12 Ekim 2011 Çarşamba

Hikayeci Futbol Hikayeci Tarihten Geliyor

Biraz futbol ve Hiddink eleştirisinden uzaklaşarak neyi tartıştığımıza bakalım. Günlerdir her ortamda bir duygularıyla oynayan bir milli takımız, bizim futbolcumuz için motivasyon çok önemli denip duruyor ortalıkta. Ama kavram karmaşasından olacak duyguyla tutkuyu karıştırıyoruz. Çünkü Hiddink de dahil kimse tutkulu oynamayın demiyor bize.

Duygu konusuna gelince olay biraz derinlik, hacim kazanıyor. Boyutlar genişliyor. Duyugu dediğimizde işin içine arabesk giriyor. Hollandalı'nın da dediği bu aslında: Tutkulu oynayın bir Akdenizli gibi ama arabesk duygulara yer yok bu oyunda. Biz bu arabesk duygularla kendi kahramanlarımızı üretmeyi seviyoruz, ben de seviyorum kabul ediyorum. Mesela bizim kahramanlarımız Malkoçoğlu gibi oluyor. Biz bir kişi ile at üzerinde 15 kişiyi deviren, Topkapı surlarında zıp zıp zıplayan kahramanlar istiyoruz. Gazi Osman Paşa Plevne'den çıkmam desin, Çanakkale Savaşı'nda Seyit onbaşı 247 okkalık topu yüklensin, Ferhat tek başına dağları delsin... Bizim için hikaye çok önemli. Siz hiç Çanakkale Savaşı'nın, Plevne'nin savunulmasının, FErhat'ın dağları delmesinin stratejisini anlatan ya da okuyana rastladınız mı? O yüzdendir bu ülke yıllarca Macar galibiyetinin üzerine yatmış uyumuştur. Kimse Macar takımını hangi strateji ile yendiğimizi anlatmaz.

Şimdilerde biraz uyansak da aslolan hala kahramanları olan arabesk nağmeler serpiştirilmiş hikayeci futbol bizim için. 2-0 geriden gelip Çek Cumhuriyeti'ni 3-2 yenmemiz, Hırvatları son dakika son saniyede devirmemiz daha önemli. Hiddink de diyor ki peki stratejiniz nedir? Vallahi de billahi de doğru söylüyor. Stratejisiz yola çıktıkça o duygular bizi hop oturtup hop kaldıracak ama asla başüstü takımlar seviyesine getirmeyecek. Peki biz ne istiyoruz? Başüstü seviyeye mi çıkmak yoksa bu maceraperest hikayeci futbolla heyecan kasırgası mı yaşamak?

Bence hala ve hala hikayeci futbolu istiyoruz. Ama o zaman da kimsenin kalkıp biz bir turnuvada Dünya üçüncüsüyüz sonra iki turnuva ortalarda yokuz demeye hakkı var mı? Ya da bu takımın oyun karakteri nedir, nerede bizim ekolümüz demek abesle iştigal değil mi? O zaman Hiddink doğru adam mı? Yoksa illa bize yeni bir aşk mı lazım?

Doğrusu bu mu? Doğrusu strateji... Ortak uzlaşı ne? Hikayeci futbol oynamaya devam etmek. Peki strateji nedir? Ortak uzlaşıyı kırma sanatı. O zaman bize asıl gerekli olan stratejik olarak bu toplumun ortak uzlaşısını kıracak, hikayeci futbol aşkını söndürecek bir adam. Hiddink deniyor, başarabilir mi bilemiyorum ama en azından bir stratejisi var. Adamın maç içerisinde eleştirecek seçimleri yok mu? Var tabi ki ama şu anda elinde strateji bulunan tek adam da o. O en günahsız olan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder