3 Ekim 2011 Pazartesi

GTFB İkiyüzlülüğü

Bu polemiğe hiç girmeyecektim aslında. Ama bu hakaret sınırlarını geçen tutumlar iki satır kelam etmeme neden oldu. Kimileri için Günahların Takımı, kimileri için Gönüllerin Takımı GTFB. Günahıyla sevabıyla çatır çatır mücadele ediyor ama. Bu dik duruşu gölgelemek için çırpınan arkadaşlar çırpındıkça küçülüyorlar benim gözümde. Anlamadıkları ya da anlamak istemedikleri şu: Her ne şartta olursa olsun o sahada yeralan, ter döken adamların hiçbir günahı yok. Ve Fenerbahçe tribünlerinin de yüreği o forma ve o formanın hakkını verenler için çarpıyor.

Ben günahların takımı diye bir camiayı yerden yere vurup sonra basketbol takımı Euroleague'de mücadele edecek diye yırtınanlara yazıyorum bu yazıyı. Galatasaray sonuna kadar Euroleague'de mücadele etmeyi hakediyor yanlış anlaşılmasın. Oktay Mahmudi'nin yaptığı işi yapacak adam dünya basketbolunda çok azdır. Bugün Galatasaray basketbol takımının o çalkantılı NalgaGate döneminde kadroda bulunan basketbolcu pek yok ama bu takım o dönemin izlerini silmek için geçen sezon onur mücadelesi verip Fenerbahçe'yle kafa kafaya final oynadı. Bugün de kafa kafaya Euroleague'de oynayacak hatta belki de rakibini eleyecek. Ama bahsettiğimiz camialar bir tek futbol şubesinden ibaret değil. O yüzdendir ki GTFB diyenlerin nasıl Fenerbahçe'nin futbol maçlarını izlemeyi mideleri kaldırmıyorsa, aynı durum diğer spor dallarında da geçerli olmalı sanırım. Mesela basketbol, mesela atletizm...

Yoksa ben ona mide demem.

Not: Şimdi abuk sabuk yorumlar gelecek hakaretlerle birlikte. Ben bir daha polemiğe girmeyeceğim, bu yorumlara cevap da vermeyeceğim şimdiden söyleyeyim. Çünkü aklı selim Galatasaraylılar da biliyor ki bu blogda her zaman rakip takımlar için objektif davrandım. Galatasaray benim düşmanın olmadı, olmayacak da. En başta babam çok koyu Galatasaraylı, sonra eşim fanatik olmasa da sarı kırmızılı renklere gönül verenlerden. O yüzden bizim evin bir değeri de Galatasaray, tıpkı Fenerbahçe gibi. Ben bu değerleri seviyorum. Fatih Terim'i, Arda'yı yani rakibimin en önemli değerlerini başkaları yerlere vururken göklere çıkardım. Aziz Yıldırım'ı en çok eleştirenlerin başında geldim. Buradan okuyunuz isterseniz. Velhasılı kelam  bu ülkede değer denilen şey kolay üretilmiyor. O üretilen azıcık değeri de bok etmek... Neyse benden bu kadar...

3 yorum:

  1. yahu bu işi çıkartan ''adam''ın yazılarını bazen bende okuyorum aslına bakarsan çok da eğlenceli oluyor,çok mucadele ettiler çok çırpındılar ama olmadı yapamadılar,taraftar ve futbolcu bütünleşmesini kıramadılar aksine daha da birleştirdiler(şuan ki yönetimi bu birleşmeden malesef ayırıyorum)şimdi taktik değiştirip bu yollara başvuruyorlar yaptıkça komik oluyorlar ve bizde çok eğleniyoruz...!saygılar(mustafa)

    YanıtlaSil
  2. kardeş sen galatasaraylılara kızma seni buu hale düşürenlere kız mesela ben galatasaraylıyım eğer galatasaray iddaname açıklanınca sineye falan çekerse anında takımımı bırakırım çünkü bi şey yapıldıysa yapılan şey cezasını görür yapılan şeyle oynanılmaz asıl bunu normal bi insanın MİDESİ KALDIRMAZ KALDIRAN OLURSA BUYURSUN KALDIRSIN

    YanıtlaSil
  3. Ben GS taraftarıyım. Bu hataların "gerçek" FB taraftarına yüklenmesi tabii ki saçma. Benim kızdıgım sey FB taraftarlarının hala ve hala kendi takımlarını ve ülke itibarını yerle bir eden adam(lar)a sahip çıkmaya çalışması. Ha sucsuzlugu ispatlanan kadar kimse suclu değildir diyebilirsiniz ama hepimiz biliyoruz ki bazı deliller sağlam olmasa bu kadar etkili adamları içerde bu kadar tutamazlar. Benim kızmam beyinsiz bir şekilde FB'yi Aziz'in takımı gibi gösterenlere. FB Aziz'in değil benim kankamın takımıdır ya da iş arkadaşlarımdan birinin. Benim kızgınlıgım buna. O nedenle FB'yi ve gercek taraftarını bunun dısında tutmak tabii ki gerekiyor. Tek istediğimiz lan bu kadar adam bu takımdan neden nefret ediyorun cevabını bulmaları artık. Ben cevap vereyim Ömr Çavuşoğlu, Ali Şen, Ercan Saatçi ve Aziz Yıldırım gibi düşünce hastalarıdır.

    YanıtlaSil