9 Ocak 2010 Cumartesi

Benim Afrikam


Söze organizasyon komitesi direktörü Antonio Mangueira geçen haftaki mesajıyla başlayalım: "Turnuva boyunca tüm dünyaya Angola'nın çok güzel bir ülke olduğunu, savaşın artık bittiğini ve birleştiğimizi bir mesaj olarak göndereceğiz".

Bu sözler bugün itibariyle artık hiçbir şey ifade etmiyor. Angola'da yetkililerin Togo'nun güvenlik kriterlerine uymadığını açıklayan demeçleri de Antonio Mangueira'nın geçen haftaki sözlerinin üzerine boşa söylenmiş sözler oluyor.

Togo'nun çekilmesi üzerine Afrika Uluslar Kupası'nın yapılacak olmasına ise ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Saldırıda ölen dördüncü kişi Togo Milli Takımı kalecisi Obilale Kodjovi oldu. Bu dört can kaybının acısıyla sahaya çıkacak tüm Afrikalı oyuncular. Oysa bana göre yakışanı tüm futbolcuların ve Afrika ülkelerinin turnuvayı ve şiddeti boykot etmeleri.

Hiçbirşeyin insan hayatından daha önemli olmadığını tüm dünyaya bağırmaları. Angola'ya, sponsorlara, yayıncı kuruluşlara, beyaz adama...

Beyaz adam geldi ve Afrika kirlendi, kana bulandı. Beyaz adam sözüm ona gitti ve Afrika hala kana bulanıyor. Bugün kan futbola sıçradı.

Bu olayın Angola'ya bir şans vermekle ilgisi yok, yarın G.Afrika'da düzenlenecek 2010 Dünya Kupası öncesinde güvenlik sorunları ile ilgili kuşkuların zirveye ulaşması için de böyle bir olay yaşanmasına gerek yoktu. Zaten herkes yüksek sesle dile getirmese de yarın G.Afrika'da bir marketten alışveriş yaparken gasp edilmek istenen herhangi bir ülke futbolcusunun ya da turnuvayı izlemeye gelen herhangi bir taraftarın öldürüleceğini biliyor.

Afrika'da on, on iki yaşında çocuklar ayrılıkçı militan örgütlerde, kabile savaşları içerisinde bizim hayatımızda görmediğimiz silahlarla oyuncak gibi oynuyorlar. Biz şiddetten uzak tutabilmek için çocuklarımızın oyuncak silahla oynamasına izin vermezken o çocuklar yatağına kalaşnikofları ile giriyorlar. Futbol Afrika için bir umut kabul ediyorum. Futbol gibi diğer organizasyonlarda...

Ama şunu da biliyorum bu tip büyük organizasyonlar o ülkelerde büyük sermaye sahiplerinin daha fazla nemalanmasından başka bir işe yaramıyor. Göstermelik birkaç organizasyon ve vitrine çıkarılan birkaç güzel görüntüden geriye yine o çocukların yalnızlığı kalıyor.

Futbol Türkiye için de bir umut. Ama daha kendi çocuklarımızın güvenliğini sağlayamazken bazı akıllılar Euro 2016 için aday şehirleri belirlerken ülkeyi iki böldünüz, bu yaptığınız bölücülüktür diye haykırdılar. O gün hiç kimsenin dile getiremediğini ben dile getireyim: Bu ülke o bölgede turnuvanın bir ayağını gerçekleştirirse oraya gidecek takımların can güvenliğini sağlayamayacağı için şehir seçimlerini sınırladı.

Afrika çok güzel, çok güzel olduğu kadar saf ve temiz ama bir o kadar da tehlikeli. Tıpkı Benim Afrikam gibi...Benim Afrikam'da futbolu ve futbol sevgisini yeşerteceğim, göstermelik birkaç organizasyon yapacağım, birkaç güzel kareyi vitrine çıkaracağım diye bir canı tehlikeye atamam ben. Ama bunu söylemek kimsenin işine gelmiyor.

Bu iş turnuva oynanırken televizyonlarda canlı yayına çıkıp fonda küçücük çocukların arkadan el salladığı ve nanik yaptığı bir ortamda "Bugün Diyarbakırlı çocuklarla beraberdik ve onlarla futbolun sevgi dolu dünyasını paylaştık" diyerek milyonları kandırmakla da olmaz. Gece olunca herkes kendiyle başbaşa kalır. Turnuva sona erdiğinde olacağı gibi.

Ya da daha vahimi 2016 geldiğinde turnuva başlamadan biri çıkar ve "Turnuva boyunca Türkiye'nin çok güzel bir ülke olduğunu, savaşın artık bittiğini ve birleştiğimizi tüm dünyaya bir mesaj olarak göndereceğiz" der ve sonra herşey yüzümüze gözümüze bulaşır.
Not: Bu yazıyı yazdıktan 24 saat kadar sonra Togo Afrika Uluslar Kupası'nda oynama kararı aldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder