6 Eylül 2010 Pazartesi

Yürüyoruz






















Dün akşam Sinan Erdem'den üçüncü periyodun sonunda çıkmadıysam bunun iki nedeni vardı. Birincisi basketbolcularımızın maç sonundaki kutlamasını izleyebilmek, ikincisi ise ilk kez gittiğim Sinan Erdem'in büyülü atmosferi.

Üçüncü çeyrek Ömer'in tiplemesiyle 71-45 bittiğinde maç da bitmişti zaten. Eğer aynı oyun disipliniyle devam etseydik Fransa 60 sayıyı bulamayacaktı ki son çeyrek onların istediği "koş koş ata" dönünce maç sonu fark 18'e kadar geriledi. Maçı başından sonuna kadar domine eden Milli Takımımız son derece atletik ancak atletik olmak dışında hiçbir özelliği olmayan Fransız takımını parkeye gömdü. Hidayet turnuvanın başından beri ilk kez sayı yükünü sırtlayıp üç çeyrekte 20 sayıyı buldu. Sinan'ın ekstra katkısı yadsınamaz düzeydeydi. Pota altını belki de en az domine ettiğimiz maçlardan biriydi ve gerek de kalmadı zaten.

Fransızların yaptığımız baskılı alan savunması karşısında yüzdeli dış atış yapması ya da içeri drive ederek savunma dengesini bozması gerkiyordu lakin her ikisini de beceremediler. Diaw'ı son derece ağır buldum, televizyondan izlediğim Diaw daha hareketli ve zayıftı, dün akşam izlediğim ise en az benim kadar göbekli.

Türkiye'nin rakibi Slovenya çeyrek finalde. Elbette bugüne kadar oynadığımız takımlar içerisinde hepsinden daha zorlu ve en çok Yunanistan ile benzerlik gösteren bir ekip. Ama kendi ülkemizde saha seyirci ve hakem avantajıyla bu turu da geçeceğimizi söyleyebilirim. Kabul etmek gerkir ki turnuvanın en sert savunmasını yapıyor olmamızın bir nedeni de evsahibi olmamız. Bu da bir turnuvaya evsahipliği yapmanın ne kadar büyük bir avantaj olduğunu gösteriyor. Zira bu turnuva Fransa'da da olabilirdi. Ama bugün itibariyle dağ başını duman aldı, takımımız finale doğru alıyor. Tanjevic bu turnuvayı kazanırsak tüm bu koşullar altında bir Hollywood hikayesi yaratacak kadar muhteşem bir iş çıkarmış olacak. Bu sefer hasta adamı ayağa kaldıran basketbol olma yolunda.

Sinan Erdem'den ayrıca tekrar bahsetmemek mümkün değil. Orası artık Türkiye'nin yeni baskebol mabedi. Bir de fiyatların Abdi İpekçi ile bu kadar farklılık göstermesi düşündürücü. 5 TL'ye çay içtiğiniz Abdi İpekçi ile aynı fiyata Sinan Erdem'de 5 su bir de limonata alıyorsunuz. Burası Türkiye, arasında 10 km yok ama on kat daha ucuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder