4 Kasım 2008 Salı

Bir Forvet Portresi 2



Bu yazının başlığının Bir Forvet Portresi 2 olmasının nedeni Gökhan Ünal ile ilgili ilk yazımı bundan 2 yıl önce başka bir blogda yazmış olmam. O yazının bir bölümü şöyleydi;

"Yurtdışında uluslararası seviyede başarı gösteren Nihat Kahveci, Halil Altıntop ve son ihracımız Fatih Tekke, yurtiçinde ise fantastik gollerin sahibi Ümit Karan, oynatılırsa hamleli Tuncay Şanlı, tabii ki yılların deneyimi Hakan Şükür... Sayamayacak kadar çok forvet Milli Takım için birer değer oluşturuyor. Peki bu yukarıda isimlerini saydığımız oyuncular bir forvette olması gereken tüm özelliklere sahipler mi? Mesela hepsi topla buluştuğunda mükemmel şutlar çıkarabiliyorlar mı? Pivot santrafor rolüne soyunabilirler mi? Dikine topla birlikte dribling yetenekleri ne düzeyde? Kenarlardan gelen ortalara ayakla veya kafa ile vuruş yetenekleri, pozisyonu önceden süzen güçlü sezgileri var mı? Adam eksiltebiliyorlar, kolay çalım atabiliyorlar mı? Takım savunmasına katkıları ne boyutta, pres özelliğine sahip futbolcular mı? Bu saydığımız özelliklere dünya üzerinde sahip kaç futbolcu var peki? Sheva toplara çok iyi vurabiliyor, kurnaz, sezgileri kuvvetli, dribling yapabilir ama pres konusunda biraz sıkıntılı. Ronaldo da eski halini dikkate alırsak keza aynı şekilde. Drogba'nın driblingi zayıf, Eto'o ise etkili kafa vuruşlarını zaman zaman izlesek te iyi yükselemiyor. Van Nistelrooy ise tüm bu özellikleri biraz olsun taşısa da artık ağırlaşmaya başladı. Hücumlarda çok hareketli değil. Zaten önceden de çok hareketli bir golcü değildi. Bir de fantastik golcü Henry var ki ona söylenecek tek söz bir de kafa toplarına iyi çıkıyor olsaydı ne olurdu demek.Benim son dönemlerde bu özelliklere en yakın bulduğum golcü ise Türkiye Ligi'nde oynayan bir Türk futbolcusu. Kayserispor'da müthiş işler yapan geçen yılın gol kralı Gökhan Ünal'dan başkası değil bu oyuncu. Bence o bile hala kapasitesinin farkında değil ama bu adam gol için yaratılmış gibi duruyor. Her şeyden önce çok iyi bir vuruş tekniğine sahip. Kafa ile yerden mesafe tanımaksızın ve her yönden kaleye şut çekebiliyor. Asist özelliği var ama çoğu zaman golcü egoizmi ön plana çıkıyor. Diğer yandan gerekirse pres yaparak savunmasına hücum bölgesinde de katkı verebilmekte. Eğer illa bir eksik yönünü söylemek gerekirse Inzaghi gibi kurt bir golcü değil. Topun nereye gideceğini ve kendisinin nereye gitmesi gerektiğini henüz çok iyi bilmediği için golcü sezgilerini geliştirmeye ihtiyacı var. Ama şu bir gerçek ki elimizdeki modern futbola en uygun santrafor tipi Gökhan Ünal.

Eğer Gökhan Ünal ideallerinden vazgeçmeden Kayserispor ile Uefa'da başarılı bir yerlere gelirse önümüzdeki sezon Avrupa'da hiç te küçümsenmeyecek birkaç takımdan teklif alacaktır. İşte o zaman bu oyuncunun çok iyi yerlere geleceğine fazlasıyla eminim.Umarım çıktığı yoldan ve aldığı kararlardan geri adım atmazsın Gökhan."


Bu yazıdan sonra Gökhan Ünal malesef beklediğim gelişimi gösteremedi. Bugün Trabzonspor'da başarılı bir çizgi yakalamaya çalışıyor. yine gollerini sıralıyor ama benim o yıllarda gördüğüm potansiyeli artık göremiyorum. Sanırım Türk futbolundaki sorunların en çarpıcı örneklerinden biri Gökhan Ünal. Bugün geldiği noktada kendi gelişimini tamamlayamamasının en önemli nedeni belki de bu gelişimi tamamlayabileceği teknik direktörlerle ya da futbolcularla çalışamamış olması. Aynı dönemlerde adı müzmin yedeğe çıkan Semih Şentürk ise şimdilerde Gökhan Ünal'ı fersah fersah geçmiş gözüküyor. Çünkü Semih Daum ve Zico gibi iki iyi teknik direktörle çalıştı. Ama daha da önemlisi yedek beklerken hep birşeyler öğrendiği Aziz Pierre, Ortega, Anelka gibi oyuncular vardı yanında. Zaten Semih için önümüzdeki günlerde ayrı bir yazı yazacağım.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder