Keremsiz bir beşle başlamak takımın bütün dengesini bozan etkendi. Milli Takım bu gece oynadığı maça gelene kadar oynadığı altı maçta hep iyi başladı oyuna.
Takımın dengesi ile oynamak bize 19 sayı geri düşmemize maloldu. Doğal olarak yedinci maçlar tempoların düştüğü maçlar oldu. Fransa-Yunanistan maçının temposu da oldukça düşüktü. Ancak biz Slovenya karşısında çok rahat alabileceğimiz bir maçı kaybederek madalya yolunda oldukça dikenli bir yola girdik. Maça ortak olduğumuz üçüncü ve dördüncü periyodta ise tüm devre boyunca alan savunması yapmamız akıl alır gibi değildi. 13 tane üçlük yiyerek maçı dış şutlarla kaybettik.
Bu kadar çok dış atış yapan ve içeriyi neredeyse hiç zorlamayan bir takım karşısında alan savunmasının tek mantığı bu maçta takımı adam adama savunma ile fazla yıpratmamk olabilirdi. Ama en azından bir devre bunu yapabilseydik Cuma günü Yunanistan yerine Hırvatistan karşısında biz olurduk. Dış atış yüzdesi en iyi olan takımlardan biri Slovenya ve tüm yorgunluklarına rağmen maçı galip bitirmeyi başardılar.
Herşeye rağmen maçın sonunda galibiyet şansını yakalamamız güzeldi. Son şutumuz girse maçı yine almıştık ancak burada da koçun hatası olduğunu düşünüyorum. Oyuna oldukça soğumuş olan Engin Atsür'ün maç topunu atması hiç de doğru bir karar değildi bana kalırsa.
Çeyrek final maçı için biraz umutlarım kırıldı açıkçası. Hücum performansı, içeriyi gitgide daha az zorluyor olmamız, Ersan'ı gereğinden az kullanmamız bizim için kötü sinyallerdi. Altı maçtır yaptığımız şeyleri pek yapmadık.
Ben bunun mental ve fiziksel yorgunluktan olduğunu umuyorum. Bir günlük dinlenme sonrası Hidayet'in bu maçta artan formuyla agresif görüntümüze bürünebilirsek ve Ömer faul yüzdesini %50'nin üzerine taşıyabilirse Yunanistan'ı geçeceğimizi de düşünüyorum. Yeter ki bunlar gerçekleşsin.
Maçın Adamı: 16 sayı 7 ribaunt ve 4 asistlik performansı ile Ersan
Maçın Kırılma Anı: Parkeye çıktığımız ilk beşle zaten baştan kırılan bir maç izledik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder