16 Temmuz 2009 Perşembe

Beşiktaşlı'nın Vicdani Muhasebesini Yapması Gerekir


Bu satırları yazıp yazmamak konusunda çok düşündüm. Zira bu blogda Aziz Yıldırım'ı da, Adnan Polat'ı da çok eleştirdim. Ancak Yıldırım Demirören kadar ikisi de nasibini almadı benim kalemimden çıkan yazılarda. Nedeni her iki başkanın da zeki, vizyon sahibi kişilikler olmalarıydı. Az mı hata yaptılar, tabi ki bir çuval dolusu hataları var. Geçtiğimiz sezon ki eserleri de ortada. Ama hatalarından daha çok sevapları vardı.

Yıldırım Demirören içinse aynı şeyleri düşünmüyorum malesef. Herkes birkaç gün önce yaptığı yüzlerce saçmasapan açıklamanın sonuncusuna takıldı. Üç değil beş sene şampiyonluk vaadiyle dalga geçti. Oysa daha vahimi aynı gece Arena'da üç kulubün başkanının katıldığı tartışma programına, "Biz Beşiktaş'ız, bizim yerimiz farklı. Bu tip ortamlara katılamayız" tarzında verdiği beyanattı.

Kimse kusura bakmasın ama Demirören başkanlığı döneminde verdiği her beyanatla daha da küçüldü. Beşiktaş'ı küçültmeye gücü yetmez ama kendisi o camiaya hiç de yakışmayacak davranışlarda ve söylemlerde bulundu. Beşiktaş'ın kalesi Çarşı Grubu da Demirören'e çanak tutan bir rant grubundan öteye gidemedi benim gözümde. Rant grupları futbolda var ve olacak da. Özellikle Akdeniz ülkelerinde bu taraftar grupları çok fazla etkili. Ama felsefesi ve duruşu ile çoğu zaman takdir edilen Çarşı Grubunun da diğer taraftar gruplarından bir farkı yok aslında. Birkaç maçta yapılan protesto dışında doğru düzgün duramadılar Demirören'in karşısında.

Gelinen noktada Yıldırım Demirören artık Beşiktaşlı olmamak için bir neden haline gelmiştir. Babasından aldığı gücü kendi gücü zannederek ortada racon kesen ama günün sonunda futbol aleminin için için dalga geçtiği bir kulüp başkanı olmaktan öteye gidemeyen bir başkanı olan Beşiktaş'ın taraftarı da bunu çok iyi bilmektedir.

Bilmelerine rağmen şampiyonluk bir yorgan misali herşeyi örtüyor şimdilik. Ne yazık ki balık hafızalı bir milletiz. Unutmak ve örtmek üzerine kurulu bir düzenimiz var. Bu nedenledir ki vaktiyle "Yıldırım Demirören Yeter" diye bağıranlar da şimdi "En büyük başakan bizim başkan" diyebiliyorlar.

Buraya kadar durumu ortaya koyduk ama suçlunun kim olduğundan bahsetmedik aslında. Evet Yıldırım Demirören her icraatıyla fiyasko denebilecek şeylere imza atan bir kişilik. Ama ben artık Yıldırım Demirören'i henüz gelişimini tamamlayamamış bir çocuk olarak görüyorum. Senelerce tek başına karar veremeyip bir gün geldiğinde al sana Beşiktaş başkanlığı denen her çocuk böyle garip işlere imza atacaktır. Ne mali denge, ne Beşiktaşlılık duruşu, ne vizyon, ne de sportif başarı... Yıldırım Demirören hiçbirini başaramamıştır ama başarması da beklenemez zaten. Asıl suçlu bu duruma çanak tutan camia ve Beşiktaş medyasıdır. Ne doğru dürüst muhalefet edebilmiştir ne de durumun vehametini ortaya koyabilmiştir.

Bilenler bilirler ben de okuduklarımdan biliyorum. Demirören ailesinin eli 80'lerin başından beri bu kulübün üzerindedir. Süleyman Seba'ya 1981'de seçimi kaybettiren de 2 yıl sonra kazandıran da Yıldırım Demirören'in babası Erdoğan Demirören'dir. O yıllarda futbolcu olmak isteyen oğlunu engelleyen ve okutup bugünlere getiren de kendisidir. Yönetime sokan da. Keşke futbolcu olsaymış demeyeceğim, o zaman da Beşiktaş ilk onbirinin değişmez oyuncusu olurdu babasının kudretiyle. Yine 1980'lerin başına dönenler Alaattin Çakıcı'nın kulüp içerisindeki etkisini de görürler. Serdar Bilgili'nin gidişinde, Taraftarın başkana küfür edişinde, ardından Demirören'in gelişinde, Sinan Engin'in kulüp içerisinde çevirdiği işlerde, Alaatin Çakıcı'nın Beşiktaş vizesiyle futbolcu bakmak! için yurtdışına çıkarılışında hep garip bir bağ vardır.

İşte tüm bu kirlilik içerisinde Beşiktaşlı Beşiktaş'a sahip çıkamamıştır. Ne takımına sahip çıkabilmiş ne de bu camiaya yakışan isimleri o koltuğa getirebilmiştir. Bugün gelinen noktada Beşiktaşlı Beşiktalılık duruşunun ne olduğunu kendi vicdanında sorgulamakla yükümlüdür. Ve kendisine yakışan bir başkanı başkanlık koltuğuna getirmekle.

Yoksa ben sayın Yıldırım Demirören'e şampiyon kulübün bakanı olamazsın demedim ki...
İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder