18 Mart 2009 Çarşamba

Liverpool: Bir Futbol Filmine Konu Olacak Hikaye



Wayne Rooney geçtiğimiz hafta oynanan Manchester United-Liverpool maçı öncesinde kendi kulübünün resmi internet sitesinde Liverpool'dan nefret ettiğini belirten bir ifade kullanmıştı. Eski bir Everton oyuncusu olan Wayne Rooney'in sözleri daha sonra değiştirildi ancak bu skandalı örtmeye engel olmadı.



Hepimizin bildiği gibi maçı Liverpool 4-1 kazandı. Ama bu bile Liverpool taraftarlarının Wayne Rooney'e olan öfkelerini dindirmeye yetmemiştir. Aslında bu öfkeleri yıllar öncesine dayanıyor. Wayne Rooney'in anılarının yayın haklarını The Sun'a sattığı döneme. Liverpool'luları bu kadar kızdıran ise The Sun gazetesinin 1989 yılının 15 Nisan'ında yaşanan ve 94 kişinin hayatını kaybettiği, 766 kişinin yaralandığı Hillsborough faciasını takip eden günlerde Liverpool'lu taraftarları bu faciada ölenleri soymakla itham ettiği haber.



29 Mayıs 1985 yılında Juventus ile oynanan Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası final maçının başlamasından önce Liverpool taraftarlarının İtalyanlara saldırması ve çıkan panik sonucu bir duvarın çökmesi ve taraftarların tel örgülere sıkışması sebebiyle 38 İtalyan taraftar ve 1 Belçikalı'nın öldüğü olaylar daha soğumamışken İngiltere'de yaşanan Hillsborough faciası Premier Lig'de fanatizme ve futbola yönelik tedbirlerin daha da artırılmasına, stadyum çevrelerinin kontrolüne, stadyumların yenilenmesine yönelik bir sürü tedbire götürmüştü İngiliz futbolunu. O kadar ki İngiliz takımlarına verilen 5, Liverpool'a verilen 8 yıl uluslararası turnuvalardan men cezası da bir taraftan İngiliz'lerin uluslararası başarı iştahını kabartmış, bir taraftan da olayın suçlusu olduğu için Liverpool'un sırtında bir kambur olmuştu. Belki bu kambur yüzünden 2000'lere kadar bir daha sırtını doğrultamadı Liverpool.



O gece kupayı Michael Platini'nin golüyle 1-0 kazanan Juventus sonraki sezonlar da başarıdan başarıya koştu. Keza Michael Platini de. Ve bugün UEFA'nın bir numaralı adamı konumunda.

Biz tekrar Hillsborough faciasına dönelim. Bu olayı Ali Okancı'nın kendi blogunda yazdığı ifadelere hiç dokunmadan aktaracağım. O çok güzel yazdığı için, bir başka deyişle ben hafızamda kalanları bu kadar net aktaramayacağım için onun cümlelerine yer veriyorum:



"Sheffield Wednesday'in stadı olan Hillsborough stadı 15 Nisan 1989'da Liverpool ile Nottingham Forest arasındaki FA Cup yarı final maçına evsahipliği yapıyordu. Hillsborough Stadı'nda süregelmiş üzere büyük maçlarda rakip taraftarlar ayrı yerlerde oturuyordu. Liverpool'lu taraftarlar Leppings Lane End bölümüne alınacaklardı. Maç öncesi hem radyodan hem tvden hem de stat etrafında yoğun katılımın olacağı düşünüldüğünden sürekli uyarılar yapılıyor, bileti olmayanların stada girmek için zorlamamaları ve bileti olanların da maç başlamadan en geç 15 dakika önce yerlerini almaları isteniyordu. Maç yerel saatle 15:00'te başlayacaktı. Liverpool'lu taraftarlar maçtan yarım saat önce turnikelerin önünde toplanmaya ve içeri girebilmek için acele etmeye başladılar. Dar bir yerden girmeye çalışan taraftarlar yığının artmasına yol açtı. Bu arada önde bulunan ve içeri girmelerine izin verilmeyen taraftarlar alanı terkedemiyordu çünkü arkalarında stada girmek isteyen büyük bir kalabalık onlara engel oluyordu. Bu arada futbolcular sahaya çıkmış, içerdeki taraftarların çığlıkları ve bağırmaları dışarıda duyulmaya başlanmıştı. Dışarıda binlerce taraftar içeri girmeye çalışmasına rağmen hakem maçı başlatmış ve çığlıklar daha da yükselmişti.Bu sırada genç bir çocuk stadın dışındaki duvarın yanındaki büfenin üzerine çıkmıştı. Polisler bu kişiyi dışarı çıkarmak için kapılardan birini açınca 20 kadar kişi paldır küldür içeri girmeye çalıştı. Polisler bu kişileri dışarıya çıkarmaya çalışırken yaklaşık 5000 kişilik bir grup turnikelerden geçmeye çalışıyordu. Aşırı yığılmadan dolayı insanlar ezilmeye başlamıştı ve polis onları kontrol etmekte güçlük çekiyordu. Çareyi C Kapısını açmakta buldular ve bu hamlenin ardından facia yaşanmaya başladı. Stada girmek için adeta birbirlerini ezen taraftarlar dar bir tünelden geçerek tribüne girmeye çalışıyordu. Ancak arkadan gelen taraftarlar olağanca güçleriyle öndekileri itince insanlar tribün önlerindeki demir parmaklıklarda sıkışmaya başladı. İnsanlar çığlık atarak ezilmeye başladı. Bu sırada maç devam ediyordu. Şanslı olanlar tel örgülere tırmanıyor, şanssızlarsa altta kalarak çığlık atarak can veriyordu. Hakem 6. dakikada bu durumun farkına vardı ve maçı durdurdu. Bu sırada güvenlik görevlileri sahaya açılan ufak bir kapıyı açtılar".



