31 Ağustos 2009 Pazartesi

Shakhtar'ın Yeni Evi


Bugün stadyumlardan bahsettik, o zaman Lucescu'nun takımı Shakhtar'ın yeni stadının açılışının yapıldığını da belirtelim. Açılışta Beyonce konserinin olacağı duyurulmuştu.

Avrupa'nın yeni mücevheri kabul edilen Donbass Arena UEFA tarafından da elit stadyumlar listesine girmiş durumda. Polonya ve Ukranya ortaklığı ile gerçekleştirilecek Euro 2012'de finalde bu stadta oynanacak.

Donbass Arena'nın yapımı için yaklaşık 250 milyon $ harcandı. 50.000 kişi kapasiteli stadın dizaynını 37 ülkede 97 ofisi olan dünyaca ünlü bir firma Arup Sport gerçekleştirdi. İnşaatı ise ENKA tarafından yapıldı. Arup'un daha önce imza attığı projeler, Allianz Arena, City of Manchester Stadium, Estadi Olímpic Lluís Companys düşünüldüğünde ne derece müthiş bir proje ile karşılaşacağımızı tahmin etmek güç değil.

105 metreye 68 metre ölçülerinde olan oyun alanıyla devasa yapının bir de web adresi bulunmakta.

Benim Hala Umudum Var



PSV sonrası devamlı düşüşte olan bir kariyer ama ne yapıp edip yine de kendisine belirli bir çizginin üzerinde yeralan kulüplerde yer buluyor. Chelsea, Atletico Madrid, Fenerbahçe, PSg ve ardından Zenit. Kiralık olarak gidiyor Zenit'e ama satın alma opsiyonu da St Petersburg takımında olacak. Bu arada Kezman Zenit'in on üçüncü yabancı oyuncusu. Sorun şu ki ligde ancak altı tanesi oynayabiliyor. Fatih Tekke'nin bile zor yer bulduğu kadroda Kezman artık kramponları temizler.

Manzaralı Kombine İstiyorum

http://www.besteleven.com/ en iyi manzaraya sahip stadları yayınlamış ve içlerinde İnönü ve Giresun'daki Atatürk Stadı da var. Ben hepsini almadım ancak yurtdışından çok beğendiklerimi aşağıdaki resimlerde sıraladım. İnsanın manzaralı bir yerden kombine alası geliyor.


Hajduk Split-Poljud-Hırvatistan



Shimizu S-Pulse - Nihondaira Stadium, Shizuoka, Japonya


EB/Streymur - Við Margáir, Streymnes, Faroe Adaları


Molde FK - Aker Stadion, Molde, Norveç


NK Imotski - Dolac Stadion, Imotski, Hırvatistan


Ortega Sahne Aldı


River kadrosuna geri döndükten sonra "Bu forma olmadan yaşayamam" demişti El Burrito. Gallardo ile birlikte River formasıyla tekrar eseceği günleri özlemle bekliyordu. Fenerbahçe macerasından sonra hep aşağı giden futbol kariyerinin sonunda güzel ve mutlu bir veda olacaktı River ile beraber tekrar şampiyonluk mücadelesi vermek.

Apertura sıkıntılı başladı, naklen yayın konusunda parasal anlamda yaşanan kriz devlet müdahalesiyle çözülmeseydi Apertura'nın oynanması bile tehlikedeydi. Ülke takımlarının naklen yayından gelecek parayla değirmenin suyunu çevirmekten başka şansları da yoktu. Neyse Apertura başladı, River formasıyla Ortega'da bu başlangıcın üzerindeki krema oldu.

Haftasonu Chacarita karşısında birara 3-2 geriye düşmelerine rağmen önce beraberliği yakalayan River son 3 dakikaya girildiğinde Ortega'nın nefis golüyle galibiyete uzandı. Ortega attığı mükemmel golü formasını çıkarıp tribünlere sallayarak kutlarken El Monumental'de yıkılıyordu. Los Borrachos Del Tablon taraftar grubu için uzun zamandır özledikleri bir tabloydu özellikle geçen sezon yine Apertura'da yaşanan hayal kırıklığından sonra bu coşku.



Haftanın Golüne Çok Aday Var



Yine izleyemediğimiz bir maçtı Serie A'da Juventus, Inter'e nazire yaparcasına 3-1 ile geçti Roma'yı. Karşılaşmanın görüntülerini izlediğimizde ki İtalya basını da öyle yazıyor Diego'nun ilk haftaya damgasını vurduğunu görüyoruz. Özellikle ilk golde rakibe orta saha çizgisinde basıp 40 metre topu sürerek attığı gol var ki benim için haftanın golü olma konusunda iki üç adaydan biri.

Diğer adaylarım Arsenal'den Arshavin, Bayern'den Robben ve Valencia'dan Pablo. Bu akşam Barcelona maçını da izledikten sonra bir karar vereceğim.

Enflasyonun Formülü: 3T



Erman Toroğlu komik adamdır, konuştuklarını, söylediklerini tartışabilirsiniz ama bazen taşı tam gediğine koyar ve öyle cümleler sarfeder ki dumur olur kalırsınız. Dün akşam da Maraton'da Tabata transferini şu sözlerle değerlendirdi:

"Sevgili Şansal, bu yıl enflasyonu 3T belirleyecekmiş, ben de buna katılıyorum. Ne mi bu 3T: TÜFE, TEFE ve Tabata".

Turkcell Süper Lig Dördüncü Hafta

Fenerbahçe:



Dün akşam Kadıköy'de ilk on on beş dakikayı izleyen herkes rakibini öpen Fenerbahçe'nin sahada olacağını düşünüyordu. Ama Mesut Bakkal öyle bir takım yaratmış ki ben uzun zamandır bu kadar baskın bir rakip takım görmedim İstanbul deplasmanında.

Manisa'da Simpson diye bir adam var Alman ikinci ligi Karlsruhe'den gelmiş, bana göre dünkü maçın Volkan ile birlikte yıldızıydı. Fenerbahçe ise karşısında hiç kapanmayan dört beş kişi ile hücuma çıkan topu kaptırdığında basan Manisa karşısında çok ama çok zorlandı. Maç Manisa'nın hakkıydı. Bana göre Manisaspor'un penaltısı da verilmedi ama akşam çok yorum dinledim ve herkes farklı telden çalıyordu. Ama bir gerçek var ki golü yedikten sonra yan hakemin bayrağıyla kesilen pozisyonları kesinlikle ofsayt değildi. Haken Özkalfa için benim puanım genel çizgisine baktığımda olumlu. En azından Emre'ye haddini bildirme yürekliliğini gösterdi. Oyunu da oynatma arzusu içerisindeydi. Bazı pozisyonlardaki hataları da oyunu kesmeme isteğinden kaynaklanıyordu.
Emre konusuna gelirsek: Çok net olan birşey var ki Emre'de bir değişiklik yok aslında. Zamanında Hagi'nin tevhidi tedrisatından geçen Emre o günlerde Galatasaray'da ne yapıyorsa Fenerbahçe'de de aynısını yapıyor. İsteyen açsın arşivlerdeki maçları izlesin. Fenerbahçe Emre'yi yönetemiyor sözün özü bu aslında. Bir de kaptanlık pazubandını teslim ediyor üstüne üstlük.

İlerleyen haftalarda Fenerbahçe'nin daha iyi olacağını düşünüyorum. En büyük sorun şu anda Cristian ile Emre'nin mesafesinin zaman zaman çok açılıyor olması. Bir de defansta tam olarak alışamamış futbolcuların yeralması ve sakatlıklar nedeniyle bu düzenin sürekli değişmesi. Ama en büyük artı hala elde olan Alex. Dün Manisa'dan tek fazlasıydı Fenerbahçe'nin.

Beşiktaş:



Artık şu çok net görülüyor ki Nihat bu takımın hücumda dengesini bozuyor. Nihat çok gayretli ve istekli ama henüz hazır değil. Ve hırsı yüzünden şimdilik zarar veriyor.

Beşiktaş'taki bir diğer sıkıntıda çokça bahsettiğimiz Ernst ve Fink ile hücum hattı arasındaki kopukluk. Bir de defans malesef oyunu kurmak yerine topu alelacele oyuna sokmak hevesinde. Böyle olunca da kontrolden çıkmış bir Beşiktaş tablosu çıkabiliyor ortaya. Gaziantepspor bence Tabata'nın da gidişiyle vasat bir Süper Lig takımı rolüne soyundu. Beşiktaş'ın bu Gaziantep karşısında bile üretkenliği sağlayamaması düşündürücü.

Tabata'nın gelişiyle Beşiktaş mutlaka vites yükseltecektir. Çünkü ben 4-2-1-2-1 oynayacaklarını ve bugüne kadar defansın önündeki ikiliyle hücum hattı arasındaki kopukluğun Tabata ile giderileceğini düşünüyorum. Tabata çok pahalıya geldi ama tutarsa ki bana göre tutacak daha önce de yazdığım gibi pahalı ama iyi bir transfer olarak tarihte yerini alır.

Ama şu da bir gerçek: Henüz dördüncü haftada rakiplerinin altı puan gerisine düştüler ve önümüzdeki hafta Galatasaray ile oynayacaklar. Olası bir mağlubiyet ilerisi için en başta güven sorunu yaratır ki Beşiktaş'ı asıl bekleyen tehlike bu güven sorunu ve maçlarda artan strestir. Halihazırda bana göre erken ama patlamaya hazır bir taraftar grubu var zaten.

Trabzonspor:

Özet görüntüleri dahi izleyemedim ancak Bursaspor gibi yabana atılmayacak bir takımla oynadılar. Sonuçta bu düzeni Trabzon camiası ve Sadri Şener başkanlığındaki yönetim istedi. Bugün Ersun'u mumla arıyorlardır ama çok geç. Elde fena oyuncular yok ama malzemede eksikler var. Şimdiden bu yarışın içerisinde Trabzonspor'un olmayacağını söylemek falcılık olmaz.


30 Ağustos 2009 Pazar

Yerli Basın İşbaşında


Rooney Beşiktaş ile Manchester United'ın aynı gruba düşmesi sonrası Twitter'da şöyle buyurmuş: "Elma soslu patates ile kızarmış hindiye bayılırım". Bizim basında sazan ya hemen atladı vay efendim Rooney'den Beşiktaş'ı ve milletimizi aşağılayıcı sözler diye.

Sanki rakip takımları "Hami"le bırakan, Galatasaray'ın kötü gidişi için "Skib" Bıraktı diye başlık atan kendileri değil. Ülkenin ahlak polisi ve erdemli spor basını rolüne soyunup hemen hedef göstermek ondan sonra da çıkan bir olayda vay efendim biz nasıl bu olayları çıkartırız yazıklar olsun içimdeki futbol sevgisine demek kolay da bazılarımız yutmuyor işte.

Adam bence çok da komik olmayan ve kalitesi artık iyice bayatlamış bir espri yapmış o kadar. Haber niteliği taşıdığı bile tartışılır ama hadi diyelim ki haber yaptık. Bari biraz zeka kıvılcımı taşıyan bir karşılık verelim. Yok olmaz biz şimdiden hedef gösterelim yarın öbür gün İnönü'de maça çıkmadan da pişirip tekrar koyarız sonra bir olay çıktığında da bize malzeme çıkar mı diye düşünüyor olduklarını sanmak istemiyorum ama sonunda olacağı da bu. Ya da dolduramıyoruz abi biz bu sayfaları hazır böyle bir malzeme var biraz daha yoğuralım ki insanlar da gaza gelsin.

Her ne olursa olsun sıkıcı bir durum bu. İkiyüzlülüğün sözlükteki tanımı. Bu haberin altına adamlar ne yazıyor biliyor musunuz? "Rooney gitsinde o turuncu g.tünü beyazlatacak ilaç bulsun" ve türevleri yorumlarla dolu şimdi ortalık.


Bavyera'nın Hırsızları


Robbery işbirliği ile Bayern düzlüğe çıkacaktır. Ribery ve Robben ortaklığı ile Bayern 3 puanları rakiplerinden çalacak güce ve oyun düzenine kavuştular. Robbery bildiğiniz gibi İngilizce'de "Soygun" anlamına geliyor. ŞL'de en çok istediğim eşleşmelerden biri Bayern ve Real Madrid bu sene.


Berlusconi'nin Morinho'ya Mesajı



Berlusconi: Ayıp olmuyor mu Jose, İtalya'daki çalışma iznini iptal mi ettireyim şimdi?

29 Ağustos 2009 Cumartesi

Cumartesi Notları



Cumartesi gecesinin yıldızı hiç kuşku yok ki Robben ve gecenin takımı Bayern Munich. İkinci yarıda Hamit'in yerine giren Robben Wolfsburg karşısında 3 puanı elleriyle çıkarttı. İki kontratak pozisyonunda attığı gollerle 3-0 galip ayrıldı Bayern geçen yılın şampiyonu Wolfsburg karşısında. Van Gaal ve maç öncesi promosyon biraları içen Bayern taraftarı da rahat bir nefes aldılar.

