24 Nisan 2012 Salı

Oyun Aklını Yitirmek


Cumartesi gecesi oynanan El Classico'ya atıfta bulunulsa da Pazar gecesi Galatasaray Fenerbahçe karşısında Barca'nın Real Madrid'e karşı oynadığı oyundan birkaç gömlek daha üstün oynadı. Buna rağmen kazanamaması ise artık sadece Fenerbahçe karşısında Galatasaray'ın şansı tutmuyor ya da Galatasaray'lı oyuncular psikolojik olarak etkileniyor ile açıklanamaz boyuta geldi artık.

Yıl 1996, günlerden Mayıs'ın beşi birçok Fenerbahçeli'ye ve birçok Trabzonsporlu'ya birşeyler hatırlatıyordur. Aykut Kocaman'ın şampiyonluğu getirdiği golle deplasmanda 2-1 kazanan sarı larcivertliler o gün de Pazar gece ki kadar pasif bir oyun ortaya koymuşlardı. Şenol Güneş ise Abdullah ile Trabzonspor 1-0 öne geçtikten sonra oyunu kontrol etmek yerine çılgınlar gibi hücum etmesini izlemişti takımının. O gün beraberlik bile yetiyordu ama Trabzonspor kudurmuşçasına hücum etti. Ve o kadar kontrolsüz geldi ki önce Oğuz'un frikik golü ardından maçın sonlarına doğru Aykut'un kontrataktan yaptığı skorla bir daha geçen sezona kadar hiç yaklaşamadığı lig şampiyonluğunu kendi eliyle bıraktı rakibine.

Pazar gecesi Galatasaray mükemmel bir oyun ortaya koydu .Bunu sahanın tartışmasız en iyisi olarak Volkan'ı göstererek zaten kabul ediyoruz. 40. dakikadan sonra maçta 70'lere gelene kadar ben bir taraftar olarak diken üzerinde oturdum. Ama öyle goller kaçmaya başladı ki ve Galatasaray öyle açık alanlar bırakmaya başladı ki Fenerbahçe'nin birkez rakip kaleye yüklenirse golle buluşacağını da düşündüm. Galatasaray çılgınlar gibi saldırmasının cezasını çekti. Tıpkı 96'da Trabzonspor'un çektiği gibi. Tıpkı 6 Kasım'da yaşadığı daha büyük felaket gibi.

Eğer biraz kontrollü olabilselerdi, yine galip ayrılacaklardı muhtemelen. Belki sadece bir adam daha fazla bırakabilselerdi geride ne Özer'in kafası Bienvenu'ye gidecek, ne Bienvenu gibi dengesiz bir adam yine dengesiz bir şekilde topu ileri dürtebilecek ne de Stoch o boş koşuyu yapıp Muslera ile burun buruna gelecekti. Fatih Terim çok büyük bir teknik adam ve onu büyük yapan etkenlerin başında da ne olursa olsun hücumu düşünmesi geliyor. Fatih Terim olmasaydı mesela Euro 2008'deki Çek Cumhuriyeti galibiyeti kesinlikle yaşanmazdı ülke tarihinde. Ama Fatih Terim gerek teknik adam kimliğiyle, gerekse mental olarak 6-0'ın intikamı peşinde. Sırf bu yüzden 2-1 bile maçı kazansa dahi rakibini ezerek, sahadan silerek bunu yapmak istiyor. Maçın skorunun bile artık önemi kalmadı. Amaç tamamen rakibi sahadan silmek. Bu kadar başarılı bir baskıya ve yaklaşık 40 dakika süren oyunu domine etme gücüne rağmen eğer Fenerbahçe biraz daha kaliteli isimlerden oluşsaydı eminim maç çok daha farklı olurdu.

O zaman ne Galatasaray bulduğu pozisyonların birçoğunu yakalayabilir ne de Fenerbahçe 2-1 ile yetinirdi. Sadece birkaç kaliteli ayak bile bu baskın oyunu kıracak çıkışları yapar ve skoru daha da farklı bir noktaya getirirdi. Kimse bundan bahsetmiyor ama gerçek bu. Fenerbahçe iki top yapıp orta sahaya kadar topu her taşıdığında Stoch'un attığı golün benzerlerini atma şansını yakalayacaktı. Kabul ediyorum ki Fenerbahçe'nin mağlup olmaması aynı zamanda Galatasaray'ın şanssızlığı ve Volkan'ın büyük kaleci olmasına bağlı çokça. Ama daha çok aklını yitirmiş bir oyun anlayışına. Galatasaray girdiği pozisyonlarda bile şuursuzca vurdu kaleye topları. Kontrolsüz bir güç gösterisi yerine oyun aklının öne çıktığı bir kalite koymadı sahaya. Kısacası Galatasaray maçı çevirmek adına oyun aklını yitirdi.

