
Bu hafta ligin tarihine geçti. Fenerbahçe sekizde sekiz yaparak en yakın rakibi Galatasaray'ın 5 puan önüne fırladı şampiyonluk mücadelesinde.
Maç maç başlık atmaktansa genel bir yazı yazmak istedim. FEnerbahçe'ye bakacak olursak işler yolunda gibi gözüküyor. Gençlerbirliği karşısında Cristian'ı Emre'nin de gelişiyle biraz daha ileriye doğru oynarken gördük ki bu olumlu bir gelişme. Defansta ise Lugano ile Bilica'nın uyumları her geçen gün artıyor.
Aksayan noktalar hala var, mesela kanatlar hala istenilen verimlilikte çalışmıyor. Daum gibi kanat organizasyonlarına önem veren bir teknik adam için halledilmesi zor olmayacak ama şu an ki yapıda çok ciddi bir sorun. Yine de Kazım'ın sahada yeralmaması Fenerbahçe'yi daha kollektif oynayan bir yapıya sokmuş. En azında rakibi az adamla yakaladığında Kazım'ın 30-35 metreden attığı şutları pek görmedik.
Galatasaray sekiz haftayı altı galibiyet, bir beraberlik ve bir de mağlubiyetle kapadı. Normal şartlar altında çok başarılı ve kıyaslama Fenerbahçe ile olunca medyada Rijkaard'a hafiften yüklenmeye başladı.
Hücum hattındaki bencillik ciddi tehlike Galatasaray için ama şunu daunutmamak lazım Galatasaray 2-3 farkla öne geçebilirdi ve bunların hiçbiri konuşulmazdı. İlk haftalar gözükmeyen ayıplar haftalar ilerledikçe defansta ve onların önündeki ikilide fazlasıyla su yüzüne çıktı.
Defans kurgusuyla ilgili iki temel hataya düşmemeli Galatasaray. Birincisi Servet'in partneri Gökhan Zan değil, bu yüzden ona bel bağlamak hata olur. İkincisi Galatasaray'da defansın solunda çok iyi bir adam var ve adı da Hakan Balta. Bence gayet de başarılı. Defansın önündeki ikili forma girdikçe düzelebilecek bir tablosu var Galatasaray'ın. Altı çizilmesi gereken daha çok defans kurgusu.
Beşiktaş canını dişine taktı ve 3 puanı Tabata ile çıkardı. Maç içerisinde yaşananlar ve taraftarın bölünmesi ayrı bir yazı konusu. Ama bu da bir Demirören icraatı en nihayetinde. Başkan olanları kimsenin yanına bırakmayacağını belirtmiş. Ama Beşiktaş taraftarının %99'u karşısında. O zaman işi daha da zor.
Trabzon her geçen gün kan kaybediyor ama onlarda da Yattara hastalığı göze çarpıyor. Oynamayan oyuncu iyi oyuncu değildir. Yattara beş hafta yatacak iki hafta oynayacak diye bir takım heba edilmemeli.
Bu haftalık notlar bu şekilde. Haftaya dokuzda dokuz olur mu, Galatasaray küçük krizini atlatabilir mi, Beşiktaş ve Trabzonspor da umut ışığı yanar mı göreceğiz.
Maç maç başlık atmaktansa genel bir yazı yazmak istedim. FEnerbahçe'ye bakacak olursak işler yolunda gibi gözüküyor. Gençlerbirliği karşısında Cristian'ı Emre'nin de gelişiyle biraz daha ileriye doğru oynarken gördük ki bu olumlu bir gelişme. Defansta ise Lugano ile Bilica'nın uyumları her geçen gün artıyor.
Aksayan noktalar hala var, mesela kanatlar hala istenilen verimlilikte çalışmıyor. Daum gibi kanat organizasyonlarına önem veren bir teknik adam için halledilmesi zor olmayacak ama şu an ki yapıda çok ciddi bir sorun. Yine de Kazım'ın sahada yeralmaması Fenerbahçe'yi daha kollektif oynayan bir yapıya sokmuş. En azında rakibi az adamla yakaladığında Kazım'ın 30-35 metreden attığı şutları pek görmedik.
Galatasaray sekiz haftayı altı galibiyet, bir beraberlik ve bir de mağlubiyetle kapadı. Normal şartlar altında çok başarılı ve kıyaslama Fenerbahçe ile olunca medyada Rijkaard'a hafiften yüklenmeye başladı.
Hücum hattındaki bencillik ciddi tehlike Galatasaray için ama şunu daunutmamak lazım Galatasaray 2-3 farkla öne geçebilirdi ve bunların hiçbiri konuşulmazdı. İlk haftalar gözükmeyen ayıplar haftalar ilerledikçe defansta ve onların önündeki ikilide fazlasıyla su yüzüne çıktı.
Defans kurgusuyla ilgili iki temel hataya düşmemeli Galatasaray. Birincisi Servet'in partneri Gökhan Zan değil, bu yüzden ona bel bağlamak hata olur. İkincisi Galatasaray'da defansın solunda çok iyi bir adam var ve adı da Hakan Balta. Bence gayet de başarılı. Defansın önündeki ikili forma girdikçe düzelebilecek bir tablosu var Galatasaray'ın. Altı çizilmesi gereken daha çok defans kurgusu.
Beşiktaş canını dişine taktı ve 3 puanı Tabata ile çıkardı. Maç içerisinde yaşananlar ve taraftarın bölünmesi ayrı bir yazı konusu. Ama bu da bir Demirören icraatı en nihayetinde. Başkan olanları kimsenin yanına bırakmayacağını belirtmiş. Ama Beşiktaş taraftarının %99'u karşısında. O zaman işi daha da zor.
Trabzon her geçen gün kan kaybediyor ama onlarda da Yattara hastalığı göze çarpıyor. Oynamayan oyuncu iyi oyuncu değildir. Yattara beş hafta yatacak iki hafta oynayacak diye bir takım heba edilmemeli.
Bu haftalık notlar bu şekilde. Haftaya dokuzda dokuz olur mu, Galatasaray küçük krizini atlatabilir mi, Beşiktaş ve Trabzonspor da umut ışığı yanar mı göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder