17 Ocak 2012 Salı

Kısa Bir Süreliğine Kapalıyım

Bir süre kapalıyım, hayatımda düzene sokmam gereken şeyler var. Ama döneceğim çok uzatmadan. Şimdilik soranlara Cuma'ya gitti gelecek dersiniz. Dönüşte de Lefter ile başlarım, zira tek kelime yazamamak koyuyor.

10 Ocak 2012 Salı

Ders 1: Ali Topu Tut


Leonardo takımın yeni sahiplerine futbolu nasıl öğreteceğini kara kara düşünüyor. Bence top yuvarlaktırdan başlamalı.

Seni Seviyoruz Adamım

Kim ne derse desin, Arsenal Thierry Henry'dir biraz. Tıpkı Bergkamp olduğu gibi, Adams olduğu gibi. Arsene Wenger'in en mucizevi dokunuşudur Thierry Henry Arsenal'e.

Ve o Thierry Henry kariyerinin son dönemecinde tekrar Arsenal formasıyla hayat bulmaya başladı. Dün gece yeniden formasını giydiği Gunners'ta çıktığı ilk maçında FA Cup'ta Leeds karşısında 68. dakikada oyuna girip 78. dakikada klasik bir Thieery Henry golü gönderdi rakip kaleye. Bu golle Arsenal geceyi 1-0 ile tur atlayarak kapattı.

Belki de en anlamlı mesaj da Van Persie'den geldi, takımın bu sezon ki gol makinesinden. "Efsane, seni seviyoruz adamım" diye bir tweet gönderdi maçtan sonra.

Golü izlemek isteyenler buradan lütfen.

5 Ocak 2012 Perşembe

Acil Durumda Camı Kırma Vakti Geldi

İnsanın yazı yazası gelmiyor hani biliyorsun ya o maçın senaryosunu daha önceden, sonra da senaryo gerçekleşince olmuyor elin gitmiyor yazmaya. Fenerbahçe herşeye rağmen şu anda ligde en iyi defans ve orta sahaya sahip. Ancak forvet hattında o kadar cılız ve etkinsiz ki gol ortalaması olarak tarihindeki en kısır sezonu yaşıyor.

Forvet hattı dışındaki bölgelerde de iyi bir form durumundan bahsedemeyiz, mental düşüş devam ediyor tabi. Ama iyi bir forvet hattı bile şu anda bu takımı sezon sonunda zirveye taşıyabilir. Hem de her türlü mental zaafa rağmen. Mental düşüş konusunda ise ne Aykut Hoca'nın ne de takımdaki oyuncuların yapabileceği birşey yok. Daha profesyonel bir desteğe ihtiyacı var artık tüm ekibin.

Dün oyuna iyi başlamış gibi gözükmekle birlikte Orduspor'un Stancu ile bulduğu golü eğer ikinci yarının başında Emre'nin golü ile cevap veremeseydi Fenerbahçe'nin bu maçı puanla kapama imkanı yoktu. Orduspor'un maçın dakikaları ilerledikçe oyundan düşmesi ya da klasik Hector Cuper anlayışının öne çıkarak daha defansif oynamaları, hatta ikinci yarıda üç adamla bile hücuma çıkamamalarına rağmen Fenerbahçe maçı çeviremeyecekti. Maçı 90 dakika izleyen herkes bu konuda hem fikir. Ben futbolcuların, teknik ekibin her anlamda iyi niyetinden de eminim. Artık ayaklar gitmiyor, beyin topa hükmedemiyor bugün gelinen noktada.

Orduspor maçı ile 4 puan geride kalmanın uzun lig maratonunda hiçbir önemi yok. Fenerbahçe'nin gazı bitmeye başladı. Ve birinin çıkıp acil yardım kutusunun camını kırması gerekiyor. Çünkü futbolcuların ve teknik ekibin birbirine sarılıp kenetlenmesi de bu yükü taşımıyor artık.

4 Ocak 2012 Çarşamba

Galatasaray Arena'da Kritik Virajı Döndü

Dün akşam ki maç Galatasaray açısından oldukça kritik bir virajdı. Gerek Melo'nun eksikliği, gerek İstanbul B.Ş.B'nin çıkış trendine geçmek arzusunda oluşu, gerekse Fenerbahçe il aradaki puan farkını 1 maç fazlasıyla da olsa 5'e çıkarma ve sarı larcivertliler üzerinde baskı oluşturma imkanı Galatasaray'ın bu maçını daha da zor kılıyordu.

TT Arena'da iki farklı maç izledik dün gece. Webo atılana kadar ki bölümde Galatasaray erken golü bulmasına rağmen İstanbul B.Ş.B bu maçı alıp götürecek havası hakimdi. İstanbul B.Ş.B beraberliği erken yakaladıktan sonra öldürücü ileri üçlüsüyle çok zorladı Galatasaray'ı. Topun arkasına geçip bekleyerek tam da istedikleri oyun düzenine gelmişlerdi ki Webo ilk yarının son bölümünde kırmızı kartı gördü. Maç içerisinde yorumlayamadım, Semih'in ayağını gördükten sonra kesin kırmızı kart dedim. Ama pozisyonu tekrar tekrar izledikten sonra kırmızı kartın ağır olduğunu düşünüyorum. Bu pozisyonda Webo topa ayağını taban göstererek ama yerden kaldırmadan uzatırken Semih'in ayağı henüz o karede yok. Semih kayarak geldikten sonra topa hamle yapıp ayağını savurduğu ve savrulan ayağı Webo'nun tabanına geldiği için hareket çok sertleşiyor. Ancak bu pozisyon için kasıt yok demek faul için çıkacak kartı belirleyici unsur değil bana göre. Kırmızı kart olmamasını savunmamın nedeni tamamen Webo topa giderken Semih'in ayağının o karede olmaması ve son anda kayarak yaptığı müdahalede savrulan ayağın Webo'nun tabanına sert girmesi. Webo sert basmıyor, tam tersine gelen ayak sert bir şekilde Webo'nun tabanına vuruyor. Bu kadar uzun bir anlatımdan sonra hakem hatalı karar verdi diyemem öte yandan. Birincisi yoruma açık bir karar, ikincisi ben birkaç kez izleyip kararımı verdiğim noktada hakemin anlık kararı üzerine bu kadar tartışmak doğru değil.

Doğru olansa bu karardan sonra maçın Galatasaray'a döndüğü. İkinci yarıda eksik rakibi karşısında daha oyun başlar başlamaz sahanın yıldızı Emre Çolak ile öne geçince bu sefer kontra yakalama ve pozisyona girme avantajını da Galatasaray aldı. Sonra da maç çözüldü zaten. Öte yandan Galatasaray'a bakınca Melo'suz bir orta sahanın çok vasat bir görüntü verdiğini söylemek mümkün. Galatasaray açısından Melo-Selçuk ikilisinin bozulması demek aslında maçı vermekle eş değer. Zira kronik kanat sorununa bir de orta sahanın göbeği eklenince çözüm sağlamak imkansız bir hale geliyor. Defansta ve ileri ikili de 4-4-2'ye dönüşle sağlana istikrar orta sahada kanatlardaki sıkıntıya bir de göbekte eksilme eklenince Galatasaray vasat bir takıma dönüşüveriyor. Şu an ligin ortası itibariyle de bunun çözümü pek yok gibi. Melo ve Selçuk ikilisinin devamlı oynaması için dua edecek Galatasaraylılar.

Maç fazlasıyla da olsa 5 puan önemli bir avantaj, zira İstanbul B.Ş.B. maçını kaybetmiş dahi olsalar Fenerbahçe'nin bugün Orduspor'dan puan çıkarması zor gözüküyordu. Akşam ne olur bilemiyorum ama sözün özü Galatasaray en kritik virajlardan birini dönmüş oldu.

2 Ocak 2012 Pazartesi

Yılın Son Derbisi Fenerbahçe'nin

2011 yılını bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisi ile kapatmak oldukça keyifli oldu. Üstelik de Nevan Spajiha'nın maçın %90'ında rakibimiz bizden üstündü ancak son bölümde gösterdiğimiz reaksiyonla maçı kazandık demesi, Oktay Mahmudi'nin hem kendi camiası üzerine hem de Fenerbahçe seyircisine yönelik eleştirilerini sıralaması basketbolda nasıl daha farklı bir perspektife ve spor kültürüne sahip olunduğunu gösterdi. Maçın olaylı geçmesi bir yana basketbol kalitesi yine üst düzeydeydi. Fenerbahçe açısından en kritik konu belki de oyun kurma noktasında yaşanan sıkıntıydı ancak maç boyunca rakibi hep rahatsız etmesi ve hiçbir zaman oyundan kopmaması maçı getiren faktörler oldular.

Bu maç gösterdi ki Fenerbahçe'nin elindeki bir numaralı oyun kurucu adayı Engin Atsür ve onu ancak iyi bir Roko Ukiç zorlar. Jerrells ise oyunda kaos yaratmak adına kullanılabilecek bir isim ancak takımın direksiyonu ona teslim etmesi mümkün gözükmüyor. Uzunların bu kadar iyi oynadığı bir maçta her ne kadar Roko ve Preldzic gibi iki asından yoksun ve yarım Ömer Onan ile sahaya çıkılmış olsa da dış oyuncuların Engin haricinde oyundan bu kadar uzak kalmasının tek nedeni Jerrells'ın oyun kurucu mevkisindeki etkinsizliği aslında. Topla beraber driblingi ortalamanın üzerinde ancak iş takımı oynatma noktasına gelince son derece zayıf bir görüntü sergiliyor Amerikalı. O kadar ki 40 dakika boyunca uzunlar ekmeğini taştan çıkarmasalar Fenerbahçe'nin bu maça tutunması imkansız gibiydi.

Bogdanovic'e de bel bağlamak konusunda sıkıntılar var. Zira zorluk derecesi yüksek maçlarda genel performans çizgisi vasatı aşamıyor. Bu anlamda Tomas ne kadar önemli ve mental olarak hazır bir oyuncu olduğunu bir kez daha gösterdi. Henüz hazır değil ama o kadar kritik anda iki üçlük gönderdi ki rakip potaya o rüzgarın bir daha tersine dönmesi mümkün değildi. İsmet Badem hep söyler basketbol yürek oyunudur diye ki haklıdır da. Tomas ile Bogdanovic arasında temelde böyle bir fark var aslında.

Maç kazanılır kaybedilir ancak şunun altını çizmek de yarar var. Fenerbahçe elindeki malzemeyi çok iyi kullanmak zorunda top 16'dan çıkabilmek için. Elinde çok iyi duruma gelmiş bir Engin Atsür var. Tomas'ın performansını artırması bu takım açısından şart. Roko her ne kadar ilk top 16 maçını kaçıracak olsa da hazır dönmeli. Gist bu maçta gösterdi ki en büyük katkıyı savunmasıyla verebilir bu takıma. Bana rahmetli Conrad McRea'yi  hatırlatıyor, onun kadar istikrarlı değil ama Conrad'ın da hiç şutu yoktu. Gist'in daha iyi olabilmesi için 40 dakika boyunca oyunda olduğu her anda konsantrasyonunu yukarıda tutması ve agresif olması şart. Oğuz Savaş hakikaten Avrupa'nın en iyi uzun performanslarından birini gösteriyor ve kuşkusuz Fenerbahçe adına sezonun en iyisi ve istikrarlısı. Vidmar'ın da ona katılması ve uzun rotasyonunu daha etkili hale getirebilmesi gerekir. Ömer Onan ve Preldzic bu sezona formsuz girdiler. Bunda yazın oynanan Avrupa Şampiyonası yorgunluğu da etkili olabilir ancak onlar için de toparlanma dönemi bu kritik maçlar olacaktır. Kaya'nıon her geçen gün yükselen formu ise umut verici bir gelişme.

Böyle bakınca aslında takviye konusunda da emin olamıyorsunuz. Çünkü takımın potansiyeli var ama bunu sergilemek konusunda handikaplar yaşıyor. Galatasaray maçına dönecek olursak ortaya konulan savunma ve savaşan basketbolla eğer dış oyuncular tarafından hücumda denge sağlanabilmiş olsaydı çok daha rahat dönerdi maç Fenerbahçe lehine. Normal şartlarda formda bir kısa rotasyonu bu maçı +10 Fenerbahçe hanesine yazdırabilecek bir fark koyardı ortaya. O zaman kısalarda mutlaka toparlanma ihtiyacı sözkonusu. Çok iyi bir Engin Atsür'e rağmen.