26 Eylül 2009 Cumartesi

Gölge Oyunu


Son iki üç haftadır 90 dakika bir Fenerbahçe maçı izlemek dayanılmaz hale gelmeye başladı. Antalyaspor karşısında da 80 dakika iç bayıltan futbol kalitesindeki oyun son 10 dakikada Fenerbahçe'nin 3 puan için hareketlenmesi ile birlikte heyecan kazandı.

Üç topun direkten dönmesi ya da Fenerbahçe'nin ciddi pozisyonlar yakalaması maçın bir göstergesi olmasa gerek. Vederson ve Kazım dışında (evet Kazım dedim genelde beğenmesem de sahada birşeyler yapmaya çalışan iki Fenerbahçeli oyuncudan biriydi) hiçbir oyuncunun vasatın üzerine çıkamadığı bir maçta Alex iki hareketiyle skoru belirledi.

Semih'e bir parantez açacağım. Ben hiçbir zaman Semih'i bu kadar kötü oynarken izlemedim. Semih'i kötü izlemektir aslında Fenerbahçe için tehlike sinyali. Takım dökülse bile Fenerbahçe'nin tek ayakta kalan kalesi olmuştur Semih her zaman. Futbolcuların formsuz olma ya da kötü oynama hakları tabi ki vardır ancak ben Semih'in durumundan hareketle biraz da Fenerbahçe geneline bakmak istiyorum.

Aslında tüm bu formsuzluğa rağmen şunu da çok net gördük ki Cristian ve yanında oynayan oyuncu kim ise (önümüzdeki haftadan itibaren Emre olacak) biraz ileri çıksalar ve hücum hattı ile olan mesafeyi daraltsalar Fenerbahçe iyi bir oyun kalitesi sağlayabilecek. Temelde problem formsuzluk ve takım ahengi gibi gözükse de sadece bu hamle bile Fenerbahçe'yi bir seviye yukarı taşıyacak gözüküyor. Cristian'ın son on dakikada oynadığı oyunu görünce onu defansın önüne çakmanın anlamsızlığı daha bir ortaya çıktı. İlk geldiği günden beri çok önemli bir transfer olduğunu düşünüyorum sadece biraz daha önde oynaması yetecek bu görüşümü ispatlamak için.

Antalyaspor bu haliyle Turkcell Süper Lig'i zor bitirir. Oyunu bu kadar durduran yavaşlatan bir Antalyaspor Fenerbahçe ne kadar kazanmayı haketmese de yenilgiyi 10 kat daha fazla haketti. Antalyaspor kendi gölgesinden korkarak oynarken Fenerbahçe'nin ise gölgesi sahadaydı özetle.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder