10 Eylül 2009 Perşembe

Med Cezir Ülkesi


Fatih Terim gitsin peki kim gelsin? Dün Şenol gitsindi, Ersun gitsindi, Denizli gitsindi, gittiler de yerine ne koyduk? Med cezir ülkesi demem bu yüzdendir. Günlük kararların alındığı günlük politikalarla yaşandığı bir ülkenin evlatlarıyız.

Fatih Terim'i sevmeyebilirsiniz ki ben de çok hoşlaşmam. Ama bugün yapılan Fatih Terim gitsin tartışmasının nedeni Bosna Hersek yenilgisi mi olmalıdır? Bosna Hersek maçına gelene kadar harcanan puanlardan Fatih Terim mi suçludur? Milli takımın iskeletini oluşturan Fenerbahçe ve Galatasaray'ın geçen sezon dökülmesi değil midir hovardaca harcanan puanların nedeni? Bu futbol takımlarının yöneticilerinin iş bilmezlikleri değil midir Estonya deplasmanında, Belçika maçında kaybedilen puanların nedeni? Milli takım teknik direktörü oyuncuları seçer ama elinizde hazır bir kadro yoksa ne verdiğiniz taktik sahada uygulanabilir ne de soyunma odasındaki motivasyon seanslarınız bir işe yarar.

Fatih Terim'e iki konuda kızgınım. Birincisi Kadıköy'deki İsviçre maçı rezaleti, ikincisi de dün akşam onbir oyuncuyu sahada yapayalnız bırakmasıdır. Eğer gidecekse bu iki hatadan dolayı gitmelidir. Yoksa biz bir futbol ekolüne sahip değiliz, istikrarlı bir başarı çizgimiz yok deyip bunu Fatih Terim'in üzerine yıkmak, bunların hepsi hikayedir. Hiçbir kurumunda, hiçbir oluşumunda istikrar olmayan bir ülkede 2002'den bu yana milli takımlar düzeyinde oynanan dört turnuvadan ikisinde yeralıp birinde dünya üçüncüsü birinde de Avrupa üçüncüsü olmak büyük bir başarıdır. Başarı Kıstası diye karaladığım bir yazı vardı bu blogu ilk açtığım günlerde. Benim en sevdiğim yazımdır, pişirip pişirip arada gündeme getiririm. Orada ülkenin önemli kulüplerinden birinden gönderilen bir teknik adamın hikayesi yeralır. Bu yazıyı anlamak için de o yazıyı okuyup sindirmek gerekir. Yoksa bu yazı Fatih Terimist bir psikoloji ile yazılmamıştır. Ayrıca sözkonusu Fatih Terimse bu ülke ondan daha başarılı bir teknik adam da yetiştirememiştir. Evet Fatih Terim egoları şişkin, kafasının dikine giden ve sevimsiz bir portre çizmektedir. Tek adamcılık oynamayı çok sevmektedir. Ama başarıdan bahsediyorsak bir UEFA Kupası, milli takımlar düzeyinde Avrupa üçüncülüğü, %90'ı hakedilmiş İtalya Kupası ve Milan kariyeri olan bir adama başarısız denemez. Çünkü eşi benzeri yoktur malesef bu ülkede. Ayrıca Fatih'e, Mehmet'e, Şenol'a, Ertuğrul'a, Mustafa'ya kim varsa işte Ferguson gibi 20 sene bir takım verilmiş midir ki başarısızlıktan söz edelim. Başarı yarın yakalanan birşey değildir, başarıya giden yol önemli bir süreçtir. Başarı hergün yaşanan birşey de değildir o zaman Ferguson'un her sene Manchester United ile birlikte Premier Lig'i ve ŞL'yi kazanması gerekir. Başarı geriye bakıldığında uzun dönemde ne yaptığınızdır.

Bu ülke basını Etoları, Ronaldinhoları transfer etmekten ne zaman başını kaldırmıştır ki bugün Fatih Terim'i ve Milli Takım oyuncularını sorgular? Kurumsal yapıya sahip istikrarlı yönetilen kaç tane şirketi vardır güzel ülkemin mesela? Sadece ve sadece gündelik hayattı geçirmek ve geçirtmekten beslenen bir ülkenin bu ülkenin bir futbol ekolü yok demeye hakkı var mıdır? Bir gün önce tepesine çıkardığı adamları bir gün sonra yerin dibine sokmayı adet edinen bir ortamda yaşanıyorsa sonra gidip Fergusonları, Wengerleri örnek göstermek iki yüzlülük değil midir? Daha dün gibi hatırlamamız gereken depremi unutup yaşanan sel felaketine ağlamak, sonra da işi bir kutu spreyin üzerine yıkmak? Fatih Terim de aslında bir kutu spreydir sadece, öyle de olmalıdır.
Evet Terim'in hataları vardır ve bu hatalarından dolayıdır ki bu millete bir özür borcu da vardır. Ama bu milletin de bu ülkeye olan borcunu nasıl görmezden gelip kapının altındaki paspasın altına süpürebiliriz? Hep futbolun dünü yok bugünü var diye koca koca laflar edilir. Şimdiye kadar duyduğum en saçma laflardan biridir. Dünden beslenemeyen bir futbolun bugünü olamaz ki... Bugün o dünü yaratma günüdür ki yarın düne baktığımızda besleyebileceğimiz değerler olsun. İşte o zaman bir ekole de sahip olma imkanınız olur.

Kişilerin yeri dolar ve dolmalıdır da. İster adınız Ferguson olsun ister Fatih Terim. Ama ne yazık ki dönüp dolaşıp yine Terim'in kapısına gitmemizin suçlusu üretemeyen, yaratamayan düzendir. Bugün Fatih Terimlerin, Şenol Güneşlerin, Mustafa Denizlilerin yerlerine birileri gelemiyorsa suçlusu da bu adamlar değildir.

Bu yazıyı belki üç kişi okur ve yalnız olmadığımı hissettirir, belki kimse sonuna kadar okumaz ve ben gece yatağıma girip uyurum. Sabah kalktığımda ise med cezir devam eder.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder