6 Aralık 2009 Pazar

Zirvenin Rengi Sarı Kırmızı Ama Adı Galatasaray Değil


Galatasaray-İstanbul B.Ş.B maçı öncesinde birşey kesinleşmişti o da zirvenin sarı kırmızı olduğu. Bu maçın skoru ise sarı kırmızılı zirvenin Kayserispor'un mu yoksa Galatasaray'ın mı olacağını belirleyecekti.

Ali Sami Yen Stadı'nda saygı duruşuyla başlayan maçta ilk gözüme takılan kare saygı duruşu esnasında babasının elindeki çekirdek paketini karıştıran ufaklık oldu. Bu gülümseten sahne ile başlayan maçta Galatasaray 90 dakika boyunca maçı kendi lehine çevirecek pozisyonları da buldu. Hücum hattında Nonda'nın arkasına dizilen Kewell, Arda ve Elano üçlüsü zaten pozisyon zenginliği adına isimleriyle yeten oyuncular. Galatasaray'ın karşısında oynayan her savunma için en ciddi tehlike bu üçlünün oyun içerisinde devamlı yer değişiyor ve kendilerini kaybettiriyor olmaları. Maçın bazı anlarında bu yer değiştirmeler rakip için baş döndürücü bir hal alıyor. ancak Galatasaray'ın zaafiyeti de ligin başından beri söylendiği üzere burada başlıyor.

Karşısında hücum olanakları fazlasıyla kısıtlı İstanbul B.Ş.B karşısında bile savunmada heran zaafiyet verecekmiş hissi uyandırıyor Galatasaray. Mehmet Topal-Servet ikilisinin varlığı ve bu bölgenin sezon başından beri çözülemeyen problemleri, sağda takımın en istikrarlı oyuncusu Sabri'nin yokluğunda Uğur'un sahanın en kötü performansını ortaya koyması, solda sürekli değişen Arda ve Kewell'ın Hakan Balta'nın önünde savunma adına hiç birşey yapmamaları, Leo Franco'nun her an hata yapacakmış izlenimi uyandıran oyunu Galatasaray'a güvenmek konusunda endişelerin aslında hiç de yersiz olmadığını ortaya koyan nedenler.

İstanbul B.Ş.B'nin sağ kanat oyuncusundan bozma santraforuyla ortaya futbol oynamaya çalışan ama beceremeyen bir takım koysa da amaçlarını sahaya yansıtma arzularını alkışlamak gerekir. Garip bir tkım İstanbul B.Ş.B, kapasitesi oldukça sınırlı ama anlayış hep futbol oynamak ve mücadele üzerine kurulu. Bu oyun tarzında altı gol yedikleri de oluyor ama çok çarpıcı sonuçlar da alabiliyorlar. Ama çok iyi bir kaleciye sahipler. Her ne kadar 90 dakikanın en iyi ikilisi Hasagiç ve Kewell arasında kalan topta yaptığı hata ile golü yemiş olsa da maç içerisinde ceza sahasına çok hakimdi.

Kapasite sorununa rağmen İstanbul B.Ş.B'nin ortaya koyduğu istekli oyun ve Galatasaray'ın son on dakikada maçı tutma amacıyla hızını kaybetmesi İstanbul B.Ş.B'nin beraberliği yakalamasının da nedeni. Galatasaray'ın bir fikir lideri var o da Kewell, ama oyun lideri yok. Eğer Kewell bu maçta olduğu gibi 90 dakikalık performanslar sergileyebilse oyun liderliğini de alabilirdi ancak 45-60 dakikalık performanslarla bunu yakalaması mümkün değil. Arda ise oyun lideri olacak görüşe sahip değil. Elano içinse her iki konuda da lider olamayacağını söyleyebilirim. Tabi bu kötü oyuncu oldukları anlamına gelmiyor. Hepsi çok kaliteli oyuncular ama oyun liderliği de farklı bir özellik. Hagi'de, Alex'de olan bir özellikten bahsediyorum. Kewell buna en yakın oyuncu, eğer Galatasaray ondan 90 dakika yararlanabiliyor olsaydı şimdi çoktan bu kapasiteyi sahaya yansıtmıştı da ama malum nedenlerden hep maksimum 60 dakikalık oyuncu olacak.

Maçın hakemine gelince onuncu dakikada Uğur'un ilk yarının sonuna doğru da Sllya'nın hareketlerine kırmızı kartı çıkartamayarak oyunun kontrolünü kaybedebileceğinin sinyallerini fazlasıyla vermişti. Son on dakikada da bunu gösterdi. Hele ki Kewell'ın rakip ceza sahasının köşesinde sakladığı pozisyonda o bölgeye depar atıp tam önünde kornere çıkan topa verdiği aut kararı stresten gözlerine perde inmiş olabileceğini düşündürüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder