5 Nisan 2010 Pazartesi

Hayat Sadece Futbolun Etrafında Dönmüyormuş

Hayatımda hiç Fenerbahçe Kayserispor gibi bir maç izlemedim. Daha doğrusu hiçbir futbol maçının içerisinde o maçtan daha çok voleybol maçı izlemedim. Ya da başka bir spor dalı. İlk 45 dakika için büyük oranda futbola dönük olan ekran devre arası ve Lugano'nun erken gelen golünün etkisiyle sürekli voleybol maçına dönmüştü ikinci yarıda.

Her iki maçı da her zaman olduğu gibi bizim sitenin kafesinde yaş ortalaması 35 olan hatta 40 yaş üzeri veteranlarında oldukça fazla sayıda olduğu rakı kokulu bir ortamda takip ettim. Galatasaraylı ve Beşiktaşlı abilerin esprilerinin havada uçuştuğu her Bergamo sayısında onların, Fenerbahçe sayısında Fenerbahçelilerin "Oley" diye ayağa kalkıp yumruk şov yaptığı bir ortamda. Her servis atışında "Hoooop" nidalarının yükseldiği ve her pasörün kaldırdığı topta bu "Hoooop" nidalarının üzerine "Gümmmmm" seslerinin kafeyi inlettiği bir ortamda.

Bir Beşiktaşlı abimizin "Ben Bergamo'luyum, bir hafta kaldım orada" esprisine kafedeki herkesin yerlere yatarak güldüğü bir ortamda. Ve belki de ilk kez bir başka spor olayının futbolun önüne geçtiği bir yerde diye yazabilirdim ancak maçtan sonra gördüm ve okudum ki Şükrü Saraçoğlu tribünleri de sahadaki maç kadar ekran başında voleybol maçını takip etmiş.

Meğer futbol medyanın bir şişirmesiymiş gibi iddialı bir yorum yapmayacağım. Ama şunu çok net gördüm ki bu ülke insanı başarının arkasından pekala koşabiliyor. Futbolun salgın haline geldiği bir ülkede voleybol gibi sıradan bir ülke sporu Turkcell Süper Lig'de şampiyonluk kovalamanın önüne geçebiliyor. Demek istediğim voleybolun futboldan daha çok sevildiği ya da sevilebileceği değil elbet. Demek istediğim zor olanı seçtiğimizde yani biraz daha gözardı edilen bir sporda başarılı bir takım kurabildiğimizde, medyada biraz olsun bu sporu ön plana çıkarabildiğimizde ve başarı geldiğinde desteğin bir çığ gibi büyüdüğü.

Demek istediğim aslında bu ülke insanının sadece mahalle arasında top tepmekten öte spora olan bağlılığının olmadığı bir yalanmış. Aslında voleybolu da istersen bu insanlara yaşları ne olursa olsun sevdirebileceğin. Tıpkı basketbolü bir noktaya getirebildiğimiz gibi. Eğer bu ülke insanı Golden League'de her organizasyonda yarışan ve başarı kovalayan bir atleti olursa, hentbolde bir dönem Eti'nin başardığı gibi başa güreşen bir takımı olursa zevkle ve tüm kalbiyle izleyecek.

Şu tesbiti yapalım: Zaman zaman tüm bu spor dallarında başarılar yakalandı. Fenerbahçe'nin oynadığı final hiç de azımsanmayacak ölçüde çıtayı yukarı çeken bir başarı. Ama süreklilik çok önemli. Bu anlamda gerçek başarı defalarca final four oynayıp 7 kez bu kupayı kaldıran Bergamo takımının. Ama böyle bir takıma sahip olabilsek, yani Fenerbahçe önümüzdeki on sene devamlı final four oynayabilecek yatırımı devam ettirse eminim ki spor dünyamızın sadece futboldan ibaret olmadığı çok daha net ortaya çıkacak.

Anadolu'daki şehirlere ve müesseselere bu anlamda en az kulüp takımları kadar görev düşüyor. Bandırma Banvit bu ülke liginde şampiyon olup Avrupa'da final four hedeflemeli mesela. Doğu'daki iller illa futbola yatırım yapmamalı, belki sırf coğrafi koşullarından dolayı atletizmi sahiplenmeli.

Petit'de okudum Shankly der ki: "Birinciysen birincisindir, ikinciysen hiçbir şey". Kısmen doğru ama eksik kalan tarafı var. Bunu da Petit ile bir tartışma yaşamak için yazmıyorum. Varsın Fenerbahçe ikinci olsun ama her sene voleybolda final four oynasın. Varsın Galatasaray atletizmde her organizasyonda derece yapan ama birinci olamayan bir atlet çıkarsın. Varsın varsın varsın...Yeter ki bu heyecanı yaşatsın. Yeter ki sporu yeşertsin. Ama ağzımıza bir parmak bal çalarak değil, ayda yılda bir değil her sene yapsın bunu.

O zaman tüm dünyanın kabul ettiği gibi 74 Dünya Kupası'nda Hollanda diye efsane bir takımımız vardı deriz en azından. İkinci olsalarda...

Bir futbol delisi olarak attım bu başlığı "Hayat Sadece Futbolun Etrafında Dönmüyormuş" diye. Sırf bunu hatırlatabildikleri için teşekkürler Sarı Meleklere. Sırf bir avuç komşuma "Hoooop, Gümmmm" diye bağırtarak bu sporu izlettirebildikleri, sırf rakip taraftarlara "Bergamolu'yuz" derken aslında kendilerini zevkle izlettirebildikleri için. Sırf Fenerbahçeli olsun, Beşiktaşlı olsun, Galatasraylı olsun hep birlikte birbirilerine takılarak bir maç izleme keyfi yaşattıkları için.

Hayatımda izlediğim en güzel futbol maçıydı. Hem de elle oynanan...

1 yorum:

  1. Anlamsız bir şekilde bundan rahatsız olan, "voleybolu hiç izlemeyen adamlar bu maçları izlediler, ekstra ilgi gösterdiler" diyen insanlar var.

    Türk insanını gerçekten anlayamıyorum.

    YanıtlaSil