Ligde Beşiktaş'ın puan kaybı büyük bir motivasyon unsuru oldu hiç kuşkusuz Fenerbahçe için. Bu motivasyon ile sahaya çıkan sarı larcivertliler sezon başından beri hiç olmadığı kadar ön alanda baskı kurarak 90 dakika boyunca Kayserispor'a nefes aldırmadı.
Maçın başından itibaren 90 dakikaya yayılan bu tempo birçok Fenerbahçeli'nin görmek istediği takım performansıydı aslında. Bir başka deyişle Fenerbahçe son dönemece girilirken tekrar vites yükseltti. İlk onbirde aksayan tek bölgede Özer dahi oyuna katma değer sağlayamasa da sürekli rakibi kovaladı. Yine maç boyunca uzaktan çekilen birkaç şut hariç rakibe hiç pozisyon verilmemesi Fenerbahçe'nin savunma kurgusunda işlerin yolunda gittiğini gösteriyor. Lugano ve Bilica ikilisinin uyumunu zaten belirtmeye gerek yok. Ancak Gökhan Gönül ve Santos'un da hatasız oyunu ve defansif görevlerini yerine getirmenin yanısıra hücuma olan katkıları Fenerbahçe'yi bir üst seviyede futbol oynamaya itiyor. Orta sahada Emre maçın yıldızıydı ama Selçuk bu kurgu içerisinde Cristian'dan daha fazla katkı sağladı.
Tabi Fenerbahçe'de yolunda gitmeyen şeylerden biri de hala hücum bölgesinde yeterince formda olmayan ayaklara sahip olması. Oyundan çıkana kadar Güiza, sonrasında usta işi golüne rağmen Gökhan Ünal rakip ceza sahası içerisinde yeterli etkinliği sğlayamadılar. Alex ise bu ikiliden hiçbiri ile sahada anlaşıyor gözükmedi. Özer ile yaptıkları varyasyonlarda da bir uyumsuzluk vardı.
Tüm bunlara rağmen istek, arzu, oyundaki iştah Fenerbahçe'nin Kayserispor'u sahadan silmesine yetti. Ama Fenerbahçe bu oyunu kalan 5 maçına yaymak durumunda. Ancak bu şekilde sonuca gidebilir. Aksi halde hücum bölgesindeki sıkıntılar Fenerbahçe'yi birkaç hafta öncesindeki performansına geri döndürecektir.
Maçın 90 dakikasının tamammını Sarı Melekler izlememize engel oldular. Hatta ikinci yarının büyük bölümünde, oyunun durduğu her anda TV ekranı voleybol maçına döndü. Onun hikayesini de birazdan yazacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder