3 Ocak 2011 Pazartesi

Yeni Umutlarla 2011

2010'un Aralık ayında yazamadım, olmadı bir türlü. Oysa o kadar çok malzeme vardı ki... Galatasaray ve Fenerbahçe arasındaki U17 karşılaşmasında sahaya girip terör estiren apaçilerden Beşiktaş'ın kesinleşen Portekizli takviye birliğine kadar pek çok konuyu da atlamış oldum.

Benim için esas haber eşimin ikinci çocuğumuza hamile olması ve bir kız çocuğuna sahip olacak olmamdı. Tabi bunun telaşına, iş yerinde kendi bölümüm dışında başka bir bölüme de vekalet etmek gibi bir durum eklenince zaman en değerli kavram oluverdi hayatımda.

2011 umut dolu geliyor benim için. Ama 2010'da Türk sporu adına, ne kadar ülke zihniyetini yerden yere vursam da, ümit verici bir yıl olarak gözüküyor. 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda gelen ikincilik, atletizmde Nevin Yanıt'ın ve Bekele'nin Avrupa Şampiyonluğu, Fenerbahçe Bayan Voleybol takımının Şampiyonlar Ligi finali, Iverson'ın Beşiktaş'a gelmesi futbolun içerisinde olamadığı ama sportif anlamda çok önemli başarılardı.

Umudumuz futbolun da 2011'de tekrar ivme kazanması ve yeni başarılara merhaba demesi. Beşiktaş'ın bu sezon yaptığı transferlerin, Fenerbahçe'deki Afrikalı yapılanmasının, Galatasaray'ın yeni stadıyla ve yepyeni bir yönetimle yeniden eski başarılı günlerine dönmesi, Anadolu futbolunun Bursaspor ile kazandığı itibarın sadece Türkiye sınırlarında değil, Avrupa'da ses getirmesi, Milli Takımı'mızın Hiddink ile Hollanda karşısında verdiği umutların 2011'de yeşermesi bütün beklentim.

Olur mu? Nasıl düştüysek öyle kalkmasını bilmek gerekir. Şu anda Türk sporunda bir süredir futbol travma yaşıyor. Yerinde sayma dönemine giren futbolumuzda mevcut gelişmeler sürekli bir başarıyı engellese de dönüşüm zor değil.

Yeter ki düşünce yapımız değişsin. Belki de 2011'den en büyük beklentim bu...

2 yorum: