
Dörtte dört yapmak için yola çıktığımız bir maçtı Estonya karşılaşması ama daha maçın başında yediğimiz golle sarsıldı Milli Takım. Şunu açıkça söylemek gerekiyor ki maçta birkaç ciddi handikapımız vardı.
Bunlardan ilki ayakların Kayseri'de kafaların ise Ermenistan'da olmasıydı. Zaten Türk futbolundaki hastalıklardan biridir, büyük bir maç öncesinde mutlaka ligde de Avrupa Kupaları'nda da daha zayıf rakibe takılınır. Ancak takılma şansı olmadığı için Milli Takım oyunu çevirecek direnci gösterebildi. Savruk başlayan hücumlar dakikalar ilerledikçe belli bir formata oturdu. Sağ kanat her ne kadar Kazım ile Gökhan Gönül'ün oyunun dar alanda oynanmasından kaynaklanan uyumsuzlukları ile aksasa da Arda'nın kanadı, hatta zaman zaman kanat değiştirdiklerini de göz önüne alınca Arda'nın geldiği kanatlar her zaman tıkır tıkır işledi.

Tuncay'ın oyununa birşeyler kattığını sanırım herkes bu maçta anlayabildi. Tuncay'ın Premier Lig'de kalması demek Türk Milli Takımı'nı da üst seviyelere taşıması anlamına geliyor. Ha keza Milli Takım formasıyla Hakan Şükür'den sonra en çok gol atan oyuncudan bahsediyoruz ama bazıları hala yeteneklerini sorguluyorlar. Sercan da gümbür gümbür geliyor, en önemli özelliği olan topla dribling yaparak ceza sahasına girmesini birkaç kez izledik, golde ise Semihvari bir takipçilik gösterdi.

Handikaplardan bahsetmiştik. Savunma aksıyor, savunma ile birlikte Hamit ve Emre'den kurulu defansın önündeki ikili de yeterli performansı sergileyemediler. Bu anlaşılır, Hamit yeni sakatlıktan çıktı, Emre ise ikinci yarının başında kafasına aldığı darbeyle 45 dakika kendine gelemedi. Ama özellikle defansın göbeğinde benzer bir performans izlersek Bosna'da galip ayrılmak için en az 3 gol atmamız gerekir.
Saha kötüydü kabul ediyorum ama bu da sadece bizim futbolumuzu etkileyen bir unsur olmasa gerek. Estonya maçın hiçbir bölümünde kapalı defans yapmadı. Hemen hemen her pozisyonda 3-4 kişiyle geldiler kalemize.
Şu bir gerçek ki ne geçen sene Bosna'ya 7-0 yenilen Estonya var, ne de bu kadar gol atan Bosna. Üzerinden kaç ay geçti bilmiyorum ama İspanya maçlarının ardından yazmıştım. Eylül'de çok şey değişir ne Bosnalı oyuncular bu kadar formda olurlar ne de bizimkiler bu kadar formsuz demiştim.
Bu maçla dereyi boğulmadan geçmiş olduk, okyanusta bu performanstan daha iyisini sergileyecek kalitedeyiz. Zaten daha farklı bir oyun düzeni ile çıkacağımızı tahmin ediyorum. Semih illa ki oynayacak mesela. Ne diyelim rastgele...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder