2 Ocak 2012 Pazartesi

Yılın Son Derbisi Fenerbahçe'nin

2011 yılını bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisi ile kapatmak oldukça keyifli oldu. Üstelik de Nevan Spajiha'nın maçın %90'ında rakibimiz bizden üstündü ancak son bölümde gösterdiğimiz reaksiyonla maçı kazandık demesi, Oktay Mahmudi'nin hem kendi camiası üzerine hem de Fenerbahçe seyircisine yönelik eleştirilerini sıralaması basketbolda nasıl daha farklı bir perspektife ve spor kültürüne sahip olunduğunu gösterdi. Maçın olaylı geçmesi bir yana basketbol kalitesi yine üst düzeydeydi. Fenerbahçe açısından en kritik konu belki de oyun kurma noktasında yaşanan sıkıntıydı ancak maç boyunca rakibi hep rahatsız etmesi ve hiçbir zaman oyundan kopmaması maçı getiren faktörler oldular.

Bu maç gösterdi ki Fenerbahçe'nin elindeki bir numaralı oyun kurucu adayı Engin Atsür ve onu ancak iyi bir Roko Ukiç zorlar. Jerrells ise oyunda kaos yaratmak adına kullanılabilecek bir isim ancak takımın direksiyonu ona teslim etmesi mümkün gözükmüyor. Uzunların bu kadar iyi oynadığı bir maçta her ne kadar Roko ve Preldzic gibi iki asından yoksun ve yarım Ömer Onan ile sahaya çıkılmış olsa da dış oyuncuların Engin haricinde oyundan bu kadar uzak kalmasının tek nedeni Jerrells'ın oyun kurucu mevkisindeki etkinsizliği aslında. Topla beraber driblingi ortalamanın üzerinde ancak iş takımı oynatma noktasına gelince son derece zayıf bir görüntü sergiliyor Amerikalı. O kadar ki 40 dakika boyunca uzunlar ekmeğini taştan çıkarmasalar Fenerbahçe'nin bu maça tutunması imkansız gibiydi.

Bogdanovic'e de bel bağlamak konusunda sıkıntılar var. Zira zorluk derecesi yüksek maçlarda genel performans çizgisi vasatı aşamıyor. Bu anlamda Tomas ne kadar önemli ve mental olarak hazır bir oyuncu olduğunu bir kez daha gösterdi. Henüz hazır değil ama o kadar kritik anda iki üçlük gönderdi ki rakip potaya o rüzgarın bir daha tersine dönmesi mümkün değildi. İsmet Badem hep söyler basketbol yürek oyunudur diye ki haklıdır da. Tomas ile Bogdanovic arasında temelde böyle bir fark var aslında.

Maç kazanılır kaybedilir ancak şunun altını çizmek de yarar var. Fenerbahçe elindeki malzemeyi çok iyi kullanmak zorunda top 16'dan çıkabilmek için. Elinde çok iyi duruma gelmiş bir Engin Atsür var. Tomas'ın performansını artırması bu takım açısından şart. Roko her ne kadar ilk top 16 maçını kaçıracak olsa da hazır dönmeli. Gist bu maçta gösterdi ki en büyük katkıyı savunmasıyla verebilir bu takıma. Bana rahmetli Conrad McRea'yi  hatırlatıyor, onun kadar istikrarlı değil ama Conrad'ın da hiç şutu yoktu. Gist'in daha iyi olabilmesi için 40 dakika boyunca oyunda olduğu her anda konsantrasyonunu yukarıda tutması ve agresif olması şart. Oğuz Savaş hakikaten Avrupa'nın en iyi uzun performanslarından birini gösteriyor ve kuşkusuz Fenerbahçe adına sezonun en iyisi ve istikrarlısı. Vidmar'ın da ona katılması ve uzun rotasyonunu daha etkili hale getirebilmesi gerekir. Ömer Onan ve Preldzic bu sezona formsuz girdiler. Bunda yazın oynanan Avrupa Şampiyonası yorgunluğu da etkili olabilir ancak onlar için de toparlanma dönemi bu kritik maçlar olacaktır. Kaya'nıon her geçen gün yükselen formu ise umut verici bir gelişme.

Böyle bakınca aslında takviye konusunda da emin olamıyorsunuz. Çünkü takımın potansiyeli var ama bunu sergilemek konusunda handikaplar yaşıyor. Galatasaray maçına dönecek olursak ortaya konulan savunma ve savaşan basketbolla eğer dış oyuncular tarafından hücumda denge sağlanabilmiş olsaydı çok daha rahat dönerdi maç Fenerbahçe lehine. Normal şartlarda formda bir kısa rotasyonu bu maçı +10 Fenerbahçe hanesine yazdırabilecek bir fark koyardı ortaya. O zaman kısalarda mutlaka toparlanma ihtiyacı sözkonusu. Çok iyi bir Engin Atsür'e rağmen.

1 yorum: