7 Kasım 2010 Pazar

Muhteşem Üçlü: Lugano - Taraftar - Cristian

Fenerbahçe Eskişehirspor karşısında çok rahat alacağı maçı çok rahat tempoda götürerek ama yürekleri de ağızlara getirerek kazandı. 90 dakika içerisinde takım olarak ne kadar şanssızlık yaşadıysa bireysel performans ve taraftar olarak da o kadar takımı oyundan düşüren etken vardı.

Öncelikle bu maçta biri eleştirilecekse listenin en başında geliyor Lugano. İlk devreyi 3-1 önde kapadığın ve rakibini rahatlıkla geçebileceğin bir maçın devra arasında soyunma odasına giderken Sezer ile birbirilerine girmesi affedilir gibi değil. Bu maçı tehlikeye atarken önümüzdeki haftada takımı yalnız bırakarak birkaç kere ihanet etti takıma. Yerine oyuna giren Bilica'nın ıska geçtiği top da anlaşılır gibi değil ama Fenerbahçe taraftarının maç 3-2'ye gelimişken sürekli Bilica'yı ıslıklaması en az Lugano kadar takıma ihanet. Bir diğer hayalkırıklığı ise oyunu açmak, kanatlara yaymak gibi hiçbir opsiyonu kullanmayan, sürekli yana vce geriye oynayıp oyunu sıkıştıran Cristian olsa gerek.

Bu üç etkeni bir kenara bırakırsak özellikle Emre sakatlanana kadar ki Fenerbahçe oldukça iyiydi. Gökhan Gönül'ün iki asist ve bir gollük performasının yanısıra devamlı sağ kanadı etkili kullanan oyun tarzı Fenerbahçe'ye büyük bir dinamizm getirdi. Nöbetçi golcü Semih işini çok iyi yaptı. Emre'nin ve Mehmet Topuz'un mücadeleciliğine Alex'in orkestra şefliğini de ekleyince iyi hazırlanmış atak kombinasyonları izledik.

Eskişehirspor ise izleyenlere zevk veren ancak oldukça dağınık bir görüntüde. Özellikle ciddi defansif zaaflar yaşıyorlar ancak ileri uç ve orta sahanın savunma katkısının azlığı da bunda bir etken. Bülent Uygun'un uygunsuz durumu ve PDFK'ya sevkedilmiş olması bir ilahi adalet midir bilinmez ama bunu Eskişehirspor'u bu camiaya layık olmayan ellere teslim edenler düşünsün.

Fenerbahçe açısından kalan haftalar Emre'nin muhtemelen uzun bir süre oynayamayacak olması, Lugano'nun cezası ve diğer sakatlıklar nedeniyle oldukça kritik bir hale geldi. Bu noktada iş futbolcular kadar Aykut Kocaman'a da düşüyor. Ne kadar iyi bir teknik adam olduğunu bu haftalar daha net gösterecek.

3 yorum:

  1. Eskişehirli arkadaşlarımla beraber dün deplasman tribünündeydim. Maçtan kimsenin umudu yokken Fener'in vasat oyunu ve gelen gollerle 'belki' dedi herkes. Yalnız tribün olarak vasatın da altında bir gece idi. Her yer ayrı bağırıyor, belki de bu sebepten "Sarı-Lacivert-Şampiyon-Fener" tezahüratı beşinci denemede anca yapılabiliyordu.

    YanıtlaSil
  2. Bilica'yı ıslıklayanların Es Es'i tuttuklarını ya da geçen yıl Bursa maçını önde götürürken Güiza'yı ıslıklayanların Bursasporlu olduğunu düşünüyorum. Başka bi açıklaması olamaz.
    Yoksa takım öndeyken ve kritik bir gol yemişken kendi oyuncusunu ıslıklayanlar rakip taraftar değilse bence gerizekalı "seyirciler"dir.

    YanıtlaSil
  3. Benim tahminim aykut hoca devre arası cristian ve santos'u göndererek başlayacaktır..Cristian zaten malum Santos'da para ederken satılacaktır..Bir ön libero da devre arası alıcaktır..Yanına mutlaka bir yerli stoper arıyorlardır..Serdar Kesimal olabilir ama kayseri böyle gitmeye devam ederse devre arası satmazlar..Seneye de luganoyu da bilicayı da gönderecektir..Yobo alınıp bir yabancı daha stoper alınacaktır..Hamit için çok ugrasacaklarını düşünüyorum sene sonunda..Bir ihtimal tuncay'da kiralanma yoluna gidilebilir..Alex'in yerine bu iki isim düşünülür..İlhan'la yollar ayrılabilir..Birde yabancı genç sol bek alırlar gibi geliyor..Tabi Aziz Yıldırım Egosunu tutamayıp ronaldinho filan getirirse Aykut Hoca'nın bütün planları yine bozulur..Ben bir iki tane de Gelecek vaad eden gurbetçi alınmasından yanayım..Bu bilicayı Luganoyu gördükçe birde yoboya dia ya nianga stocha bakınca Aykut Kocaman ligi beşinci bitirse bile iyiki gelmiş diyorum..Hiç değilse nasıl transfer yapılır biliyor..Adam Diayı 3 senedir izliyormus..

    YanıtlaSil