Son günlerde FIBA World Cup'ın başlamasıyla birlikte futbol "out", basketbol "in" oldu biraz hayatımda. Bu da yarı İngilizce yarı Türkçe berbat bir cümle oldu ya neyse. Pazartesi günü Abdi İpekçi'nin yolunu tutarak Slovenya-Hırvatistan ve A.B.D-Brezilya maçlarını da eşli-çocuklu, bir arkadaş grubumuzla birlikte yerinde izleme şerefine nail oldum.
Maçlardan önce birkaç şey hakkında bahsetmek istiyorum. Organizasyonun birkaç sıkıntısı var, mesela yurtdışından bayağı bir seyirci gelmesine rağmen Abdi İpekçi'nin çevresi yiyecek içecek vs. anlamında çok yetersiz. Herhangi bir fan zone bulunmamakta. Salonun içinde ise bir küçük bardak çayı 5 TL'ye kaktırıyorlar, sosisli almaktan vazgeçtim herhalde 20 TL falandır diye. Saha içi organizasyonlar da ponpon kızlar dışında çok amatörce. Sponsorların ne olduğu belirsiz hediye dağıtışı tam bir curcuna ve gürültü silsilesi. Velhasıl maçlar süper ama gerisi yalan.
Günün ilk maçında Slovenya favorimdi ve ilk iki periyot sonunda Hırvatistan önde olsa da uzunlarının faul problemi ve Tomiç'in beş faulle oyun dışında kalması nedeniyle Ukic ve Popovic'in dışarıdan ürettikleri sayılara rağmen mağlubiyete engel olamadılar.
Esas önemlisi günün üçüncü maçıydı, zira ikinci maçta İran ve Tunus karşılaşıyordu ki biz bir AVM'ye kapak atıp yemek yemeyi tercih ettik. Üçüncü maçta herkes A.B.D'yi görmeye gelmiş olsa da müthiş bir Brezilya izledik. Maç son topa kaldı ve son saniyeye kadar da Brezilya'nın şansı vardı. Biraz basketboldan anlayan biraz da güçlüye karşı zayıfı tutmayı yeğleyen biri olarak maçın başından beri Brezilya'yı desteklemenin haklı gururunu ise dördüncü periyotta tüm Türkler'in de A.B.D'den umduğunu bulamaması sonucu Brezilya'ya dönmesiyle yaşadım.
Salon son saniyeye kadar dördüncü periyotta "Brasil, Brasil" diye inledi. Az bi Brezilyalı da yoktu hani. Eğer Splitter'ın faul problemi olmasa ve Barbosa'nın nefesi yetse ya da en azından Nene de olsa maçı alma ihtimali yüksekti G.Amerika temsilcisinin. A.B.D mi? Sadece Durant ve sadece Durant ile nereye kadar gidecekler hiçbir fikrim yok. Hatta gruptan çıkış sıramıza göre çeyrek finalde onlarla karşılaşırsak bu kadar seyirci baskısını kaldırabilirler mi emin olamıyorum.
Zira Brezilya maçının son çeyreğindeki uğultu bile onların elini ayağını titretti. Fotografa gelince: Bizim oğlan 2,5 yaşında NBA yıldızlarını izlemiş oldu. Patırtı ve gürültüden ilk başka biraz korktu ama sonradan çoştu velet. "Baba basket koyyy" diye bağırıyordu son çeyrekte o da.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder