse herkes biliyor ki tek kaybeden Fenerbahçe değil Türk futbolu hatta Türk sporu olacak.

Gelinen noktanın özeti bu aslında. Avrupa'nın beşinci büyük futbol ekonomisi haline gelen, sportif anlamda büyük başarılara ilerlenen bir dönemde tekrar 10 sene geriye sarmak demek bu iddiaların gerçek olması. Zira Fenerbahçe demek Türk sporu demek. Fenerbahçe'nin başına gelebilecek olası bir küme düşürme Türk futbolunu ve Türk sporunu küme düşürmek demek.

Olay delillerle sabitse alınması gereken karar da bu zaten. Tüm gemileri yakmak... Diğer taraftan Fenerbahçe aleyhine hiçbir şey ispat edilemezse o zaman da vay haline bu iddiaları ortaya koyan ve sabahın 07:00'ında bir kulübün üst düzey yöneticilerini gözaltına alanlara.

Son olarak şunu söyleyeceğim: Varsın iddialar gerçekse Fenerbahçe küme düşsün. Yok birbirimizden bir farkımız olmasına rağmen bunun ceremesini çekeceksek biz çekelim. Yeter ki bu ligde bond çantalarla paralar deplasmanlara taşınmasın. Yeter ki bu ligde averajla şampiyonluk kazanmak için sezonun son maçında düzinelerce gol atılmasın. Yeter ki mafya babalarının bağı olan kulüpler küme düşmesin diye son maçta yatılmasın. Yeter ki sezonun son maçları 20 dakika uzamasın.

Eğer bunlar olmayacaksa Fenerbahçe küme düşürülse dahi küllerinden doğacak büyüklüğe sahiptir. O yüzden hiçbir Fenerbahçeli korkmasın iddialar gerçek çıkarsa diye. Gerçek çıkarsa da bu bir kulübün değil, o kulübü yönetici vasfıyla kullananların yüz karası olur. Gerçek çıkmazsa zaten Aziz Yıldırım ve yönetimi bu iddiaları ortaya atanlardan hesabını sorar. Tabi olan şu dönemde sezon arefesinde yine Fenerbahçe'ye olur. Ne sporcular işlerine konsantre olabilirler, ne de yeni bir transfer yapılabilir. Ama ona da alışık bir camiayız biz. Bizim sporcumuz değil mi doping yaptı diye lekelenen ve biz değil miyiz olası Avrupa şampiyonluğu engellenen.

Gerçekler bazen acıdır ama bu acı vicdanlarda yaşanacağına onunla hesaplaşabilmek gerekir. Ben herkesi vicdanı ile başbaşa bırakıyorum. Varsın Fenerbahçe küme düşürülsün, şampiyonlukları alınsın, yeter ki vicdanlar temizlensin. Ama sadece Fenerbahçelilerin değil herkesin, her takımın vicdanı temizlensin. Yoksa temiz bir lig istiyoruz pankartı ile sahaya çıkmakla hiçbirşey temizlenmiyor.

Not: Fotograf Hürriyet'ten, bloga koymamın nedeni ise bu tutanağın hakiminden katibine, emniyet gücünden zanlıya kadar herkesin isminin yeralması. Bakalım bu belge üzerinde ismi geçenlerden kimin üzerinde bu kara leke kalacak?