Premier Lig'de haftanın maçı Manu ve Arsenal arasındaydı. Arshavin kalçadan çıkardığı şutla mükemmel bir gol attı ama Arsenal Manu'nun kazandığı ve tam anlam veremediğim bir penaltı ardından Diaby'nin forvetlere taş çıkaracak kafa vuruşu ile kendi kalesine attığı golle mağlup oldu. Arsenal bana ilerisi için ışık veriyor. Bu kadar eksiğe rağmen hala bir makine düzeninde oynuyorlar.

Gecenin hayalkırıklığı Real Madrid idi benim için. İlk golde Benzema bana ofsaytta imiş gibime geldi. İkinci golleri içinse kesin penaltı değil diyeceğim ama Raul kendini çok güzel atarak aldı penaltıyı. Lassana'nın penaltı pozisyonunun asistini yaptıktan sonra attığı galibiyet golü izlenmeye değerdi. 3-2 ile zar zor geçti Real Madrid Deportivo'yu.

Serie A için naklen yayın yok ama Milan-Inter arasında oynanan maçın golünü izleyebildim. Motta kaptan Zanetti'nin arapasında çok iyi kaçtı Milan savunmasının arkasına ve San Siro'da takımını 1-0 öne geçirdi. 7-8 dakika sonrasında 36'da Milito penaltıdan 2-0 yaptı. İlk yarının uzatmalarında Maicon ile perde 3-0'la kapandı. İkinci yarıda Stankovic 4-0 ,le noktayı koydu. Ben en son Milan'ın başında Fatih Terim varken Inter'in 4-1 ile hezimete uğradığını hatırlıyorum. Milan bu maçtan sonra artık belini doğrultamaz.
Haftanın maçlarından görüntüler http://www.futbolekstra.net/ adresinde.


Perez Bolt'a Teklif Yapar mı?



Real Madrid Usain Bolt'u Bernabeu'daki La Liga'nın açılış maçına davet etmiş. Bu gece Deportivo ile oynayacakları maçı Usain Bolt da izleyecek. Perez'in atletizmi bırakıp futbol takımına transfer olması için Bolt'a teklif yapmasından korkuyorum.


İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar:
Usain Bolt vs. Ronaldinho
Berlin Hatırası

Beşi Ayrı Yerde



Huntelaar'ı Milan'a vererek başladı kıyım. Sneijder çok direndi ama sonunda Inter'in yolunu tuttu. Robben de isyan bayrağını açmıştı, vatandaşından birkaç gün sonra Bayern Munich'e transfer oldu. Şimdi sıra Van der Vaart'ta. Çok talibi var ama sanırım o Ada yolunu tutacak. Tabi Sylvia'nın da tercihi önemli. Van Nistelrooy mu? Onun pek talibi yok, yıllık ücretinin de çok yüksek olmasının bunda bir etkisi var.



İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar:
Hollandalılar ve Serie A Yolu
Van Der Vaart'ın Durumu
Erkek Severse

Beşi Bir Yerde



Şimdi kalkıp da sezonun başında bir tespit yapmak haksızlık olur ama... Amaya sonra geleceğim. Guardiola kariyerinin hemen başında bir sezon içerisinde beşinci kupasını kaldırdı. Shakhtar zaten rakip olmazdı ve 90 dakika boyunca oyunun hakimi oldu Barcelona.

Doymak diye birşey var mı bilemiyorum ama daha fazlasını istemek açgözlülük olur. Bu sene Guardiola için çok daha zor çünkü kadrodaki oyuncular alabilecekleri herşeyi aldılar. İspat edecek hiçbirşeyleri yok ve Barca 2009'un tartışmasız en büyüğü. Doydular mı? Bilemiyorum ama Pep için doymuş olmaları büyük bir sorun.

Barca için ikinci bir sorun da kapıda bekliyor. Benim izlediğim Ibra henüz ne Messi ile ne de Henry ile bir uyum yakalayabilmiş değil. Akordu bozuk bir düzeni vardı Barca hücum hattının. Bu sene aynı başarıyı tekrarlamalarını zaten bekleyemeyiz ama en azından bir iki kupa alabilmeleri gerekir. Şu anki resim bu konuda tereddüt yaratıyor bende.


İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar:
Kupa 2009'un Rüya Takımı'nın
Karakter Sahibi Olmak
Copa De La Rey: Savaşın Ardından İlk Buluşma

28 Ağustos 2009 Cuma

Kral Artık Çırılçıplak


Bundan sadece birkaç sezon öncesine kadar dünya futbolundaki en iyi forvet oyuncularını sayın deseniz ilk üçte mutlaka Sheva gelirdi akla. Ne olduysa Milan'dan Chelsea'ye gittikten sonra oldu. Premier Lig yaramadı Ukranyalı'ya.

Tıpkı zamanında vatandaşı Rebrov gibi kaybolup gitti İngiliz kara sularında. Sonra tekrar yuvasına döndü ama orada da dikiş tutturamadı. Artık eski ritmini kaybetmişti. Ancelotti'nin Chelsea'nin başına geçişi bir şans daha olabilirdi ama kimsenin kimseye acıması yok günümüz futbolunda. Kral tekrar ayağa kalkma fırsatı bulamadan Chelsea'de kapının önüne konuverdi. Ancelotti'ye Londra ekibinde sürekli forma giymek istediğini söylemesine rağmen İtalyan kendisine çok maçta forma veremeyeceğini ve forma şansı için de söz veremeyeceğini söylemiş.

Ne diyelim Kral öldü, ortaklık bozuldu. Ancelotti'den de hayır gelmeyeceğini anlayan Sheva muhtemelen ülkesine dönecek ve artık tamamen dünya futbolundan silinecektir sanırım. Adrsinde Dinamo Kiev olduğunu belirtelim.


Laporta'nın Gururu



Laporta yarattığı eser ile gurur duyuyor olsa gerek. UEFA yılın en iyi futbolcusu ve en iyi forveti ödülünü Messi, yılın en iyi orta saha oyuncusu ödülünü Xavi aldı bildiğiniz üzere. Herhalde yılın en iyi ve en güleryüzlü başkanı ödülü olsa ikisini de Laporta kazanırdı. Üstüne kazandıkları dört kupa, sayısız ödül. Bugün Süper Kupa'yı kazanmak için Shaktar Donetsk karşısında sınav verecekler. Onu da kazanırlarsa muhtemelen çok uzun yıllar böyle bir sahneyi bir daha göremeyeceğiz. Ben bir takımın bir sezonu bu kadar domine ettiği başka bir dönem hatırlamıyorum futbolu aklı başında izlemeye başladığımdan beri.

Lokum Kura



Hem Fenerbahçe hem de Galatasaray bir üst tura çok rahat devam edecekler gözüküyor.



La Liga Başlıyor


La Liga bu hafta perdelerini açıyor. Transfer döneminde herkes Real Madrid'in yaptığı harcamaları ve aldığı oyuncuları konuştu ama bu sezon başka önemli oyuncular da katıldı La Liga'ya.

Milan Stepanov Malaga forması giyecek bu sene. Nilmar'ın Villa Real ile patlamasını bekliyorum. Zokora çok iyi transfer Sevilla ve İspanya için. Vargas Almeira için umut vaadediyor. Keza Nakamura Espanyol'a çok şey katacak. Real Zaragoza'nın neler yapacağını çok merak ediyorum. Ha keza Villa Real'in de. İşte bu sezon kulüplerin yaptığı yabancı transferler:

Almeria: Fabian Andres Vargas (Boca Juniors, ARGENTINA)Ilco Naumoski (SV Mattersburg, AUSTRIA)Hernan Bernadello (Newell's Old Boys, ARGENTINA)

Athletic Bilbao: Mikel San Jose (Liverpool, ENGLAND; loan)

Atletico Madrid: Leandro Cabrera (Defensor Sporting, URUGUAY)

Barcelona: Henrique (Bayer Leverkusen, GERMANY; loan return)Maxwell (Inter Milan, ITALY)Keirrison (Palmeiras, BRAZIL)Zlatan Ibrahimovic (Inter Milan, ITALY)

Deportivo La Coruna: Brayan Angulo (Leixoes, PORTUGAL; loan)Roberto Juca (Partizan Belgrade, SERBIA)

Espanyol: Ben Sahar (Chelsea, ENGLAND)Shunsuke Nakamura (Celtic, SCOTLAND)Wellington Baroni (AA Iguacu, BRAZIL)Ivan Pillud (Newell's Old Boys, ARGENTINA)Pablo Camacho (Caracas FC, VENEZUELA; loan)Facundo Roncaglia (Boca Juniors, ARGENTINA)

Getafe: Derek Boateng (1. FC Koln, GERMANY)

Malaga: Patrick Mtiliga (NAC Breda, NETHERLANDS)Fernando Forestieir (Genoa, ITALY)Milan Stepanov (FC Porto, PORTUGAL; loan)Albert Luque (Ajax, NETHERLANDS)Edinho (AEK Athens, GREECE)Selim Ben Achour (Al Qadsia, KUWAIT)

Mallorca: Sergio Tejera (Chelsea, ENGLAND; loan)Bruno China (Leixoes, PORTUGAL)

Osasuna: Yabancı oyuncu transferi yapmadı.

Racing Santander: Nasief Morris (Panthinaikos, GREECE)Laszlo Sepsi (Benfica, PORTUGAL; loan)

Real Madrid: Kaka (AC Milan, ITALY)Cristiano Ronaldo (Manchester United, ENGLAND)Karim Benzema (Lyon, FRANCE)Alvaro Arbeloa (Liverpool, ENGLAND)Xabi Alonso (Liverpool, ENGLAND)

Real Zaragoza: Jermaine Pennant (Liverpool, ENGLAND)Juan Pablo Carizzo (Lazio, ITALY; loan)Abel Aguilar (Udinese, ITALY; loan)Marko Babic (Hertha Berlin, GERMANY)Ivan Obradovic (Partizan Belgrade, SERBIA)

Sevilla: Didier Zokora (Tottenham, ENGLAND)Trecarichi (Huracan, ARGENTINA; loan)

Sporting Gijon: Gregory Arnolin (Vitoria Guimaraes, PORTUGAL)

Tenerife: Ezequiel Luna (Tiro Federal, ARGENTINA)

Valencia: Aaron Niquez (Rangers, SCOTLAND; loan return)Jeremy Mathieu (Toulouse, FRANCE)

Valladolid: Nivaldo (St Etienne, FRANCE)Manucho (Manchester United, ENGLAND)Yuri Berchiche (Tottenham, ENGLAND)Pele (FC Porto, PORTUGAL; loan)

Villarreal: Jefferson Montero (Independiente JT, ECUADOR)Tiago Dutra (Gremio, BRAZIL)Bruno Renan (Gremio, BRAZIL)Nilmar (Internacional, BRAZIL)Hernan Perez (Club Libertad, PARAGUAY)

Xerez: Leandro Gioda (Independiente, ARGENTINA; loan)


Tabata'nın Maliyeti


Herkes Tabata'nın attığı imzanın Beşiktaş'a neye malolacağını konuşuyor, konuşacak da. Rodrigo Tabata pahalı bir transferdir. En fazla 3 milyon € ödenecek bir oyuncuya 8 milyon € ödenmiştir. Ama neye göre pahalıdır onu tartışmak gerekir.

İbrahim Kaş'ı kiralamak için 1,5 milyon e veriyorsanız bu durumda Tabata pahalı değildir. Eğer Tabata Beşiktaş'ı hedeflerine taşıyabilecek performansı gösterirse ki bu potansiyel var bu durumda pahalı ama iyi bir transfer olur. Eğer sadece Beşitaş'ın bütçe dengesi ve artan borçları boyutunda bakarsanız kazık bir transferdir. Önümüzdeki sene bu adamı nasıl göndeririz diye düşünecekseniz o zaman "Vay halinize" demek dışında birşey söylemek istemiyorum.

Dolayısıyla Tabata'nın kendisi nasıl bir transfer olacağını ortaya koyacağı performansla gösterecektir. Beşiktaş adına umarım pahalı ama iyi bir transfer olur.


İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar:
Kargalar
Denizli Gitsin Manisalı Gelsin
Günü Kurtarmak

Bira Ve Maç Keyfi


Bayern Munich çözümü taraftarları maçtan önce içirmekte bulmuş. Paulaner'in sponsorluğunda taraftarlara 7.000 litre bira dağıtacaklarmış. Böylece olası kötü gidişte mutlu ve keyifli bir seyirci profili hedefleniyor olsa gerek.


Samimi Açıklamalar



"Futbolcuların neden bunu yaptıklarını biliyorum çünkü ben de kendimi yere attım. Bunu yaptım çünkü hakemin benim kendimi attığımı göremeyeceğini biliyordum ve bugünkü kadar kameralarda yoktu aynı zamanda. Eğer kafamıza taktıysak hiç bir ceza almadan bu durumdan sıyrılabiliriz. Şöyle söyleyeyim, 1982 Dünya Kupası'nda Battiston ile Schumacher arasında yaşananları telafi etmek için kendimi yere atıp penaltı kazanabileceğim bir pozisyon olsa bunu yapacaktım".

5 hakem uygulamasını hemen ardından söyleyerek bu uygulamayla birlikte bu tip durumların ortadan kalkacağını belirten Platini'nin Eduardo'nun Celtic maçında kendini bırakışı ile ilgili konuşmasını ben samimi buldum. Yani bir UEFA Başkanı nasıl böyle konuşur demeyeceğim.

27 Ağustos 2009 Perşembe

Premier Lig'de Kalmak



Boğulacaksan büyük denizde boğul demişler. Hala Premier Lig Tuncay'a hakettiği değeri vermiyor olsa da Stoke City transferini onaylayanlardanım ben. Huth ile birlikte çifti 11 milyon £ olan bir paket teklife gidiyor Middlesborough'dan. Huth ile aynı pakette yeralması bile yeterince değer verilmediğini gösteriyor.

Öte yandan yaz boyunca hangi takımlar konuşulmadı ki? Aston Villa, Everton, Livepool, Köln...Bunlar varken tekrar ligde kalma mücadelesi verecek Tuncay. Ama çok iyi bildiğim birşey var ki Tuncay Premier Lig'de daha iyi yerleri hedeflemeye devam ediyor.

Bu transferin iki kazananı var iki de kaybedeni. Stoke City ve Tuncay kazananlar. Tuncay için en ideali olmasa da Stoke için en karlısı oldu. Kaybedenler ise Middlesborough ve Fenerbahçe. Geçenlerde Tuncay'ın Fenerbahçe'ye gelmesini günü kurtarmak olarak değerlendirmiştim. Ama Tuncay'ın Fenerbahçe'ye katacaklarını da inkar etmeden.


Cuma günü Huth ve Tuncay sağlık kontrolüne girecekler. Sadece Tuncay'ın küçük detayları konuştuğu söyleniyordu en son. Ülkemizde bu transfer muhakkak ki küçümsenecek ancak kimse İngiliz futbolunun en önemli oyuncularından Stanley Matthews'ın henüz 17 yaşındayken bu takımın formasını giymeye başladığını ve uzun seneler taşıdığını, Stoke City'nin köklü bir İngiliz kulübü olduğunu düşünmez bunu söylerken. Hiç kuşku yok ki Tuncay da Sir Stanley Mathewws gibi bir efsane olma şansıdır Stoke için.
Premier Lig'de Manchester United, Liverpool, City, Chelsea gibi takımlara karşı oynamak varken ancak küçük düşünen bir insan TSL'e gelir. Tuncay bu çapta bir adam değil, olmadı da. Konu Fenerbahçe'nin büyüklüğü ve Stoke'un çok daha küçük bir camia olması değil asla. Konu büyük denizin kendini içine çeken suları.
Tuncay'ın pazarlaması ile ilgili ise bir konu kafama takılmıyor değil. Eğer Avrupalı bir menajeri olsaydı Tuncay çok daha iyi bir takıma gidebilir miydi? Artık 28 yaşında muhtemelen 3 yıllık bir sözleşme imzaladıktan sonra çok büyük bir takıma gitme ihtimali azalsa da başarılı bir menajerin onu daha üst seviyede bir takıma taşıma imkanı hala var gibime geliyor. Ancak şimdilik bu konuda Hakan Özlü sınıfta kaldı benim nazarımda.
O veya bu konumuza dönecek olursak Stoke City en iyi tercihti elde olan ve ben olsam aynı kararı verirdim. Tuncay Fenerbahçe formasıyla zaten yaşayacaklarının büyük bir çoğunlunu yaşadı.

Beşiktaş'ın Şansı



Medya lokum gibi kura diyebilir, ikinci torbadan gelen CSKA eski gücünden uzak ama dördüncü torbadan hiç gelmesini istemediğimiz tek takım çıktı geldi. Beşiktaş karışık bir grupta. Manchester United tabi ki favori ve birinci bitirecek grubu. Ama diğer bilet için fena bir kapışma olacak. Beşiktaş bu mücadelede sonuncu da olabilir, ikincide. Bana en olası gelen sıralama Wolfsburg'un gruptan ikinci çıkıp, Beşiktaş'ın da yoluna UEFA'da devam edeceği yönünde.

Alamancı Robben


Arjen Robben, 25 milyon €, Bayern Munich...Van Gaal galiba istediği Hollandalılar'dan birine ulaşıyor. Ferguson'a da yine hüsran var...

Sneijder'in İtalya Serüveni Başlıyor


Wesley Sneijder'in tıpkı diğer Hollandalılar gibi yılan hikayesine dönen transferi evvelsi gün mutlu sonla sonuçlanmıştı. Artık yetenekli oyuncuyu Inter formasıyla izleyeceğiz. Tabi haftasonu oynanacak Milan derbisinde o da yeralır mı bilemiyorum.


Menajeri Soren Lerby Inter ile dört yıllık bir kontrata imza attığını açıklamıştı. 15 milyon € bonservis bedeliyle mavi-siyahlı takıma geçen Hollandalı yılda 4 milyon € kazanacak. Kendisini ispatlamak istediği için Real Madrid'te kalacağını açıklamsından sonra Pellegrini'nin ona tüm kapıları kapatması Sneijder'i Inter'e imza atmaya itti resmen. Inter formasını Faas Wilkes'tan 60 sene sonra sırasıyla Bergkamp, Jong, Davids, Seedorf, Winter ve Van Der Meyde giydiler. Hiçbiri de büyük iz bırakmadı takdir edersiniz. Nedeni Moratti olsa gerek ama Sneijder öyle bir dönemde geldi ki Inter'e İtalyan Ligi'nin kalitesinin çok gerilediği bir dönemde Eto ile birlikte Inter'i Avrupa Kupaları'nda da üst turlara taşıyabilirler.


Herşeyi geride bıraktığını ve Morinho izin verirse Milan karşısında aslanlar gibi çıkıp oynayacağını belirtmiş Hollandalı. Madrid'ten sonra kız arkadaşıyla İtalya'da daha mutlu olacaktır. En azından İtalya vs. İspanya kıyaslaması yaparsak ülke olarak daha güzel. Ama gittiği camia son yıllardaki huzurlu ortama rağmen çalkantı açısından Real Madrid'ten hiç de geri kalmayacak bir kulüp. Yine de yabancılık çekmeyeceklerini umuyorum.


Fulbolda İslami Açılım



Morinho'nun Muntari ile ilgili Ramazan ayında oruç tutuyor olmasının sahadaki performansına nasıl yansıdığına ilişkin eleştirileri gündeme geldi geçtiğimiz günlerde. İtalya'daki Müslüman Cemaati Lideri cevaben sert bir yanıt gönderdi Morinho'ya.

Bu tartışmalar süregelirken yurtdışında forma giyen Müslüman ve kalburüstü oyuncular kimler düşündüm. Aklıma gelenleri sıralıyorum. Sizin de ekleyecekleriniz olacaktır mutlaka.


Samir Nasri
Robin van Persie
El Hadji Diouf
Nicolas Anelka
Salomon Kalou
Marouane Fellaini
Leon Osman
Kolo Toure
Freddy Kanoute
Franck Ribery
Yaya Toure
Sulley Muntari
Eric Abidal
Muhammed Sissokko
İbrahim Afellay
Karim Benzama
Hatem Ben Afra
Mido
Valon Behrami
Josep Desire Job
Zlatan Ibrahimovic
Ali Karimi
Didier Drogba
Bacary Sagna
Mahamadou Diarra
Hasan Salihamidzic
Thierry Henry

Bu sıraladığım isimler arasında bildiğim kadarıyla Van Persie, Anelka ve Ribery sonradan İslamiyet'i seçen isimler. İçlerinde Avrupa'da forma giyen Türk oyuncular yok tabi ki. Bir de ben kalburüstü bir kaleci bulamadım ya da aklıma gelmedi.


Şampiyonlar Ligi Muhtemel Rakipler


Yazının altında 4 torbadaki takımları da göreceksiniz. 1. torbadan kim gelirse gelsin zor ama illa bir takım tercih etmek gerekirse ben Sevilla derim.

İkinci torbada kabus gibi aslında. Mesela Real MAdrid'in bu torbada olması üçüncü ve dördüncü torba takımlarına fazlasıyla endişe veriyor. bu torbadan Alkmaar ya da Rangers'ın gelmesi şans olur Beşiktaş için.

Dördüncü torbadan ise kim gelirse gelsin ama Wolfsburg gelmesin derim.

Peki benim tahminim ne? Chelsea, Juventus, Beşiktaş, Standard Liege...

Pot 1 Club
1 FC Barcelona (ESP)
2 Chelsea FC (ENG)
3 Liverpool FC (ENG)
4 Manchester United FC (ENG)
5 AC Milan (ITA)
6 Arsenal FC (ENG)
7 Sevilla FC (ESP)
8 FC Bayern München (GER)

Pot 2 Club
9 Olympique Lyonnais (FRA)
10 FC Internazionale Milano (ITA)
11 Real Madrid CF (ESP)
12 PFC CSKA Moskva (RUS)
13 FC Porto (POR)
14 AZ Alkmaar (NED)
15 Juventus (ITA)
16 Rangers FC (SCO)

Pot 3 Club
17 Olympiacos FC (GRE) 52.633
18 Olympique de Marseille (FRA) 48.033
19 FC Dynamo Kyiv (UKR) 46.370
20 VfB Stuttgart (GER) 45.339
21 ACF Fiorentina (ITA) 42.582
22 Club Atlético de Madrid (ESP) 41.853
23 FC Girondins de Bordeaux (FRA) 40.033
24 Beşiktaş JK (TUR) 32.445

Pot 4 Club
25 VfL Wolfsburg (GER)
26 R. Standard de Liège (BEL)
27 Maccabi Haifa FC (ISR)
28 FC Zürich (SUI)
29 FC Rubin Kazan (RUS)
30 AFC Unirea Urziceni (ROU)
31 APOEL FC (CYP)
32 Debreceni VSC (HUN)


26 Ağustos 2009 Çarşamba

Ağaç Yaşken Eğilir 3

Bir futbolcu yetişiyorsa bu sadece futbol sahasında olmaz. Mutlaka gündemi, spordaki gelişmeleri takip etmesi gerekir. Ben bizim oğlana bu konuda çokça telkinde bulunuyorum. O da dinliyor tabi:-)





İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar:
Ağaç Yaşken Eğilir
Ağaç Yaşken Eğilir 2

Haftanın Sözü



"Hakemin soyadı Arslanboğa’ydı ama bence gidip mahkeme kararıyla, Tavşanboğa olarak değiştirmesi lazım".

Erman Toroğlu

Yorumsuz



Haftanın Golü #2

Geçen hafta Santos'a haftanın golü ödülünü vermemek için çok direndim. Sadece kişisel becerinin değil kollektif oyunun ön plana çıktığı golleri ödüllendirmek niyetindeyim ama Santos'un becerisi de gözardı edilebilir gibi değildi. Tıpkı bu hafta Elano'nun vuruş tekniği, zamanlama ve düşünce olarak mükemmel olan golü gibi. Avrupa'da ben bu hafta Turkcell Süper Ligi'ndeki gibi goller izlemedim. Haftanın golü oyumu bu hafta Fenerbahçeli Gökhan Gönül'den yana kullanıyorum. Bu nasıl bir paslaşmadır, nasıl bir önsezidir...


Diyarbakırspor-Fenerbahçe Gökhan Gönül'ün Golu
Yükleyen akurudayi. - En yeni ve en heyecanlı spor videolarını keşfedin.

25 Ağustos 2009 Salı

Atışma



Haftasonu Milan-Inter maçı var. Morinho basın toplantısında derbide Milan favoridir diye bir açıklama yapmış. Konu Galliani'ye iletilince ondan da manidar bir cevap gelmiş:

"Morinho çok kurnaz biri".

<

Manda Dili



Koskoca Milan bu küçücük çocuğun becerili ayaklarına kaldı. Haftasonu sezonun açılış maçında kendine güvenenleri mahcup etmedi Pato ve Siena'yı deplasmanda 2-1 yendikleri maçta goller onun ayağından geldi. Gol sevincini manda dilini çıkartarak yaşadı Brezilyalı. İnsanın aklına şu geliyor: Bir dil bir insan sözü Pato için söylenmemiş olsa gerek...

Taraftardan Mektup


Muhtemelen Van Gaal Bayern Münih lige tarihinin en kötü başlangıçlarından birini yaptığında fotograftaki yaşlarda henüz futbol sahalarında bile değildi. Sanırım son otuz küsür yılın en felaket başlangıcını yapınca, Bayern Münih taraftarları da dayanamayıp bir mektup yazmışlar. Mektubu da http://www.transfermarkt.de/ adresinde forum bölümüne göndermişler. & maddelik mektupta bakın neler yazıyor:

1. 2007-2008 sezonunda kazanılan şampiyonlukta en güçlü noktamız defansımızdı. Bugüne kadar bu bölgeye herhangi bir takviye yapılmadı ve bir de üzerine Lucio satıldı. Sağ bekte Bosingwa veya Srna tarzında bir oyuncu satınalınmalıydı.
2. Kahn gibi bir kalecinin yeri doldurulamadı. Rensing de, Butt da onun yerini dolduracak kapasitede değiler.
3. Orta saha çok yetersiz. Ze Roberto takımdan ayrıkdıktan sonra, Schweinsteiger çok fazla şans buldu. Diego, Van Der Vaart, Sneijder ya da Hleb gibi isimler alınsaydı çok daha iyi olurdu.
4. Van Gaal’ın oynattığı baklavalı orta saha formatı günümüzde eskimiş bir oyun düzeni. Ribery'i solda değerlendirmektense ileri uçta forvetin arkasında oynatması dar alanda istediği boş alanları bulamamasına yol açıyor.
5. Formayı hak eden giymeli. Burada Schweinsteiger işaret ediyoruz.
6. Bu kadar çok transfer dedikodusundan sonra Ribery satılmalıydı ve ondan gelen parayla takım başka futbolcularla takviye edilmeliydi.
Ne diyelim teşbihte hata olmaz.

İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar:

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Futbol Açılımı


Maç analizi mi? Bundan 4-5 sezon önceydi sanırım arşiv taraması yapmadım. Fenerbahçe Daum yönetiminde yine şampiyonluk yolunda ilerlerken Diyarbakırspor deplasmanına gitti. Birkaç bin Fenerbahçe seyircisi o maçta taş yağmuruna tutuldu. Ufak bir kızın gözyaşları içerisinde babasının kucağında sahaya kaçışını hatırlıyorum.

Dört beş sezon sonrası, yer yine Diyarbakır. Taş yağmuru kaldığı yerden devam ediyor. Hakem desen bir an önce kaş göz yarmadan maçı bitirme telaşında ama dünyanın hiç bir yerinde bu maç oynanmaz. Ne yazacağımı nasıl yazacağımı bilmeden yazıyorum aslında. Kimseyi de kırmak üzmek istemiyorum ama hepimiz bu topraklarda yaşıyoruz. Konu hassas tabi ama on kere düşünüp bir kere yazmak gerekiyor herhalde. Ama ne olur artık sırt sıvazlayıp üç beş çapulcu bu işi yapıyor diye kendimizi kandırmayalım.

Dün gece yaşanan olaylar örgütlü, provakasyon amacı güden ve Diyarbakır'da güzel birşeyler olmasını istemeyenlerin işi. Bu işi yapanların sayısı da hiç de az değil.

Yarın o sahada Eskişehirspor oynayacak, Manisa oynayacak, Galatasaray oynayacak, Ankaragücü oynayacak...Bence oynamamalı...Bence ya Diyarbakır futbol oynanabilecek bir deplasman haline getirilebilmeli ya da bunu beceremeyenler vebalini ödemeli.
Maç analizi mi dedik başta ama iki satır da olsun yazalım. Diyarbakırspor Trabzon'u devirirken tam bir Ziya Doğan takımı gibi oynamıştı. Dün gece de aynısını yapmak istedi ama rakip ayaklar çok daha kaliteli olunca 1-0 öne geçmelerine rağmen 3-1 yenilgiyle ayrıldılar.
Fenerbahçe bu sezon çokça yiyeceği gollerden birini yedi. Golü yedikten sonra önce direkten dönen ardından Gökhan Gönül'ün çizgiden, üzerine de Volkan'ın kale çizgisinden çıkardığı bir pozisyon var ki bu da maçın kırıldığı andı. İkinci yarıda ilk 45'te beraberliği yakalayan Fenerbahçe çok daha iyi bir oyunla galip gelmesini bildi.
Maçın yıldızı Gökhan Gönül'dü. Kendi sahasında aldığı topla ilk pası yapıp rakip ceza sahasında son vuruşu yapana kadar Fenerbahçe 12 tek top yaptı. Bu sürede Gökhan Gönül kendi yarı sahasından rakip ceza sahasına giderek mükemmel bir aşırtma ile beraberliği yakaladı. Bu gol ders olarak izletilecek lezzetteydi.
Semih de bu takımın ilk forvet tercihidir. Üzerine daha birşey yazmaya gerek yok. Kimseyle karşılaştırma yapmaya da.

Kargalar


Futbol literatürümüze "İçimizdeki İrlandalılar" deyimini yerleştirmiş adamdır Mustafa Denizli. Bir de unutulmaz %51'i vardı. Karşıdaki rakip ister Dünya Karması olsun ister Hıncal Uluç'un Çatladıkapıspor'u Mustafa Denizli yönetiminde sahaya çıkan her takımın şansı %51'dir.

Gençlerbirliği maçı sonrası futbol lugatına girecek sözler sarfetti yine. Beşiktaş'ın oyunu ve kadro ile ilgili eleştiri yapanlara: "Kargalar bana kılavuzluk yapamaz" dedi. Ve ekledi: "Leş kargaları vardır, bir de kılavuz kargalar. İkisinden de hayır gelmez".

Bu ülkede bazılarına böyle konuşmak iyi geliyor. Sözünü esirgemeden, çekinmeden, özgüvenle konuşacaksın. Ben Denizli'nin sözlerinin altına imza atarım.


İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar:

Dörtte Dört



Dördüncü kupanın resmidir. Bir başka deyişle resmen dördüncü kupayı da aldılar.

Bojan Fal Açıyor



Atayım mı, atmayayım mı? Atayım mı, atmayayım mı? Atayım mı, atmayayım mı?



İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar:
İki Portre: Sayısız Benzerliği Bulun
Dünya Futbolunda Bir İlk
Capello'nun Zor anları

Turkcell Süper Lig Üçüncü Hafta



Galatasaray:

Hemen başında söyleyelim, Galatasaray çok iyi transferler yaptı, Keita, Elano, hatta kaleci Franco hepsi iyi oyuncular fakat bonservis bedeli ödemeden ve yıllık mütevazi bir ücretle kadrolarına kattıkları Mustafa Sarp bu takımın bonusudur.

