20 Yıldır Seni Bekledik Baggio

Stevan dünyaya geldiğinde Yugoslavya henüz dağılmamış ama iç savaşın kokusu buram buram ülke topraklarına yayılmaktaydı. IMF’nin ülke ekonomisini çökerten politikaları ise o doğduğu yıl 1989’da Yugoslavya’yı iflasın eşiğine getirmişti.

Bugün batılı gizli servislerce bu dağılma sürecinin organize edildiğini gösteren pek çok kanıt da olsa Tito yönetiminde kardeş olan bu insanlar birbirilerine düştüler. O kadar ki doğduğu yıl Titograd olan şehrin ismi bile Yugoslavya bölündükten sonra Podgorica olarak değişecekti. Aslında herşey 1991 yılında Slovenya ve Hırvatistan bölgelerinde hükümeti ele geçiren faşist ve işbirlikçilerin bağımsızlık ilanlarının NATO üyesi Almanya ve ABD tarafından tanınmasıyla tetiklendi. 1989’da bir Yugoslav olarak dünyaya gelen Stevan artık bu ülke vatandaşı olmaktan çıkıyordu yavaş yavaş.

Slobodan Miloşeviç’in 2000 yılında hükümetten indirilmesine kadar geçen süreçte savaşın kanlı izlerinin hüküm sürdüğü topraklarda muhtemelen patlayan bombaların ve havada vızıldayan kurşunların altında geçti küçüklük yaşları Stevan’ın. 2006 yılı onun için bir dönüm noktasıydı, 2003 yılında çatısı altına girdiği Partizan takımında ta ki 2006 yılının Nisan ayında çok tanıdık bir isim olan bugün Ankaraspor’un resmi olarak teknik direktörlüğünü yapmakta olan Jürgen Röber’in onu Vozdovac maçında sahaya sürmesine kadar oynamış ancak kendisini o gün gösterme şansı bulabilmişti.

11 yaşında futbola FK Mladost forması altında adım atan Karadağlı oyuncu artık Fiorentina’da bir kahraman olma ve “ umarım birgün Roberto Baggio’nun yerini doldurabilirim” diyecek kadar büyük bir futbolcu olma potansiyelini sergileme yoluna girmişti.

2007 yılına gelindiğinde Avrupa’nın pek çok kalburüstü takımı onun peşindeydi artık. Karadağ Futbol Federasyonu Başkanı, Yugoslav futbolunun unutulmaz ismi Savicevic onun için “Avrupa’nın her büyük kulübünde forma giyebilir. Öyle sanıyorum ki United onu 7 milyon pounda ucuza kapatacak” diyordu.

Karadağlı oyuncu 2 Kasım’da 18 yaşına basacak ve onu Floransa kentinde tutmak bir hayli zor sezon sonunda. 8 milyon euro bonservis bedeliyle Partizan’dan Fiorentina’ya geçen oyuncu için şimdiden İngiliz ve İspanyol takımları yol yapmaya başladılar. Benitez’in Liverpool’unu Artemio Franchi’de devirirken 2 gol atan oyuncu maç sonrası Benitez’in “daha once ilk yarıda bizi bu kadar zorlayan bir takım görmedim ” sözlerine yol açacak oyunun baş aktörü idi.

Çizgi film karakterine benzeyen saçları nedeniyle Jojo lakabını alan Jovetic aslında geçen sezon kendini göstermeye başlamıştı Fiorentina formasıyla. Ama Şampiyonlar Ligi grup maçlarının ikincisinde Liverpool’a attığı gollerle vitrinde özel bir yer edindi kendine.
İdol olarak Roma’nın forvet oyuncusu ve vatandaşı Vucinic’i seçen Karadağlı oyuncu Floransalıların yeni sevgilisi artık. Roberto Baggio’nun yerine koyabilecekleri bir yıldıza sahip olan Floransalılar onu ne kadar ellerinde tutabilecekler işte bütün mesele bu.

Futbol otoriteleri onun için çoktan methiyeler yazmaya başladılar bile. Fiorentina’nın performansı için 2007’ de Şampiyonlar Ligi’nde Milan’ın performansından sonra gördüğümüz en iyi performans diye bahsediliyor. Fiorentiana’yı izlemenin büyük zevk olduğu ve Jojo’nun performansının müthiş olduğu söyleniyor.

Son 20 yıldır Baggio’ya denk bir oyuncu izlemedik İtalyan futbolunda diye bahsedenler ve bunu söylerken Jovetic’i işaret edenler var.

Jovetic her yönüyle farklı bir adam olduğunu belli ediyor. Az izledim ama ben de bu duyguları yarattı. Karakter olarak Cristiano Ronaldo değil mesela. Çok büyük bir yıldız olacak ama daha çok Messi gibi kalplerde taht kuracak bir adam geliyor.

Not: Artemio Franchi onun fotograf arşivini açtı. Bir Fiorentina yazarı varken haddim olmayarak Jovetic konusuna yani onun karasularına girdim. Tek nedeni Baggio'ya olan savgim ve Jovetic de benim de bu ışığı almam.