Ben artık Galatasaray'ın baskın oynayıp da kaybettiği diğer maçlarda Fenerbahçe karşısındaki hiçbir 90 dakikayı şanssızlığa ya da büyüye bağlayamıyorum. Bu tamamen oyun aklını yitirmekle ilgili bir durum. Ve Galatasaraylılar bu tip sonuçlara şanssızlık dedikleri sürece bunu daha çok yaşamaya devam edecekler.

9 yorum:

  1. Macdan sonra okudugum en mantikli ve guzel yorum.

    YanıtlaSil
  2. Galatasaray forveti o kadar beceriksiz olmasa, ya da Fenerbahçe üç pozisyonuz ikisini feğerlendiremese, şu anda Aykut Kocaman'ın korkaklığını, Fatih Terim'in cesaretine övgüyü okuyor olurduk.

    Fenerbahçe'nin o iki gol pozisyonunu bulması Galatasaray'ın baskılı oyunu sayesinde buldu, doğrudur ama GS'ın bulduğu ve değerlendiremediği pozisyonlar 'daha az' gol pozisyonu değildi. Değerlendiremedi, olay budur.

    Yok, "skor üzerinden konuşmak, rahat abicim, yormayın beni" ise olay şöyle de bakılabilir. FB'nin bulduğu 3 pozisyon, GS geriye yaslansa olmayacak mıydı? Yani Fenerbahçe'nin bir maçta üç pozisyon bulması için Galatasaray'ın açık oynamasına ihtiyacı varsa bıraksın bu işi. 3 Gol pozisyonu, en ölü derbi maçları için bile vasat bir istatistik. 28 şut ve 10+ pozisyon ise inanılmaz bir istatistik. Bu mudur yani Fenerbahçe'nin futbol aklı? Gerekirse 30 şut çeksinler ama sakın ha kıpraşmayalım, zaten 6 pastan bile atamazlar bunlar. Fenerbahçe bu kafayla mı maça çıktı sanıyorsunuz?

    Tabi herkes konuşacak, yazıp çizmek, okunmak, takip edilmek güzel şeyler. Ama yazının uzunluğu, ortalama spor seyircisini yoracak cinstense, üzerinde biraz düşünmek iyidir.

    YanıtlaSil
  3. Ben daha çok benzer istatistiklere oyun aklını yitirmeden de ulaşabilecek güçteydi Galatasaray demek istedim. Eğer Fenerbahçe'nin orta sahasında Cristian ve Selçuk ikilisi yerine Appiah ve Aurelio olsaydı ve Galatasaray aynı baskılı oyunu oynamaya kalsaydı bu maçta beşlik olurdu. Bir diğer konuda bu kadar pozisyona girip atamama konusunu sadece beceriksizlik ile ya da kaleci performansı ile açıklamaya çalışmak. Bir golcü için en önemli konulardan biri gol vuruşu esnasında diri kalabilmektir. Belki de en çok pozisyona giren Necati bu pozisyonlarda diri kalabildi mi mesela? bence hayır. O kadar çok baskı kurmak için ön alanda pres yaptı ki bu bölgede harcadığı eforu gol bölgesinde diri kalamayarak ödedi. Sadece orta sahanın göbeğindeki ikili farklı isimler olabilseydi ve Ziegler yerine Santos gibi bir sol savunma o zaman çok daha farklı bir senaryoyu konuşuyor olurduk. Galatasaray neden aynı baskılı oyunu Beşiktaş ve Trabzonspor karşısında oynamıyor diye sormak gerekir. Pekala dengeli bir oyun oynayarak maçı alabilirsiniz. Fatih Terim için en çok methiyeler düzenlerin başında gelirim ben. Euro 2008 öncesi yazılarıma bakman yeterli ya da 2010 elemeleri için. Fatih Terim de Fenerbahçe karşısında oyun aklını yitiriyor. Bu özeleştiriyi yapması gerekir. Kağıt üzerinde kazanacak bir takım neredeyse 30 şut atıp kaybediyorsa ve bunu ilk kez yaşamıyorsa, benzeri birkaç yenilgiyi yine Fenerbahçe karşısında almışsa bunu sadece şanssızlık ve beceriksizlik olarak değerlendirmek yanıltır. En fazla da Galatasaraylıları yanıltır. Ben bir Fenerbahçeli olarak böyle düşünülmesinden trahatsız olmam hatta mutlu olurum. Ama blogger olarak bir maçı değerlendirirken böyle yazamam zira oyuna bakışım bu değil. Fenerbahçe iyi değildi ki, Galatasaray da çok üstündü. Bunların hepsi açık ve net. Okuyunca anlaşılıyor. Ama konu da basit bir şanssızlık, okunup üflenmişlik hikayesi değil bana göre

    YanıtlaSil
  4. Bir de yazımın hiçbir yerinde Aykut Kpcamana övgü yok. Ben göremedim

    YanıtlaSil
  5. Fatih Terimin maçtan sonraki basın toplantısını izlerseniz bence daha geniş bir perspektif ile bakabilirsiniz. Galatasaray oyun aklını falan yitirmedi Galatasaray şimdiye kadar Terim ile birlikte sürekli yaptığını yani en iyi bildiği ve en iyi yaptığı şeyi yaptı. Futbol oynadı, yardımlaştı, rakibini baskı altına aldı pozisyon buldu ve rakibi sahadan sildi. Terim basın toplantısında da ifade ediyor maçı 1-1'e bağlamak böyle bir teknik adamın aklına gelmez diye bir şey yok. Olsa olsa karakterine uymaz. Terimin söylediği gibi Galatasaray böyle oynasın Türkiyenin her yerinde her rakibini yener. buda Futbol aklını yitirmek değil olsa olsa Futbolun gereklerini yerine getirmektir.

    YanıtlaSil
  6. bu yazı benim tezim anti tezler de olacaktır ama onlara da şu soruyu sorarım: Galatasaray neden Beşiktaş karşısında 1-0 öne geçip rölanti oynamayı tercih etti? Aynı presi ve baskılı oyunu o zaman neden ortaya koyamadı? Ya da ligdeki diğer maçlarda Trabzona ve Beşiktaşa karşı?

    YanıtlaSil
  7. Beşiktş maçına 1-0 öne geçtikten sonra maçı kazanmıştı oyunu kazanmıştı maçı rolantiye almsaı normal. 1-1 den sona maç kazanılamamıştı maç berabereydi. Maçı kazanmak için atak lazımdı. 2. golu dikkat ile seyretmek lazım. Galatasarayın stoperleri ve bekleri yerinde aut atışından gelen top uzun zamandır olduğu gibi ilahi bir gol olarak denk geliyor. Bunu futbol aklını yitirmek olarak değerlendirmesi doğru değil. Galatasaray maçı atamadıkları için kaybediyor yedikleri için değil. Yoksa el clasico da guardiolayıda eleştirmek lazım Alves sağ açık oynuyor. Barça'yı Barça yapan bu düzen. 53 aç sonra yenilmek çok normal bu futbol aklını yitirmek ile alakalı eğil normal bir sonuç. Kim diyebilir pepe guardiola futbol aklını yitirdi reale beş fark atmak istedide de Barça yenildi. Katalan medyasınsda böyle bir yazı varmı ?

    22.04.2012 Günü futbol kuralları içerisinde Galatasaray elinden geleni yaptı ama sonuç istedikleri gibi olmadı. Gerisi teferruatır. Tüm okuyuculara Saygılar.

    YanıtlaSil
  8. Metin ben de Galatasaray'ın muhteşem oynadığını kabul ediyorum, burada bir sıkıntı yok ancak benim dediğim şey bu kadar ezmeye çalışmak yerine daha dengeli ve efektif olmak. Bu bir Fenerbahçe-Galatasaray maçında ilk kez yaşanan bir durum değil. Bu kadar bariz olmasa da Galatasaray'ın iyi oynayıp kaybettiği en az 3-4 maç daha var ve hepsini kader kısmetle açıklamak hiç akılcı değil.

    YanıtlaSil
  9. Ben bir Fenerbahçeli olarak böyle düşünülmesinden trahatsız olmam hatta mutlu olurum.

    YanıtlaSil