21 Şubat 2012 Salı

Mahkeme Notları #1


Tarihe not düşmek gerekir Bugün Aziz Yıldırım'ın savunmasına yaklaşık 13:30 itibariyle başlandı. Aziz Yıldırım kimilerine göre dünya bir gaz ve toz bulutuytudan sözlerine başlasa da  3 Temmuz'dan beri konuşamayan, kendisini savunamayan bir kulüp başkanının sözlerini sonuna dek dinlemek gerekir.

Mahkeme salonunda değil de sosyal medyada ve gazetelerin internet sitelerinde takip ettiğim kadarıyla ne yansıdıysa gözlemlerimi özetlemeye çalıştım. Zaten ağzından çıkan herşey de internete anında düştüğü için bir tek vücut dilini görememenin dışında ifade ettiği herşeyi değerlendirme imkanımız var. Bu yazıda suçludur ya da suçsuzdur yargısı yapmadan gelişmeleri değerlendiriyorum bunu da belirtmekte fayda var. Savunmasıyla ilgili genel bir değerlendirmenin ve savunma stratejisi ile ilgili yorumlarımı paylaşmanın dışında bir yargım olmayacak şu aşamada. En azından son söz söylenene kadar.

Savunmasında benim gördüğüm öncelikle bu davada ortaya atılan suçlamaların maksatlı ve belirli çevreler tarafından Türk futbolunu ve Fenerbahçe'yi ele geçirmeyi amaçlayan bir organizayon olduğu yönünde. Bu çerçevede de Aziz Yıldırım oldukça saldırgan bir savunma hazırlamış. Dinlemelerin Aziz Yıldırım ve çevresinde yoğunlaşırken bazı dinlemelerin iddianameden çıkarılması, Türk futbolu temizlenirken dinlemelerin sadece belirli kişiler üzerine yoğunlaştırılmış olması konuşmasının içerisinde bu savını destekleyici ifadeler olarak gösterilebilir. Henüz suçlamaların üzerinden tek tek geçilmediği için biraz karışık ve başı sonu belli olmayan bir konuşma metni gibi gözükse de toparlandığında ortaya çıkan sonuç bu yönde.

Kimi zaman şiirsel ve lirik öğeler taşıyan bir savunma metni, bu kadar uzun süredir yapılan hazırlığın arkasından her kelimesi tartılmış, üzerinde düşünülüp taşınmıştır diye düşünüyorum. Bazı ifadeler yenilir yutulur cinsten değil. Hakikaten Fenerbahçe'yi Cumhuriyet'in bekçisi ve Atatürk'çülüğün savunucuları olarak konumlandırırken, bu iddiayı gündeme getirenleri ise karşıt görüşte kişiler olarak gösteriyor. Şike davasında Emenike, Sivas maçındaki para dolu olarak söylenen biletlerin olduğu çanta gibi örneklerle asıl suçlamalara da atıflarda bulunurken bir taraftan da Sadri Şener-Gökmen Özdemir arasında geçen konuşmalara ve benzeri ilişkilere de dem vurup Fenerbahçe'nin değil diğer kulüplerin bu işin birer parçası olabileceğine dikkat çekiyor. Tapelerdeki tutarsızlıklara dikkat çekiyor ki tüm söylediklerinde doğruluk payı var. Diğer taraftan bir önceki yıl son maçta kaybedilen şampiyonluğu hatırlatarak o dönemde şike yapılmadıysa bu dönemde de yapılmamıştır tezini savunuyor.

Yine bu savunmasında Ozan İpek'in şampiyon olduktan sonra ekranlara yansıyan demeci, meşhur Galatasaray-Strum Graz maç görüntüleri ile şikenin ancak futbolcular ile yapılabileceğini anlatıyor. Nihayetinde bu yaklaşım aslında iddianamenin en zayıf tarafı olan futbolcuların çok az sayıda bu işin içine dahil edilmiş olmasıyla zayıf karnına atılan bir yumruk Aziz Yıldırım tarafından, belki de iddianamenin gerçekten en zayıf bölgesine saldırmış oluyor. Galatasaray-Strum Graz maçındaki görüntüler de bu maçta nasıl bir katakulli olduğunu net bir şekilde gözler önüne sermekte.

İlk gün savunmasında iki önemli noktaya daha değiniyor, birincisi neden şike için verilen paraların görüntülerinin olmadığı ya da benim anladığım kadarıyla suç üstü yapılmadığıyla ilgili, ikincisi ise transfer şikesi diye tanımlanan bir takımla maç öncesinde o takımın futbolcusuna transfer teklif edilmesiyle ilgili iddiaların anlamsızlığa.

Nihayetinde savunma tekniği açısından bir açılış konuşması olarak ben tatmin edici buluyorum. Şu ana kadar ki yorumlarım sadece savunmanın başlangıcı ile ilgili. Savunmanın açılışında dayandırıldığı bazı noktalara katılıp katılmamak konusunda emin değilim. Fenerbahçe'yi ve Türk futbolunu ele geçirmeye çalışan güçler mi var, bu operasyon bir Aziz Yıldırım operasyonu mu, yoksa bir Fenerbahçe ve Türk futbolunu ele geçirme operasyonu mu hep birlikte bekleyip göreceğiz. Ama amaç ne olursa olsun işin ucunun Fenerbahçe'ye fazlasıyla dokunduğu bu yazının son paragrafında okuyacağınız üzere bizzat mahkeme başkanı tarafından teyit edilmiş oluyor.

Günün sonunda çok ağır bir suçlamayla yani çıkar amaçlı suç örgütü kurmakla suçlanan Aziz Yıldırım Fenerbahçe başkanı ve Fenerbahçe başkanı sıfatıyla bu suçları işlemekle suçlandığı noktada savunmasının her metninde Fenerbahçe'nin olması en doğal hakkı. Savunmasınn genelinde izlediği en iyi savunma hücumdur prensibi de yapılabilecek her türlü spekülasyona karşı bence doğru bir tercih.

Benim için günün en çarpıcı diyalogu ise hiç kuşkusuz Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci'nin "İçeride sadece bir Fenerbahçeli istiyorum" demesi üzerine Aziz Yıldırım'ın "Burada yargılanan Fenerbahçe" demesi ve yönetim kurulu ile diğer Fenerbahçe camiasından kişilerin mahkeme salonunda kalmaya devam etmesi. Sadece bu olay bile yargılananın Fenerbahçe olduğunun kanıtıdır. Bu mahkeme kararı ile Aziz Yıldırım suçlu bulunursa Fenerbahçe lekelenir demek değil, ama sorumluluklarından da kaçmamalıdır anlamına geliyor aslında.

Not: Değerlendirmelerim Aziz Yıldırım'ın ilk gün savunmasının saat 17:00'a kadar olan bölümünü içermektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder