11 Eylül 2009 Cuma

Baba Beni Okula Gönder


Chelsea'nin iki yıl transfer yapamama cezası alması sadece Londra ekibini değil dünyada pekçok büyük kulübü etkileyecek gibi gözüküyor. Ardarda Manchester City, Manchester United ve Arsenal ile ilgili tartışmalar gündeme oturdu bile.

Konuyu kısaca hatırlayalım: FIFA Uyuşmazlık Komisyonu Chelsea'ye Lens'in sözleşmeli oyuncusu olan Gael Kakuta'nın transfer talimatlarına uygun hareket edilmeden oyuncu transferi gerçekleştirildiği için 800.000 € bonservis ödemesi, iki yıl transfer yapamaması ve futbolcunun dört ay sahalardan uzak kalması gibi yaptırımlar uyguladı. Benzer bir durum Manchester City'nin 17 yaşında sözleşme imzaladığı Jeremy Helan için gündeme geldi. Le Havre'ın 16 yaşındaki oyuncusu Paul Pogba'nın da Manchester United'a transferi nedeniyle Fransız kulübünün Manchester United'ı gaspçı olarak itham etmesi ve konunun FIFA'ya intikal ettirilmesinin sözkonusu olması ayrı bir muamma. Peki FIFA talimatnamesi ne diyor? 18 yaşından küçük futbolcunun amatör olarak transferi için önceki kulübünün ve velisinin muvafakatının alınması zorunludur.

Chelsea bunu yapmadı, keza diğer İngiliz kulüpleri için de aynı durum geçerli. Bildiğim kadarıyla eksik olan ayak kulübün onayı. Bir de köle ticaretine dönüşmüş bir yapı sözkonusu FIFA'ya göre. Yoksa birçoğunun aileleri çoktan razı bu transferlere. Zaten Ferguson'un adı işveren olma yolunda ilerliyor. Kulüpte çalışanlar arasında futbolcu ailelerinin sayısı hatırı sayılır oranda. Bunlar hem bloglarda hem de basında sıkça anlatıldı.

İşte 18 yaş altı transfer piyasasının gurusu Wenger'den tam da bu noktada çarpıcı bir açıklama geldi. Wenger Ferguson gibi kıvırmadı bu konuda. Olayın iki yönünü ortaya koydu. Birincisi bu oyuncular herhalukarda büyük kulüpler devrede olmazsa menajerlere pazarlanacaklar ki doğrudur pazarlanıyorlar da. Özellikle G.Amerika ve Afrika'da. Bu da altyapı eğitimi güçlü büyük takımlar yerine bu yeteneklerin harcanacağı kötü kulüplerde ve kötü ellerde kalması demek oyuncuların. Oysa İngiliz kulüplerine gelen bu yeteneklerin nasıl iyi birer donanıma ve eğitime sahip olduklarını FIFA'nın görmesi gerektiğini savunuyor Wenger. Sözlerine çok açık bir şekilde devam ediyor: "Eğer futbol için yeteneklerle donatılmış bir oğlunuz varsa onun için nasıl bir gelecek istersiniz? bu çocuk müzik ile ilgileniyorsa onu bu konuda eğitim veren iyi bir okula gönderirsiniz, ortalama bir okula değil".

Bence en doğru tesbit de bu zaten Durumunuz uygunsa ya da burs alabiliyorsanız yapacağınız bir ebeveyn olarak onun da rızasını alarak en iyiyi seçmektir. Wenger Fabregas ve Messi gibi örnekleri gündeme getiriyor. Bilindiği üzere Messi 12 yaşında geldi Arjantin'den İspanyol kulübünün altyapısına. Eğer Arjantin'de kalsaydı bu noktaya ulaşır mıydı büyük ihtimalle ulaşamazdı.

Küçük kulüpler bu durumda mağdur mu olmalıdır? Tabi ki hayır, ancak onlara ödenecek paranın da sadece ve sadece altyapılarına yapacakları yatırım için kullanılabileceği hükme bağlanabilir. Ya da Dutchman'ın ZİYA...BABAYA HİÇ PARA SAYMADIN MI? yazısında belirttiği gibi ödenecek para için oyuncunun aldığı ücretin belli bir katsayı ile çarpılıp kulübüne bonservis bedeli olarak ödenmesi düşünülebilir. Olayın içerisinde FIFA'nın olması ve Sepp Blatter ismi ise benim nedense midemi bulandırıyor. Sepp Blatter'in ne kadar prensipli bir futbol adamı olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu noktada bana sanki büyük menajerlik şirketlerinin baskıları olduğu şüphesi uyandırıyor. Menajerlik şirketleri ne istiyor? Daha büyük kazançlar. Daha büyük kazançları ancak bu oyuncular reşit olduktan sonra üzerine yüklü komisyon bedellerini ekleyerek kazanmak mümkün. Gayri resmi yapılan ödemeleri saymıyorum bile. Özellikle üçüncü dünya ülkelerindeki menajerlik ve kulüp ilişkilerinin ne kadar içiçe geçtiği ve kirlendiği hepimizce biliniyor.

Ama bu teorimi de Hollanda'da Voetbal International'ın haberi çürütüyor. Habere göre FIFA 2010'da menajerlik lisanslarını da kaldıracak. Bu konu FIFA'daki bazı yetkililerce de doğrulandı. Sonuçta FIFA2nın bu uygulaması büyük kulüplerin daha da güçlenmesini engeller nitelikte. Tıpkı önümüzdeki dönemlerde yabancı oyuncu sınırlamasının tekrar gündeme taşınması gibi.

Aslında tüm bu boyutları ile baktığımızda FIFA'nın amacı çok net. İpi büyük kulüplerin elinden olabildiğince almak ve dizginleri kendi elinde tutmak. Bir takım yeni oluşumların tartışıldığı dünya futbolunda FIFA olabildiğince güçlü olmak istiyor. Benim tek çıkarabildiğim bu. Başka fikri olan varsa berigelsin. Bir diğer ihtimalde yine FIFA'nın ve Sepp Blatter'in üçüncü dünya ülkeleri ile olan ilişkisi. FIFA başkanı seçimlerinde kimlerle nasıl ilişkiler yaşandığını da hatırlıyoruz. 1998 seçimlerinde Kuzey-Orta Amerika ve Karayip Futbol Federasyonu Birliği CONCACAF'tan 35 oyu satın aldığı ortada. Dolayısıyla Sepp Blatter'in futbolda köleliğin önüne geçmek gibi bir ulvi nedene sahip olmadığına inanıyorum ben.

Sonuç olarak ben Wenger'in açıklamalarını samimi ve doğru buluyorum. Bu iş çok basit bir kurala bağlanıp çözülebilecekken futbolda köle ticareti yapılıyor yaygarasının arkasında başka hesaplar dönüyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder