19 Kasım 2009 Perşembe

Sahte Alkışlar




Dünya Kupası eleme maçları oynanmadan önce İrlanda'nın Fransa'ya karşı bir sürpriz yapmasını bekliyordum. Ancak ilk maçta kendi sahalarında 1-0 kaybetmeleri bu ümidimi azaltmıştı.

Fransa'daki maçta Roby Keane ile İrlanda öne geçince Fransa ne yapacağını şaşırdı. Karşısında kötü hücum eden (Premier Lig düzeyinin altında diyelim) ancak çok iyi savunma yapabilen bir takım olunca tüm silahları kilitlenmiş oldu Domenech'in.

Ta ki uzatma devresinin ilk yarısının sonlarına kadar. Aslında 90. dakika Keane Lassana Diarra'nın hatalı geri pasını kaptığında ve rakibi üçe iki yakaladığında uzaktan vurmak yerine pas verebilse bir Fransa- Bulgaristan hikayesi daha yazılacaktı ama işin rengi uzatmada değişti.

Yine 90 dakika içerisinde kendini ceza sahasında artistik bir şekilde atan Anelka'ya hiç bir kart göstermeyen hakem, uzatmada kazanılan bir serbest vuruşta Henry'nin topu elle düzelterek Gallas'a aktarmasını da göremedi. Üstelik pozisyonun başlangıcında ofsayt tartışmaları da varken.

Trapattoni son Dünya Kupası'na gidemiyor, İrlandalılar da. Her futbolsever için Fransa artık bir hedef, dünyanın en sevimsiz teknik adamının elindeki futbolculara acıyan kamuoyu artık onları da sevimsiz bulacak Dünya Kupası'nda.

Sahte alkışlarla körler sağırlar birbirilerini ağırlar durumu Fransa'nın ki. Kamuoyu mutlu, futbol dünyası mutlu ama maçı izleyen Franszılar dışında herkes üzgün ve rahatsız.

İrlandalılar'a publara bize de James Joyce'a gidip içmek düşer artık. Dünya Kupası'nda Fransa'nın her maçında rakibini destekleyip ardından acı çeken bir halkın bu acıyı mutlulukla harmanladığı dünyanın en güzel folklor müziğini dinleyerek içmek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder