8 Ekim 2009 Perşembe

Çürük Yumurta




Geçen haftadan beri herkes yazdı çizdi Beşiktaş'ın taraftarları ile yönetim arasındaki krizi. Demirören öyle bir ortam yarattı ki artık Beşiktaş Beşiktaş'a karşı diye düşünüyor tüm kamuoyu.

Olayların patlak vereceği CSKA maçı sonrasında havaalanında yaşanan yumurta davasıyla belli olmuştu. Burada benim katılmadığım bir konu var. Genel kabul edilen kanı şu ki Beşiktaş başkanlık makamına bu tip bir saldırı çirkin ve kabul edilemez. Burada biraz iki yüzlülük var aslında. Bir makama yapılan saldırıyı kabul edilemez olarak nitelendiriyorsak koskoca ABD Başkanı'na ayakkabısını fırlatan gazeteciyi niye kahraman yapıyoruz anlamıyorum.

Bence makamı araya sokup protestonun hedefini de Demirören'den çıkarıp Beşiktaş Başkanlık koltuğuna yapılmış saymak abesle iştigal bir durum. Öte yandan bu koltuğu metalaştırarak gözümüzde büyütmek de abesle iştigal. Koltuk ne kadar değerli olursa olsun oraya oturan adamın değeri neyse koltuk da o değerdedir daha fazla değil. Koltuğu değerli kılan içindeki insan faktörüdür.


Herkes lanetledi de yumurta atmak batılı ülkelerin bir çoğunda son derece demokratik bir tepki değil mi? Biz de atınca neden saygısızlık düzeyine indirgeniyor. Fiili saldırıya ben de karşıyım, kimse kimseye karşı fiziki bir müdahalede bulunamaz, kimse futbolcuyu kulüp yöneticilerinden isteyemez ama bütün muhabbet atılan yumurtalar çerçevesinde dönmedi mi geçen hafta? Esas sorunu yani Rüştü'yü dağa kaldırmak isteyen zihniyeti geçen hafta es geçmedik mi? Hem de daha Fenerbahçe tesisleri çıkışında yediği dayağın izleri bile geçmemişken. Yoksa geçti mi? Keşke Rüştü'ye de yumruk değil de yumurta atsalardı o gün.

Bu olayın birinci boyutu, malesef yumurtalara fazla takıldığımız için aradaki çürükleri kaçırıyoruz. Ama zihniyet farklı değil sonuçta toplumun genelinde. Havaalanında Rüştü'yü dağa kaldırmak isteyen zihniyete karşı bu sefer yönetim eliyle tepki gösteren taraftarları stadyumda dağa kaldırmak isteyen bir zihniyet karşımıza çıktı hafta sonu. Yumurta atma yumruk at zihniyeti. Biz yumurtaları düşünürken yumruklar havada uçuştu İnönü'de.


Stadyumda inanın daha şık bir şekilde istifaya davet edilemezdi Demirören yönetimi. Nedense geçmişte eski yönetimleri paralı askerlere küfür ettirip gönderenler şimdi başka paralı askerleri yönetimin aleyhine bağıranların üzerine salıyor. Bu da meselenin ikinci boyutu. Bir hukuk devletinde ne kadar paranız varsa o kadar borunuz ötüyor. Bastırın parayı sonra da onlar gitsin sesi çıkanları bastırsın. Ve kimse, devletin bir organı dahi bu konuda çıtını çıkarmasın, kamunun yetkili organlarını harekete geçirmesin.

Ben pişkinliğin bu kadarına pes diyorum. Bu yazıyı yazmak için günlerdir beklememin nedeni buydu. Sağduyulu bir devlet adamı, futbol adamı çıkar da nedir bu kardeşim siz şehrin göbeğinde ne yapıyorsunuz der diye düşünmek istedim. Ama kapital sahibi paraları saçtığı adamları kuduz köpekler gibi insanların üzerine salarak yaptığı yanına kar kalmış bir şekilde oturmaya devam etti.

Haftasonu Beşiktaş tarihinin en karanlık sayfası yazıldı. Beşiktaş Beşiktaş'a karşı gösterildi herkese. Oysa Beşiktaş'a karşı olan içinde yarattığı ve büyüttüğü çürük yumurtalardan başkası değildi. Üzerilerinde elbiseler olup da içinde adam olmayanlar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder