2007-2008 sezonu tamamlandığında 189 maçta 93 gol ve 101 asist ile Türkiye Süper Ligi'nin gelmiş geçmiş en iyi istatistiğine sahipti. Fenerbahçe'de hiçbir sezonda tüm lig ve kupa maçları dahil sakatlık nedeniyle kaçırdığı maç sayısı bir elin beş parmağına ulaşmayan, devamlılık konusunda ciddi istikrara sahip bir oyuncu Alex.
Avrupa Kupası maçlarında etkili olmadığı söylenir hep. Bunun için de istatistiklerine bakmak gerek aslında. Yine bu seneye kadar oynadığı 24 maçta 9 gol 13 asistle parıltılı bir tablo koyuyor önümüze. UEFA Kupası'nda da 9 maçta 2 gol ve 4 asistlik bir istatistiğe sahip.
Bu yıl ki rakamları bu performansını biraz daha aşağı çekmekte ama bunun nedenleri sezon içerisinde yaşadığı sakatlıkla birlikte, oyun düzeni içerisinde ceza sahasından uzaklaşması ve Fenerbahçe'nin genel form durumu ile ilgili daha çok.
Bugün gelinen noktada ise bu tablonun önceki yıllara oranla aynı parıltıyı göstermemesi nedeniyle ciddi eleştiriler alıyor Gündelikçi Futbol Basını'dan (Gündelikçi Basın olarak bahsedeceğim artık futbol yazanlardan). El insaf! Bunun altında popülist yorumlar olduğu kadar yönetime yakın olmaya çalışan ve onların sözcülüğünü yapanların da olduğu kanaatindeyim ama bu konuyu daha sonra açacağım.
Önce şu tespiti yapalım. En çok eleştirildiği Avrupa Kupası maçlarında dahi önemli bir istatistiğe sahip olan bu adamın Fenerbahçe'yi üst düzeye çıkaramaz iddiasına karşılık neler yaptığını geçen sezon izledik. Demek ki takımın performansı iyiyse Alex'in verimi de bir kat daha artıyor. Alex'in performansını eleştirenler aslında takım performansını kişilerin performansının altında tutanlar. Kimse bana Messi'nin, Henry'nin ya da zamanında Zidane'ın adam kovaladığını, sürekli rakibe bastığını söyleyemez. Kimse Alex'in en az onlar kadar hücumda koşmadığını, topla dribling yapmadığını ya da öldürücü goller ve paslar atmadığını da söyleyemez. Tabi ki biraz önce saydıklarım birinci sınıf futbolcular kategorisinin en üst basamağındakiler. Ama özünde futbola bakışlarında bir farklılık yok. Herkes bir Kaka'ya sahip olmak ister devamlı ileri geri gidip gelen. Ama herkes iyi bir Ronaldinho'ya da sahip olmak ister. Yaratıcılık anlamında Alex'in vasıflarının çok üst düzeyde olduğunun farkına varmamız gerekiyor. Alex'in olmadığı bir Fenerbahçe ve Süper Ligi'nde sıradanlaşacağının.
Peki bu yaygarayı koparan ve yönetime yakın Gündelikçi Basın neden daha güçlü yıpratma telaşı içerisinde Alex'i. Aslında sorun Kezman'ın Fenerbahçe'ye gelmesine kadar uzanıyor. Yıllık 3,5 milyon Euro civarında bir paraya imza atan Kezman Fenerbahçe'de dengelerin alt üst olmasına neden oldu. O döneme kadar yıllık 1,5 milyon Euro'ya oynayan Alex'te zam istedi ve istediğini aldı. Aurelio ise istediğiyle kaldı ve Real Betis'in yolunu tuttu. Bu sezon başına geldiğimizde har vurup harman savuran Fenerbahçe yönetimi bir rivayete göre Guiza, Arogones ve Emre için 120 milyon Euro'luk bir taahhüdün altına girdi. Üstelik Roberto Carlos için de ödenen paranın yıllık 5-6 milyon Euro olduğundan bahsediliyor. Bu rakamlar gerçeğin üzerinde de olsa Fenerbahçe içerisinde dengeleri alt üst ettiği bir gerçek. Sezon sonu geldiğinde yönetim için bir karar aşaması sözkonusu olacak. Bu maliyetleri kendi eliyle kabartan yönetim bir taraftan Avrupa'da yakalanamayan başarı diğer taraftan olası lokal başarısızlık karşısında taraftardan gelen Fenerium ve stad gelirlerinde, yine muhtemel başarısızlık karşısında Şampiyonlar Ligi'ne gidemeyecekleri için buradan kazandıkları gelirlerde, Ligdeki başarısız tablo nedeniyle naklen yayın gelirlerinde ciddi bir kayba uğrayacaklar. Bu gelir kaybına karşı alınacak tedbir ise sözleşmesi biten yüksek maliyetli oyuncularla yolları ayırmak. Bunların başında da Alex geliyor. Alex'in gidişi için kamuoyu ikna edilirse zaten diğerlerinin gönderilmesi o kadar sorun olmayacak, tepki de çekmeyecek. Durum aslında bundan ibaret...
Gündelikçi Basın bu duruma çanak tutarak aslında yönetimin ekmeğine yağ sürüyor. Bu durumdan faydalanacak bir takım varsa hiç kuşkunuz olmasın ki Beşiktaş olacaktır. Sezon sonunda Alex ile sözleşme yenilenmemesi durumunda Alex'in istediğini Demirören gözünü kırpmadan verecektir. Böylece Alex'i de Nobre ile birlikte siyah beyazlı forma ile izlemek durumunda kalacağız. Aynı başarıyı Beşiktaş'ta da yakalar mı bilinmez ama Fenerbahçe'nin böyle bir senaryo karşısında çok şey kaybedeceği kesin. Fenerbahçe'nin yeni bir Alex bulmasının mümkün olmadığı da. Yeteneklerini abartmıyorum, yeteneklerini abarttığımı düşünenlerinde attığı ve attırdığı tüm golleri oturup bir kez izlemesini öneriyorum.
Alex son yıllarda uluslararası düzeyde futboldan aldığım zevki kat be kat artıran oyuncular listesinin başında geliyor. Tabi ki ondan daha iyiler var ama onun kadar zeki ve yaratıcı futbolcu sayısı kaç tane sorusuna cevap verdiğimiz zaman değerini daha net anlamış olacağız kanaatindeyim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder