30 Kasım 2011 Çarşamba

TFF Ülke Futbolunu Nasıl Koruyor?

Şike soruşturması kapsamında Fenerbahçe'den bir açıklama geleceğinin sinyalleri geçtiğimiz haftadan beri hissediliyordu. Bu konuda en son haftasonu oynanan Gençlerbirliği maçı sonrası Ali Koç düğmeye bastı ve hafta içinde ulaştıkları bazı önemli bilgileri paylaşacaklarını iletti. Dün yapılan basın toplantısında yeralan açıklamalara kısaca bakalım:
  • Sayın Cornu CAS’ta devam eden davamız ile ilgili olarak verdiği savunmasında Sayın Arıboğan ve Helvacı’ya Fenerbahçe’nin %1 dahi şike yapmamış olma ihtimali yok mu?diye sorduğunu bu soruya Sayın Arıboğan ve Sayın Helvacı’nın "hayır Fenerbahçe yüzde yüz şike yapmıştır" diye yanıt verdiğini söylemiştir. Bu toplantıda Sayın Arıboğan ve Sayın Helvacı Cornu’ya şunları aktarıyor: İlk olarak, ’Ellerindeki verilere göre Fenerbahçe’nin şikeye karıştığı kesindir şeklinde görüş belirtmişlerdir. Ancak UEFA müsabakalarına kayıtlı olan ve yetkilileri şüpheli olan diğer 2 kulüp bakımından delillerin yetersiz olduğunu ve bu kulüplerin şikeye karıştıklarına dair şüphe olduğunu belirttiler’ diyor.
  • CAS’a sunulan dilekçeye göre; Ancak bu iddialı ve yönlendirme içeren yorumlarına rağmen kendilerinin Fenerbahçe’yi şampiyonlar ligine göndermeme kararını alamayacaklarını aksi takdirde güvenliklerinin tehlikeye gireceğini söyleyen ikili UEFA müfettişine kendilerine bir mektup gönderilmesini ve bu mektubu kullanarak Fenerbahçe’nin UEFA Şampiyonlar Ligi’ne gönderilemeyeceğini söyledi.
  • UEFA’nın, resmi sitesinden yaptığı açıklamaların da TFF’ce bildirilen ifadeler olduğunu belirten Ali Koç, "TFF’nin burada çıkan metninde ’Şikeden soruşturulduğu için’ diyor, orada ’Şike yaptığı için’ diyor. Bu da bir detay ama önemli bir detay" dedi.
Benim için yapılan uzun basın toplantısında yukarıda belirttiğim 3 madde aslında herşeyi anlatıyor. Bugün gelinen noktada UEFA CAS'a yalan ifade vermiyorsa, Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne gidememesinin tek sorumlusu UEFA'nın tüm baskılarına rağmen TFF'dir. Bu noktada da TFF'nin sorumluluğu üzerine alması gerekir.

TFF'nin insiyatif kullanarak masumiyet karinesini de hiçe sayarak iddianamesi hazır olmayan bir konuda Fenerbahçe'nin %100 şike yaptığı yönünde görüş belirtmesi de bir camia adına kabullenilebilecek bir durum değildir.

Öte yandan TFF yine almış olduğu bu kararla Trabzonspor ve Beşiktaş'a UEFA tarafından daha sonra verilebilecek daha ağır cezaların da yolunu açmıştır. Eğer Fenerbahçe mevcut iddialar doğrultusunda Şampiyonlar Ligi'ne gönderilmediyse, bu durumda TFF'nin aynı hassasiyeti Beşiktaş ve Trabzonspor adına göstermemiş olması bugüne kadar TFF'nin Türk futbolunu korumak adına hareket ettiği tezini de çürütmektedir.

Tüm bunların ışığında Fenerbahçe'nin şike yaptığını kabul ettik diyelim, bu bile şu güne kadar TFF tarafından alınan kararların ortaya konulan nedenler açısından çarpıklığını ve tutarsızlığını engelleyemiyor. Ve hatta kanımca taraflı, uzaktan kumanda ile alınan bu kararlar ülke futbolunu iddianamenin sunulması sonrasında Beşiktaş ve Trabzonspor'un da UEFA organizasyonlarından çıkarılmasına yol açacak ciddi bir kaosa doğru götürüyor.

Dava sonucunda çıkan karar neticesinde tüm tazminat haklarının saklı kalması bir yana, kulüplerden çok daha fazla zarar görecek olan ülke futbolu, zira takımlarımız bir şekilde haklı çıktıkları noktada maddi ve manevi tazminat haklarını kullanabilecekler ve yara kapanmasa da üzerine merhem olacak. Öte yandan TFF ise tutarsız kararları ve uygulamaları ile ülke futbolu üzerinde hiçbir zaman kapanamayacak bir yaraya imza atmış olup ülke futbolunun gördüğü zararı asla tazmin edemeyecek.

Keşke Fenerbahçe'yi men etmese ya da şike soruşturmasında adı geçen hiçbir kulübü UEFA organizasyonuna göndermemiş olsaydı. O zaman adil, tutarlı bir davranış sergilemiş olur ve ne futbolda kaos ortamını yaratmış, ne de futbol taraftarlarını kutuplaştırmış olurdu. Sırf bu kutuplaşma yüzünden bugün ahmakça bir kararla derbilerde deplasmana taraftar dahi götürülemez hale gelmiş durumdayız.

Ve bugün belki de en sağduyulu davrananlar ne TFF, ne futbol kulübü yöneticileri, ne de basın. Herşeye rağmen sağduyuya sahip tek grup sadece teknik adamlar, futbolcular ve taraftarlar. Ve tüm bu olanların günahını da malesef futbolun emekçileri ve cefakarları çekiyor.

Son olarak şunu da belirtmek de fayda var: "Herkesin aklına hırsızın hiç mi suçu yok" sorusu gelebilir. Eğer zanlının hırsızlık yaptığı sonucuna ilgili mahmemelerce karar verilirse ve bu karar kesinleşirse bu sorunun cevaplarını o gün geldiğinde arıyor ve birilerinden de hesap soruyor oluruz. Ama bugün o gün değil hala. Bugün TFF'ye kapıya niye kilit vurmadın, eşeğini çalarlarken senin niye haberin olmadı, senin de doğru dürüst bir ahırın bile yok deme günü. Çünkü TFF eşeğini sağlam kazığa bağlayamıyor.

    5 yorum:

    1. polis suçlu,savcılık suçlu,uefa suçlu,medya suçlu,cas suçlu,platini suçlu..
      fenerbahçe haklı bi tek..
      o da iyiymiş..
      kodese tıkılanlar da tatil amaçlı ordalar zaten..

      YanıtlaSil
    2. Okudugumuzu anladik mi diye turkce derslerinde bir bolum vardi bu blogda da yapacagim artik

      YanıtlaSil
    3. şike nasıl yapılır' kitabı da bekliyorum.d

      YanıtlaSil
    4. iddanamede de bi şey yok(?) zaten.. kuma gömmeye devam..

      YanıtlaSil