31 Ağustos 2010 Salı

Misimovic ve Elimizdeki Bombalar

Misimovic transferini sonunda patlatan Galatasaray şu an ki kadrosu itibariyle elinde Kewell, Elano, Arda ve Baros gibi hücum etkinliği kusursuz olan bir dörtlüye aynı kusursuzlukta bir başka isim eklemiş oldu. Günün sonunda ise bu transfer ülke gündeminin eline şu bombaları bıraktı:
  • Eğer Galatasaray Misimovic'e ve bu hücum hattına rağmen hala şampiyonluk yolundan uzakta kalırsa bu durumda Rijkaard başarısı olmuş anlamına gelir. Aksini kimse iddia etmesin bugün pekçok teknik adamın hayalini süsleyen isimler bu beşli. Ha keza fena bir savunma hattı da yoktur Galatasaray'ın son Insua transferini de bir kenara koyduğumuzda. Belki tek tartışılacak isim kaleci olabilir ama bu Galatasaray'ın zirveye oynamasını engellemez. Asıl sorun Rijkaard'ın bu fantastik beşlinin tamamına ya da bir kısmına sahada nasıl bir dizilişle yer vereceğidir.
  • Total futbolun öğretisine sahip Rijkaard Misimovic gibi sahada "ASLA" koşmayan bir futbolcunun alınmasına izin verirken, Aykut Kocaman "KOŞAN TAKIM" adına Alex'ten vazgeçebiliyorsa yine bu iki adamın sezon sonu performansına göre teknik adamlıkları sorgulanır. Kazanan ya da kaybeden ikisi de olabilir ama felsefedeki bu tezatlık gözlerden kaçmamalıdır. Total futbol nerede, koşan takım olmuyor bombalarına hazırlıklı olun.
  • Alex'e tukaka deyip bugün Misimovic'i göklere çıkaran bazı köşe olmuş yazarlar için ne denir bilemiyorum. Ama ben her ikisini de göklere çıkarırım. Futbol bir koşu oyunu değildir tek başına. Savunma da sadece koşarak yapılan bir iş değildir. Yine de herkesin eline bir bomba verilmiştir bu adam iyi mi olur kötü mü olur diye şimdiden.
  • Sezon boyunca gösterdikleri performansa göre Alex'i ve Misimovic'i Guti ile kıyaslayanlar olacaktır. Bu saçmalığa şimdiden gelmeyin derim. Birincisi aynı bölgenin adamı değildir Guti ve ikincisi herbiri kendi çaplarında çok önemli isimlerdir. Bu yüzden ben bir teknik adam olsam ve sezon başında sana bu üçünden birini alıyoruz deseler illa şunu alın demem. Ben geleni nasıl kullanırım ona bakarım. Üç büyük kulübün teknik adamının da yapması gereken budur. Bu da bir kişiye bağlı sistem anlamına gelmez malesef. Sistem içerisinde o adamı en verimli kullanabilmek anlamına gelir. Maradona birincisini yani kişiye bağlı takımı sahaya sürerken, Guardiola'nın yaptığı sistem içerisinde Messi'yi en iyi şekilde kullanabilmektir. Ama Messi olmazsa Barcelona sistemi de sıkıntı yaşar (Bu Messi örneklemelerinden de çok sıkıldım ama herkes öyle anlıyor). Alın size bir de sistem ve kişiye bağlı oyundüzeni bombası.
  • Ligin değeri artmış mıdır hiç kuşkusuz ama bu futbolumuzun değeri arttığı anlamına gelmez. Futbolumuzu değerli kılacak olan yine bu adamları nasıl değerlendirdiğimizle ilgilidir. Bugün itibariyle futbolumuzun değeri Avrupa sahnesinden elenmiş 3 takımımızla birlikte yerlerdedir. Ama önümüzdeki sezon çok daha farklı olabilir. Yine de sezon boyunca bu değer kavramı çokça sorgulanacaktır ama sanırım bu paragraf neyin değeri arttığını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bir ligde Guti, Quaresma, Alex, Niang, Lugano, Elano, Baros, Misimovic, Kewell gibi isimler varsa bu adamları izlemek için para verilir ama futbolumuz nereye gider bilemeyiz.
  • 6+2+2 gelmesine rağmen üç büyüklerden hiçbiri yabancı bir kaleci getirmeyerek Türk kalecilerine olan güvenlerini mi ortaya koymuşlardır, yoksa kaleci pozisyonunu önemsememekte midirlerdir, yoksa yine bir transfer politikasızlığı mı vardır bilemeyiz ama sıkça tartışacağız en nihayetinde. Bu konu sadece Misimovic'i bağlamamakla birlikte tüm yabancı transfer tercihleri için üzerinde durulması gerekir.
Misimovic ve gelen tüm kaliteli yabancılar vatana millete hayırlı olsun. Bu kısır tartışmaları okuyacak ve dinleyecek olanlara da şimdiden geçmiş olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder