29 Haziran 2010 Salı

DK İkinci Tur Üçüncü Gününden Fotograf Karesine Takılanlar

DK İkinci Tur Dördüncü Günün Programı ve Tahminlerim

Paraguay - Japonya TSİ 17:00
Tahmin edilmesi en zor eşleşme aslında ama ben 0-0 sonunda uzayabilecek bir maç görüyorum. Favorim Japonya.

İspanya - Portekiz TSİ 21:30
Normal şartlarda İspanya, bu Dünya Kupası performanslarına baktığımızda da İspanya. Portekiz'in turu geçebilmesi için takım gibi oynaması lazım.

Brezilya Rahat Kazandı

Brezilya karşısında Şili'nin tek seçeneği vardı o da topa sahip olmaya çalışıp oyunu yönlendirmek değil, kapalı takımlar karşısında sıkıntı yaşayan rakibini daha defansif bir oyunla safdışı bırakmak. Ancak bu ne Şili'nin ne de teknik adamları Bielsa'nın futbol felsefesine uygun değildi.

Maç başladıktan sonra ilk 5 dakika gördük ki hangi takım Brezilya değil belirsiz. Brezilya gibi oynayan Şili karşısında ise gerçek Brezilya 5. dakikada ortaya çıktı ve Kaka'nın topu Fabiano ile buluşturması sonucu ciddi bir tehlike yarattı rakip kalede. Bundan sonra da Şili'nin tüm atakları rakip geri dörtlü ve önündeki ikilinin arasında erirken, Brezilya canı istedikçe tehlikeli olmaya devam etti.

Hikayenin sonu belliydi aslında ve 3-0 bu maç için normal bir sonuç oldu. Elemelerde de çok gol yemişlerdi Brezilya'dan Dünya Kupası'nda da aynı şey tekerrür etti. Ama Bielsa ve Şili bu Dünya Kupası'nda ağzımızda çok güzel bir tad bıraktı.

28 Haziran 2010 Pazartesi

Ashley Kötü Yakalanmış

The Sun 4-1'lik Almanya maçının ardından fotograf karesine yansıyan bu an için soruyor: "Bu kadar komik olan ne Ashley? Haksız da sayılmazlar...

Hollanda Hakkıyla: Bu Sefer Hakem Hatası Yok

İkinci turda üçüncü günün ilk mücadelesinde tam da tahmin ettiğim gibi Hollanda Slovakya karşısında zorlandı ama turu geçen taraf oldu. Maça hızlı başlayan Portakallar Robben'in klasikleşmiş driblingi ile ceza sahasına doğru süzülüp attığı nefis şutla 1-0 öne geçtiler.

Bundan sonra da Hollanda mümkün olduğunca oyunu kontrol etmeye çalışan taraf oldu. Hamsik'li Slovakya ise ikinci yarının ortalarına kadar pek bir şey üretemese de bu dakikalarda Stoch ve hemen ardından Vittek ile öyle iki pozisyona girdikler ki işin rengi çok rahat değişebilirdi Hollanda adına.

Geri kalan bölümde ise Hollanda'nın bu sefer yüzde yüzlük iki pozisyonunu Mucha mükemmel refleks göstererek önledi. Ne yazık ki Slovakya defansının uyuduğu bir pozisyonda Kuyt'ın hareketlendiği pozisyonda kalesini hiç terketmesine gerek yokken yaptığı zamanlama hatası ile turu kaybettiren pozisyona da imza atmış oldu.

Slovakya adına temdit penaltısını gole çeviren Vittek ülke tarihine geçerken, Hollanda'da ise Sneijder turnuva boyunca sergilediği istikrarlı performansı asist ve gol ile süsleyerek yıldızını parlatmaya devam etti. Mourinho'ya saygılarını sunup Real Madrid camiasına nazire yapıyor Hollanda'lı.

Gol bölgelerinde sıkıntılı bir takım görüntüsü vermeye devam ediyor Hollanda. Bu da muhtemel bir Brezilya eşleşmesinde çeyrek finali geçebilecekler mi sorusunu fazlasıyla sorduruyor bana.

DK İkinci Tur Üçüncü Gün Programı ve Tahminlerim

Hollanda - Slovakya TSİ 17:00
İkinci tur maçları her skora gebe, bunlardan biri de Hollanda - Slovakya karşılaşması. Hollanda beklenen Hollanda değil ve olmayacak da. Ama yine de Slovakya'nın işini 90 dakikada bitirecek güce sahipler.

Brezilya - Şili TSİ 21:30
Eğer bir takımın devam etmesini seçecek olsam Şili'yi tercih ederdim. Brezilya ise çok disiplinli oynuyor ve asla Şili ile kör dövüşüne girmeyecektir. Brezilya kazanır ama zevkli bir maç izleriz.

Gitme Zamanı
























İngiliz basını ve özellikle tabloid gazeteleri hiç vakit kaybetmeden başladılar Fabio Capello'ya yol vermeye.

Fabio Capello İngiliz milli Takımı'nın başına gelebilecek en büyük şansttı ama şanssızlığı Milli Takım kadrosundaki pek çok oyuncunun sezon içerisinde ciddi sakatlıklar yaşaması oldu. Bu da Dünya Kupası Eleme Gruplar'ında oynanan futboldan çok uzak bir İngiltere çıkardı karşımıza.

İşin kötü tarafı İngiltere Milli Takımı açısından altın jenerasyonun sonu ve arkadan ne bir Gerrard ne bir Lampard ne de bir Rio Ferdinand geliyor. Artık İngiltere'nin işi her zamankinden daha zor.

Gazza 90 - Gazza 2010

İtalya 90'da yarıfinalde penaltılarla kaybetmişlerdi Almanya'ya. Ve finale çıkabilseler muhtemelen 66'dan bu yana hasret kalmayabilirlerdi Dünya Kupası'na. Dün ise daha trajik bir mağlubiyet aldılar. Gazza da ikinci kez yıkıldı tabi.

DK İkinci Tur İkinci Gününden Fotograf Karesine Takılanlar

Meksika Hakem Kararıyla Evine Dönüyor

İngiltere'nin verilmeyen golünden sonra bir hakem faciası daha yaşadık Meksika karşısında Arjantin'in ilk golünde. Oysa oyun Arjantin'in ofsayttan attığı gole kadar pekala dengede gidiyordu.

Ondan da ötesi oyunun Meksika'nın istediği gibi gittiğini söylemek daha doğru olur. Özellikle Salcido ile ciddi tehlikeler yaratan Meksika savunmada neredeyse hiç pozisyon vermeden götürdüğü maçta Tevez'in bariz ofsayttan attığı golle yıkıldı. Hemen ardından da Rosorio'nun kaptırdığı topta ikinci golü yemeleri tuz biber ekti Meksika'nın planlarına.

Mehmet Demirkol'un çok önemli bir tesbiti var. Dün ilk golden sonra Rosetti'nin yardımcısı ile konuşarak stadyumdaki ekranda gördükleri halde görüntülerle karar verilemeyeceğini bildikleri için kitaba uygun bir şekilde ofsayttan atılan golü iptal etmemeleri dünya futbolu adına bir milat oldu. Artık teknolojinin futbolun içerisine girmesi ve kuralların buna göre revize edilmesi şart hale geldi. Aksi halde teknolojiden kopuk bu oyun bir süre sonra hakemler açısından ciddi traji komik sahnelere daha fazla sahip olacak.

Hakem hataları damgasını vuruyor Dünya Kupası'na. İlk turda da vardı bu hatalar ama artık ikinci tur itibariyle eleme maçlarının başlaması ile daha bir göze çarpar oldu. Meksika da hakem hatası kurbanıdır en nihayetinde. Arjantin'in orta sahasız kopuk futbolunu Tevez'in 26. dakikada gelen golüne kadar çok iyi değerlendirdiler. Ama oyun stratejisi diye birşey var ve bu golle tüm strateji çöktü. Buna rağmen maç 3-0 iken dahi ciddi pozisyonları var.

Çeyrek finalin ikinci eşleşmesinin adı kondu: Almanya ve Arjantin. Bu eşleşmeden Arjantin'in bu futbolla çıkabileceğine inanmıyorum.

27 Haziran 2010 Pazar

Buz Gibi Gol, Buz Gibi İngiltere

Almanya daha iyi başladı ve Upson ile Terry'nin uyumsuzluğunu çok iyi kullandı ilk 30 dakika boyunca.

Ve goller de bu ikilinin arkasına atılan toplarla geldi. Ne olduysa 30. dakikadan sonra oldu. Upson ile biraz da kaleci Neuer'in zamanlama hatasında kafa ile buldukları gol İngilizlere umut ışığı oldu. Bu dakikadan sonra devamlı tempo yükselten İngilizler kısa toplarla ve Almanların sol kanadından çok etkili gelmeye başladılar.

66'dan bu yana tartışılan o golün diyeti miydi bilinmez ama herkesin çok net bir şekilde gördüğünü maçın hakemleri göremedi. 66'da finaldeki şutun hala gol olup olmadığı tartışılır ama Lampard'ın şutunun çizgiyi yarım metre geçtiği gözönüne alındığında İngilizlerin elinden tur adeta alınmış oldu hakem Larrionda ve yardımcısı Espinosa tarafından.

İngiltere açısından 4-1'e bir bahane olamaz, Gerrard'ın ve Rooney'in dökülmesine, defansta Rio'suzluğun bir felakete dönüşmesine bahane bu değil asla. Ama ortada çok net birşey var ki Almanlar çok iyi gözüktükleri maçta bu gol sayılsaydı ciddi bir travma yaşayacaklardı. O travmayı yaşayan İngilizler oldu. Maç içerisinde top da onları çok sevmemiş olsa gerek ki Lampard'ın sayılmayan golü de dahil 3 topları direkten dönmüş oldu.

Ne olursa olsun İngiltere artık Dünya Kupası'nda yok. Berbat başladıkları turnuvayı berbat bir şekilde bitirdiler. Bize de Arjantin'in desteklemek düşüyor artık.

DK İkinci Tur İkinci Gün Programı ve Tahminlerim


Günün programını ve tahminlerimizi vermeye geri dönelim.

Almanya - İngiltere TSİ 17:00

Almanya favori olarak çıksa da ben DK öncesi tahminimin arkasında durarak turu geçen tarafın İngiltere olacağına inanıyorum. Penaltılara kalsa bile...

Arjantin - Meksika TSİ 21:30

Arjantin için çok zor bir maç olacağını ancak turu 90 dakikada geçeceklerini düşünüyorum.

DK İkinci Tur İlk Gününden Fotograf Karesine Takılanlar

DK İkinci Tur İlk Gün Değerlendirmesi

Dünya Kupası'nda ikinci turda ilk günün kazananları Uruguay ve Gana oldu. Benim beklediğim çeyrek final eşleşmesi ise Uruguay ve ABD idi.

Uruguay - G.Kore maçı aslında Uruguay açısında fazlasıyla kolay geçecek gibi görünüyordu Suarez'in maçın ilk bölümünde attığı golle. Zira Uruguay açısından belki de en kolayıydı geriye gömülüp Lugano'lu defans göbeğini rakip takım hücumlarına kapatmak. Özellikle de Forlan, Suarez ve Cavani  ile saldıran rakibin arkasına atılacak toplarda sürpriz koşularla farkı açabilirlerdi de ama bu pas organizasyonunu ileri üçlüye sağlayacak beyni ortaya çıkaramadı maç boyunca G.Amerikalılar.

Maça kaleci hataları damga vurdu ama G.Kore'nin attığı golde Uruguay kalecisi Muslera'nın yaptığı hata affedilir cinsten değildi. Suarez 80. dakikada attığı muhteşem gole bu hatayı affettiren isim oldu takımı adına. Turnuva ile birlikte Uruguay'lı futbolcular değerlerini artırırken buradan en karlı çıkan isim olacak gözüküyor Suarez. Artık Ajax ve Hollanda ligine sığmayacak bir kıvama geldi oynadığı oyunla. İtalya veya İspanya'da izlememiz an meselesi olsa gerek. Fenerbahçe'nin de Lugano'yu nasıl elinde tutacağını düşünmesi gerekiyor.

Günün ikinci maçında ise ABD ilk tur grup maçlarında Slovenya ve Cezayir maçlarının ikinci yarısında sergilediği üst düzey eforun diyetini aynı performansı Gana maçının ikinci yarısında da sergileyince ödemek zorunda kaldı. ABD gerek takım kurgusu, gerek oyun planı gerekse futbolcu kalitesi olarak Gana'nın önündeydi bana göre.

Oyunda da özellikle ikinci yarıda oyuna giren Feilhaber ve 31. dakikada oyunda ciddi bir şekilde aksayan Clark'ın yerine dahil olan Edu'nun katkısıyla büyük üstünlük de sağladılar. Gana'yı ABD'nin elinden alan ise tanıdık bir isim Kingston oldu. Maç boyunca Türkiye'deki performansına dem vurulan Afrikalı kaleci yan toplarda da ciddi bir hata yapmayınca takım arkadaşı Asomoah Gyan ile birlikte maça damgasını vurdu.

Nerede Kalmıştık


Çeşme Alaçatı'da tatile giderken laptop yanımda yazılar yazmayı ve Dünya Kupası'nı değerlendirmeyi umuyordum. Ama ne yazık ki her yerde sağanak yağış varken deniz, kum ve güneş beni daha çok çekti. Maçları takip ettim ama yazı yazacak fırsatı bir türlü yaratamadım.
O yüzden ilk turu ve grupları kısaca değerlendirerek başlayacağım yazılara tekrar. Benim için ne Fransa ne de İtalya'nın ilk turda elenmesi bir sürpriz oldu. Ama ilk tur şunu gösterdi ki oynadığınız oyundan çok gruplarda strateji ve şans çok önemliydi. Sırf bu yüzden Fildişi Sahilleri daha iyi bir takım olmasına rağmen Brezilya'ya 3-1 yenilip aynı gün Portekiz K.Kore'yi 7 golle geçince tur şansını kaybetmiş oldu.

Bir diğer talihsiz takım da Avustralya'ydı. İlk maçta Almanya ile dişediş oynamaya kalkıp 4 gollü yenilginin faturasını averajla Gana'nın arkasında kalarak ödediler ki o Gana şimdi çeyrek finalde Uruguay'ın rakibi. Uruguay demişken Şili ile birlikte turnuvanın en zevk vern takımları olduğunu söylemek gerekir.

Avrupa futbolu ilk tur maçlarında geçer not alamazken, Afrika futbolu Gana'nın devam etmesine rağmen bana göre sınıfta kaldı ve her geçen gün daha da geriye gitmeye devam ediyor. Avrupa'da çok iyi işler yapan oyuncular kendi ülke milli takımlarında organize olamamanın faturasını ödüyorlar. Avrupa adına İsviçre ve Danimarka iyi oyunlarına rağmen İtalya ve Fransa'ya göre daha büyük hayalkırıklığı olurlarken Afrika adına zaten Fildişi dışında üst tura yürüyebilecek kapasitede takım yoktu.

Herkes G.Amerika'yı konuşuyor ama asıl Amerika kıtasını konuşmak lazım. Bu kıtadan gelen 8 takımdan Honduras dışında kalan yedisi bir üst tura yürüdüler. ABD, Arjantin, Brezilya, Paraguay ve Uruguay gruplarından lider olarak çıktılar ki bu sekiz grubun beşi demek. Dolayısıyla ilk tur maçları sadece G.Amerika'nın değil Amerika kıtasının yükselişi oldu.

Bunu yaparlarken farklı sistemleri benimsemiş farklı takımlar olmaları da ortaya şu gerçeği çıkardı. Futbolda geçerli olan sistem aslında takım yapısına en uygun olan sistemdir. Bundan sonra nereye kadar gideceklerini bilemiyoruz ama en azında son dörtte iki Amerika kıtası menşeili takım görmemiz mümkün.

İlk turun benim için en büyük hayalkırıklığı ise İngiltere. Ama Dünya Kupası bir turnuva ve onlar da bir üst tura çıktılar. Nereye kadar gideceklerini ise bugünkü Almanya maçı belirleyecek. İtalya'nın 1982'de gruptan nasıl çıkıp şampiyon olduğunu düşününce bunu hala başarabileceklerine inanıyorum. İlk turun yani grupların yıldızı ise hiç kuşkusuz Maradona'nın Arjantin'i oldu. Kalbim Arjantin ile atsa da ben hala bu oyun yapısının kupayı getirebileceğine inanmıyorum.

20 Haziran 2010 Pazar

DK 2010 - Dokuzuncu Gün Fotograf Karesine Takılanlar



NTVSpor'da Yılmaz Erdoğan'lı G.Afrika 2010 Sohbeti

Yılmaz Erdoğan: Taç neden elle atılır, biri açıklasın?
Sergen Yalçın: Elle atılmasa taç olmaz ki...

Yılmaz Erdoğan: Bir hakem hocası anlattı, ceza sahası içinde rakibe küfredersen penaltı olur.
Sergen Yalçın: Öyle saçma şey olur mu o zaman her maç 20 tane penaltı vermek lazım.

Yılmaz Erdoğan: Bu Jabulani çok tartışılıyor.
Rıdvan Dilmen: İngiltere kalecisinin yediği golün topla alakası yok, 40 yılda bir olur. Bizim bir Lukovcan vardı orta sahadan gol yedi döndü bize: "Nerede bre defans" dedi.

Yılmaz Erdoğan: Bu Quaresma'yı 20.000 kişi karşılamak iyi de giderken de 25.000 kişi ile gönderelim.
Sergen Yalçın: Bu kadar yaygaraya gerek var mı? (Biraz kıskançlık var sanırım)

19 Haziran 2010 Cumartesi

DK Onuncu Günün Programı ve Tahminlerim

Yarın Çeşme'de olacağım, 6 gün boyunca güzel bir tatil beni bekliyor. Ama laptop yanımda ve maçları izlemeye devam. Yine de yarının maç programını ve tahminlerimi şimdiden vereyim.

Slovakya - Paraguay TSİ 14:30
Benim ilk maçlarda izlediğim Paraguay slovakya'yı yenecek güçte bir takım.

İtalya- Yeni Zelanda TSİ 17:00
Yine ilk maçta Slovakya karşısında 1-1 ile sahadan ayrılan Yeni Zelanda'nın eğer kapanırsa İtalya'ya gol şansı vermeyeceğini düşünüyorum.

Brezilya- Fildişi Sahilleri TSİ 21:30
Tek bir kelime yazacağım, niyesini maç böyle biterse ayrıntılarıyla anlatırım: Beraberlik

Günün Maçları: Turnuvanın En Zevkli Maçını İzledik

Kupanın en zevkli maçı oldu Kamerun - Danimarka. Demek ki biz futbolseverler için futbolun kaliteli değil heyecanlı olması daha önemli. Orta sahasız iki takımın mücadelesinde top bir o kalede bir bu kalede geçti 90 dakika.

Romedahl için ayrı bir parantez açmak gerekir sanırım. Kulüpler düzeyinde PSV'deki yıllar dışında hiç bir zaman değerini bulamamış ama Milli Takım için her zaman en önemli kozların başında gelmiştir. Bugün Kamerun'un sol kanadını yıkan adamdı. Maçın adamı seçilmiş olması sürpriz olmayacaktır. 31 yaşındaki kanat oyuncusu benim nazarımda Ribery'den her zaman iyi olmuştur mesela. Her şeyden önce daha akıllı bir oyuncudur. Nitekim bugün sahada aklıyla oynayan adamdı aynı zamanda. Tomasson'a nefis pozisyonlar hazırladı ki maç çok daha net bir skorla bitebilir, Danimarka da son maçta Japonya'yı yenmek zorunda kalmazdı.

Günün bir diğer maçında Avustralya 10 kişi kalmasına rağmen Gana'ya kıyasla çok daha iyi bir performans koydu ortaya. Gana rüzgarı arkasına almış gözüküyor ancak Avustralya için hala bir umut var. Kewell'ın atıldığı pozisyon ise gözlerini kapatıp göğsünü öne çıkaran ve o hızda bir topa asla elini saklayamayacağı bir durumda hakem fiyaskosundan başka birşey olamaz.Dün almanya'yı yıkan bugün de Avustralya'yı yıkan biraz da hakemler oldu aslında.

Hollanda Japonya karşısında özellikle ilk yarıda neredeyse pek birşey yapmadı. Çok yetenekli bir orta sahaya sahip olmasına rağmen Hollanda'da rakip ceza sahası içerisinde etkinlik kuramamak gibi bir sıkıntı yaşıyor. Topla çok iyi oynuyorlar ama bir türlü skora dönüştürecekleri bölgede bu becerilerini ortaya dökemiyorlar. Benim gördüğüm Hollanda ilerler ancak bu Hollanda ile son 20 yılda izlediğim Hollanda arasında bir iki gömlek fark var. Eğer bu Hollanda şampiyon olacaksa diğerlerine gerçekten yazık olmuş.

DK 2010 - Sekizinci Gün Fotograf Karesine Takılanlar

DK Dokuzuncu Günün Programı ve Tahminlerim

Sekizinci gün için tahminleri verememiştim ki iyi ki de öyle yapmışım. Üçte sıfır çekmekten kurtulduk:-) Günün programı ve tahminlerim aşağıdaki gibi:

Hollanda - Japonya TSİ 14:30
Tıpkı K.Kore gibi Japonya da daha kapalı bir oyun oynayacak. Ancak Hollanda temposuyla ve yaratıcı oyuncuları ile bu engeli aşacak güçte.

Gana - Avustralya TSİ 17:00
Herkes ilk maçlar sonunda Gana'yı favori gösteriyor ama benim tahminim Avustralya'dan yana.

Kamerun - Danimarka TSİ 21:30
Kamerun ilk maçta oldukça zayıf bir görüntü çizdi ve savunmada ciddi zaafları var. Danimarka kazanır ama beraberlik de düşünülmeli.

Dünün Ardından

Dünün ardından iki büyük şok kaldı elimizde. Turnuvanın bana göre en büyük favorisi İngiltere Cezayir karşısında bana göre turnuvanın en kötü futbolunu oynadı. İngiltere açısından sevindirici olan defansın iki maçta neredeyse hiç pozisyon vermemesi olsa da şimdi grubun son maçında Carragher da sarı kart cezası nedeniyle oynayamayacak.

İngiltere Gerrard'tan faydalanamıyor bu turnuvada. Ondan da ötesi Rooney henüz tam olarak hazır değil. Sakatlıktan yeni çıkan Gareth Barry de istenen ve beklenen performansında uzaktı. Bu durumda orta saha da bir şeyler yapmaya çalışan Lampard ta yalnızları oynadı Cezayir karşısında. İlk maçın aksine kanatların hiç işlememesi ve Cezayir savunmasının her iki kanadı da çok iyi kapatması İngiltere açısından tuzla biber oldu.

Bundan sonra İngiltere ne yapar sorusu var akıllarda. Çokça eleştirilen Heskey belki de İngiltere adına dününü en iyisiydi. Slovenya maçı onlar adına hiç de kolay geçmeyecek ve 0-0 biten Cezayir maçındaki kısırlığı bu maçta ortadan kaldırmak zorunda Capello.

Almanya ise turnuvanın en büyük sürprizlerinden birine imza atarak Sırbistan'a 1-0 ile boyun eğdi. Klose'nin atılmasının ve bu turnuvada sıfır müsamaha ile maç yöneten hakemlerin etkisi çok büyük bu kayıpta. Ama Almanya 10 kişi ile oynamasına rağmen yine de çok iyi bir oyun çıkardı.

Özellikle ikinci yarıda ardarda Podolski ile girilen pozisyonlar ve bir penaltı var ki maçı Almanya'ya çevirebilirdi. Sırbistan ise bu maçla turnuvaya tutunmuş oldu ve belki de bu sonuç sonrasında Gana ve Avustralya'yı turnuvanın dışına itecekler. D grubunda işler çok karıştı ama Almanya yine de bu oyunuyla çok rahat çıkmalı bu gruptan.

Adı üzerinde Dünya Kupası ve kağıt üzerinde olduğu gibi geçmiyor maçlar. Daha ilk maçlarda nerede Afrika takımları, Avrupa takımları ortalığı silip süpürecek derken, Almanya, İngiltere ve İspanya ikinci maçlarda sallanıverdi bir anda. Turnuva çok zevkli geçmiyor kabul ama sürprizlere oldukça açık.

18 Haziran 2010 Cuma

Takım Olamamışsın

Dün yönetim kurulu ile Daum'un gerçekleştirdiği görüşme Fenerbahçe'nin geldiği yolun son noktası olmuştur. Hemen baştan belirtelim: Daum Fenerbahçe'de bulunduğu dört yıl içerisinde iki şampiyonluk ve iki de son hafta kaybedilerek kaçırılan lig şampiyonluğu nedeniyle çok başarılıdır.

Rakamlar böyle söylüyor, benim uydurduğum birşey değil. Bu işin bir boyutudur ve önemli bir boyutudur. İşin diğer boyutunda ise son hafta iki kez kaçırılan şampiyonluğun taraftar ve camia üzerinde yarattığı travma vardır ki bu da asla yadsınamaz. Yine Daum'un Fenerbahçe'de çalıştığı süre içerisinde ağzını bir torba gibi büzemediği ve düşünmeden konuştuğu ya da bilerek spekülasyon yarattığı demeçleri de bir kenara koymak gerekir. Ama o veya bu şekilde bir kıyaslama yapacak olursak hem yönetimden hem de Fenerbahçe'de bu dönem ve öncesinde oynayan futbolcuların hepsinden daha başarılıdır Fenerbahçe ile geçen birlikteliği süresince.

Bugün gelinen noktada Daum'un tazminatını vermemek adına Fenerbahçe yönetimi yine saygınlığını yitirmektedir. Kendi saygınlığını bir kenara bırakın Aykut Kocaman gibi bir adamın da saygınlığıyla oynamaktadır. Bütün camia takımın başında Aykut Kocaman'ı görmek istiyor olabilir ama Aykut Kocaman'ın bugün düşünmesi gereken şey aslında yarınlardır. Çünkü iki sezon üstüste şampiyon yapacağı bir Fenerbahçe'de bile birileri üçüncü senesinde şampiyon olunamadığı takdirde onu da tıpkı Daum gibi kapının önüne koymak için elinden geleni yapacaktır.

Bu zihniyet yapacaktır aslında suçu Fenerbahçe'nin üzerine yamamayalım. Bugün Daum'un demeçlerini ve dengesizliklerini tartışan herkesin önüne gazete arşivlerini çıkarıp Fenerbahçe yönetiminin son on bir yıl içerisindeki söylemlerine bakması ve asıl dengesizliğin, asıl spekülasyonun, asıl hedef saptırmanın bu demeçleri kronolojik olarak takip ettiğinde yönetimde olduğunu anlaması gerekir.

Fenerbahçe bir mal değildir, hiçkimsenin parasıyla hüküm süreceği bir derebeylik de değildir. Fenerbahçe yönetimi Daum ile devam kararı alabilir ama Alman teknik adamı yıldıracağım diye Fenebahçe'nin zamanını çalamaz, içlerinde biraz Fenerbahçelilik varsa çalmamalıdır da.

Eğer sezon sonu Bursaspor'a kaybedilen şampiyonluğun ertesi günü ortaya yol haritasını çıkartacak dirayet gösterilebilmiş olsaydı bugün Fenerbahçe'li gelecek sezonu ve hatta sezonları kara kara düşünüyor olmayabilirdi. Ama aylarca Aykut Kocaman'ı takımın başına geçireceğim deyip sonra Beşiktaş yönetiminin Del Bosque'de, Tigana'da .... düştüğü duruma düşmemek için böyle inandırıcılıktan uzak bir yola devam kararı traji komediden çok daha fazlasıdır Fenerbahçe'li için.

Sözün özü ben böyle bir şampiyonluk istemiyorum bu sezon. Fenerbahçe'nin bu kadar saçmasapan ve  derebeylik düzeninde yönetildiği halde alabileceği bir şampiyonluğu da içime sindiremiyorum.

Çokça bilinen bir söz vardır ya adam çıkar gelir ve babasına: "Baba bak ben çok zengin oldum" der. Babası da "adam olamamışsın" cevabını verir. Bizimki de o hesap. Fenerbahçe sezon sonunda şampiyon olur ama kendi temsil ettiği değerlerde bir takım olamaz bu yolda ilerledikçe.

G.Afrika'da Meksika Dalgası

Şimdi herkesin aklında o meşhur Almanya - Avusturya maçı var. Çünkü Fransa'nın kaderi Merksika ve Uruguay'ın elinde. Eğer Meksika ile Uruguay berabere kalırlarsa Fransa ne yaparsa yapsın çıkamıyor gruptan. Peki Orta ve Güney Amerikalılar bu fırsatı nasıl kullanacaklar dersiniz?

Dünya Kupaları'nda bir Avrupa ekolü ancak bu kadar düşebilirdi bir başka kıtanın iki takımının eline. Fransa mı düştü Domenech mi düşürdü çokça tartışılır zaten. Ama bazı gerçekler vardı ki onların altını çizmek gerekir.

Öncelikle şu Ribery olayı. Cristiano Ronaldo'dan daha fazla sevmediğim bir adam varsa açık ara Ribery'dir. Ama bunu bir kenara bırakırsak bana göre Ribery son yılların en "overrated" adamlarının başında gelir. Fransa'nın Ribery'e bel bağlaması da ciddi bir handikaptır çünkü Ribery "oynatan" değil zaman zaman "oynatılan" futbolcu olmuştur hep. Orta sahada bunca organizasyon sorununa rağmen elindeki tek Zidane çakmasını yani Gourcuff'u oyuna sürmeden başlamak da kimin hatasıdır adresi belli.

Yine Anelka'yı rakip forvetin arasında kıvrandıran zihniyette bellidir. Anelka ne oynar? Drogba'nın arkasında gezinen ikinci forvettir. Hiç olmazsa Gourcuff'u oynatmadığın oyunda Anelka'yı biraz daha oyunu yönlendirebilmesi adına forvet arkası oynatabilirdi Domenech.

Meksika iyi bir takım olduğunu gösterdi. Dos Santos'un yanısıra sonradan Vela'nın yerine oyuna giren ve kanattan Fransız defansını delen Barrera da çok başarılıydı. Salcido oyunu çok iyi açan ve yönlendiren bir futbol sergiledi. Ve tabi efsane Blanco...Oyuna girdi, penlatının başına gitti ve Dünya Kupaları tarihinin en yaşlı gol atan üçüncü futbolcusu olarak adını tarihe yazdırdı. Blanco'ya bir önceki Meksika yazımızda ayrıca bir parantez açmıştık zaten. Benim için bu Dünya Kupası'nın en özel oyuncularından biri kendileri.

Herkes Fransa'ya güle güle demeye hazırlanıyor ve umarım öyle olur. Çünkü Meksika ve Uruguay çok daha fazla yakışıyorlar bir üst tura.

17 Haziran 2010 Perşembe

Düşün Düşün, Yoktur İşin

Komik mi Olduğunu Düşünüyorsun?

Nihayet

Fantastik bir skor oldu Arjantin için. Oyunda büyük oranda hakimiyeti vardı Arjantin'in maçın izlediğim bölümlerinde. Ancak G.Kore de ilk maçta Yunanistan karşısındaki kadar etkili değildi. Maç 2-1'e geldikten sonra Arjantin Higuain ile biraz da şanslı oldukları pozisyonda üçüncü golü atana kadar G.Kore beraberliği zorlasa da skor 3-1'e geldikten sonra onlar da çözüldü.

Böyle bir skora ihtiyacı vardı Arjantin'in. Her ne kadar Maradona takımına güvense de futbol kamuoyu Arjantin'e güvenmiyordu. Hala daha bu güvensizlik var. Özellikle ilk golde defansta Demichelis'in yaptığı hata affedilir gibi değil ve Arjantin düzeyinde bir takım için tehlike sinyalleri vermeye devam ediyor. Ama bu sonuç onları artık ikinci tura taşıdı ve şimdi daha da rahatlamış çıkacaklar son Yunanistan maçına.

Ve Diego için de yeni şeyler deneme imkanı olacak Yunanistan maçı.  Mesela Milito ile başlamak gibi. Sonuçta kazanan her zaman haklıdır ama Tevez'in pek de iyi gözükmediği bir dönemde Milito düşünülmeli artık.

DK Yedinci Günün Programı ve Tahminlerim

Dün gümledik ama kimse bekelmiyordu herhalde İspanya'nın yıkılacağını. Bugünün programı ve tahminlerim aşağıdaki gibidir:

Arjantin - G.Kore TSİ 14:30
Arjantin diyorum ama elim titriyor.

Yunanistan - Nijerya TSİ 17:00
İzlenmyecek bir başka maç daha. 0-0 biter.

Fransa - Meksika TSİ 21:30
Kalbim Meksika'yla, aklım beraberlik diyor.

DK 2010 - Altıncı Gün Fotograf Karesine Takılanlar