Galatasaray Kayserispor önünde Keita'nın olduğu sağ kanattan çok etkili gelemedi, belli ki Tolunay Kafkas bu bölgedeki oyuncularını baştan uyarmıştı. Ancak Galatasaray'ın yine oyun içerisinde zaman zaman tempo yapması kolay bir galibiyet getirdi sarı kırmızılılara. Galatasaray'ın oyununda bir önceki seneye göre temel değişiklik Mustafa Sarp, bu adam devamlı gidiyor geliyor, orta sahada zaman zaman tek başına mücadele ediyor ama yorulmuyor. Bir de bunların üzerine Galatasaray hücumlarında sürpriz ve çok etkili çıkışlarla rakip savunmayı dağıtıyor.

Defansif açıdan yan toplara dikkat çekiyor herkes. Doğrudur, Milli Takımı'nda hastalığı değil mi yan toplar? Peki Galatasaray'da göbekte hangi ikili oynuyor? Yan ve duran toplardan gelen gollere karşı Galatasaray bu sene kolay önlem alamayacak. Rijkaard ne kadar uğraşırsa uğraşsın bu oyuncuların fundemental eksikliğinden kaynaklanıyor. Bu saatten sonra öğretilmesi zor.

Son olarak Elano'nun golü bir futbol harikasıydı. Havadaki topa gelişine ayağının üzerine oturtup topu kendi etrafıonda çevire çevire kalecinin uzanamayacağı köşeye doksana asmak hem de müthiş falso vermek akıl karı bir gol olmasa gerek.

Trabzonspor:



Geçen hafta da belirttiğim gibi Trabzonspor'un en zayıf bölgesi hücum hattı. Bir takım 90 dakika boyunca pozisyona girmez mi? Giremedi işte. Oysa hedef santrafor rolüne başarılı bir şekilde soyunabilecek zaman zaman kanata yakın da oynatabileceğiniz Isaac, Trabzonspor'un zayıf forvet hattında kalsa iş yapmaz mıydı?

Ya da bana göre futbol şarlatanı olan bazılarının ise yere göğe sığdıramadığı Yattara (bakınız geldiğinden beri sezon başına gol ve asist sayısı kaç) ne katmaktadır Trabzonspor'a. Isaac gerek yetenekleri, gerek oyun zekası açısından bugün Umut'un oynadığı bölgede ondan çok daha fazla iş yapardı. Dün akşam Manisa adına attığı gol zaten kalitesini gösterir nitelikteydi. Manisaspor 90 dakika boyunca o kadar boş alan yakaladı ki Broos'un bu takım tertibini nasıl yaptığını merak ediyor insan. 90 dakikalık bölümde tek forvet başlayıp neredeyse dört forvete dönen Trabzonspor'da bir maç içerisinde bu kadar oynak bir düzen Broos'un da takımda oyun mentalitesini pek oturtamadığını gösteriyor. Teknik direktörlere gitsin demem, Broos'a da demeyeceğim. Yola çıktıktan sonra dereyi geçerken at değiştirmesin Trabzonspor. Ama Allahaşkına bana Belçika futbolunun yerini ve çok iyi yetişmiş Belçikalı bir futbol adamını söyleyebilir misiniz Gerets'i bir kenara koyarsak?

Trabzonspor'u önümüzdeki haftalarda çok zor günler bekliyor. Ben savunmadan o kadar ümitsiz değilim, Toulouse maçının son dakikalarında yedikleri golü hatırladıkça daha çok aynı filmi izleriz gibime geliyor ama yenen gollerde geçen hafta hariç savunmayı çok da suçlamak yersiz olur. Trabzonspor gol bölgelerinde topu kullanamıyor esas mesele bu.

Beşiktaş:



Uzun uzadıya birşey yazmaya gerek var mı? Beşiktaş'ın iyi bir kadrosu var, forvet hattının değişken oyun yapısı, özellikle öndeki üçlünün devamlı oyun içerisinde rotasyon yapabiliyor olması takımın artıları.

Ama Beşiktaş'ı bozan bazı etkenler var. Bunlardan birincisi motivasyon kaybı. İkincisi Nihat'ın henüz formda olmaması ve onun oyunda olduğu dönemlerde takımı bozuyor olması. Üçüncüsü numarası 10 olsun 10,5 olsun böyle bir oyuncunun Beşiktaş'ta yeralmaması. Ernst ve Fink'in ofansif anlamda yeterli katkı sağlayamayacakları baştan belliydi. Ama ileride üçlü bir hat kuran Beşiktaş kanatlardan da özellikle Tello ile etkili olarak değişik bir oyun oynamaya çalışıyordu. Şimdi bu oyun oynanamıyor. İki nedeni var: Birincisi Beşiktaş zaten geçen sene de bu oyunu çok üretken bir şekilde oynayamadı. İkincisi bu oyunu oynamalarında önemli taşlardan Yusuf daha forma giyemiyor. 45 dakikada olsa oyun anlayışına zenginlik katıyordu Yusuf. Şimdi kilidi açacak anahtarı bir türlü bulamıyor Beşiktaş. Gençlerbirliği çok mu iyiydi? Sadece çok diri bir takımdı ama bu futbol kalitesinin iyi olduğu anlamına gelmiyor.
Ankara'daki 90 dakikadan tek bir iz kalmaması da işin ayrı yönü.

Fenerbahçe: (24.08.2009 günü yazı girilecektir).

23 Ağustos 2009 Pazar

Satırarası: Karin Bronz aldı


Karin Melis Mey 1948 Londra Olimpiyatları'ndan bugüne kadar hiç olamadığımız bir atletizm dalında üç adım atlamada Ruhi Sarıalp'ten sonra bu branşın kardeşi uzun atlamada bir bronz madalya getirdi ülkemize. Hem de bu madalyayı Dünya Atletizm Şampiyonası'nda aldı.

Ne yalan söyleyeyim dün finale kalma mücedalesini izlerken ilk on iki atlet arasına çok az bir farkla altıncı sırada girince madalya umudu duymuştum ama içime dğmasına rağmen izleyemedim dışarıda olduğum için. Usain Bolt'u göklere çıkaranlar (hakkıdır sonuna kadar) iki satırda Karin Melis Mey için yazsaydınız ne olurdu? Internet sayfalarına bakıyorum, günlük gazetelerde manşet olarak yeralması gereken bu haber kıyıda köşede veriliyor. Sonra da niye atletizmin durumu bu derler. Allah'tan kıza bir Türk bayrağı getiren olmuş...

Aşağıda neden bu ülkede sporcu yetişmediğinin en çarpıcı örneklerini okuyabilirsiniz. Tıpkı Karin Melis Mey'in de bu ülke topraklarında yetişmediği gibi. Biz yaşarken de ölüyken de değerini bilmiyoruz da ondan. Yazılardan bir tanesinin Kazım Kanat tarafından kaleme alınmış olması da manidar...