Ali Okancı böyle anlatıyor yaşananları. Şimdi biz konunun diğer ayrıntılarına bakalım. Bu facia sonrasında The Sun'da çıkan haberler üzerine o günlerde Futbol Taraftarlar Birliği Başkanı Rogan Taylor'ın açıklamaları kafalarını kaldırdı belki de Liverpool taraftarlarının.

"Liverpool halkı yumuşak değildir. Yahudiler, Lehler, siyahlar gibi haksızlığa uğrayan bir kesimdir. Kim olduğumuzu ve düşmanlarımızın kimler olduğunu biliriz. Liverpool, İngiltere'nin Polonyası'dır. Birilerini, ölü insanları soymakla suçlamak gerçekten affedilmez bir şey"




Liman şehrinin işçi sınıfı takımı olan Liverpool için bu kadar büyük çapta trajedi kolay altından kalkılabilecek bir yük değildi. Liverpool bu yükü kaldırdı ve tekrar ayağa kalktı. Bu yıl Şampiyonlar Ligi ikinci turunda Real Madrid'i kendi evlerinde 4-0 ile geçerek çeyrek finale uzandılar. Çeyrek final maçlarının takvimi 14-15 Nisan olarak belirlenmişti ve Liverpool Hillsborough faciasının yaşandığı 15 Nisan günü maç yapmak istemediğini UEFA'ya bildirdi.



İlk önce reddedilen bu talep sonra UEFA tarafından kabul görmüş gözüküyor. Liverpool adına güzel bir haber.

Dünya ve İngiliz futbol tarihinde silinemeyecek acı, trajedi, sevinç ve gurur dolu birçok sayfaya imza atan bu takım için ancak şu söylenebilir. Eğer futbolla ilgili bir film yapacaksanız bu film Liverpool üzerine olmalı. Liverpool'un hikayesinde herşey var ve burada kaleme aldığım bu hikayenin sadece bir bölümü.

Peki o günlerden bugünlere geldiğimizde bu yazının kahramanlarına ne oldu?




Liverpool: En son 1988-89 yılında Premier Lig şampiyonluğu yaşadıktan sonra bir daha bu ünvanın yakınından geçemedi. Bu yıl zirveyi zorluyor. Uzun yıllar süren kriz 2000-01 sezonunda UEFA Kupası'nı müzeye götürmeleri ile sona erdi. 2004-05 sezonunda gelen Şampiyonlar Ligi Kupası onları dünya futbolunun zirvesine çıkardı. İki sezon sonra bu kupada final oynadılar. Asla yalnız yürümüyorlar.

Michael Platini: O UEFA'nın başındaki adam. Heysel faciasının yaşandığı final maçında Juventus'a kupayı attığı golle getiren adam bugün Liverpool'a el veriyor. Belki de Liverpool'un duygularını en iyi hisseden futbol adamlarından biri.



Rogan Taylor: Dr. Rogan Taylor Liverpool Üniversitesi Futbol Endüstrileri Grubu Başkanı. “Kicking and Screaming” adlı eseriyle futbolun günümüze kadar olan gelişimini anlatan bir baş yapıta imza atmıştır. Euro 96’nın hazırlık komitesinde yer alan, 1998'de “UK Government’s Football Task Force” üyeliğine sahip olan ve Bağımsız Futbol Komisyonuna atanan Taylor, “UK Government’s Football Players Work Permits Review’’ panelini hazırlamakta ve halen üst düzey Çin kulüplerine danışmanlık yapmaktadır.




Wayne Rooney: Geçen sezon Şampiyonlar Ligi Kupası'na uzanan Manchester United'ın formasını 2004'ten beri giyiyor. 2007 ve 2008'de bu forma altında Premier Ligi kazandılar. Liverpool taraftarları onu, o da Liverpool'u hala sevmiyor.

Hillsborough: Tüm yaşananlara rağmen Sheffield Wednesday'in stadı dünyanın en iyi atmosfere sahip on altıncı stadı olarak gösteriliyor.

Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası: Şampiyonlar Ligi adı altında düzenlenmeye ve dünyanın kulüpler düzeyinde en prestijli turnuvası olmaya devam ediyor.

The Sun: Hala asparagas yazıyor ve Liverpool taraftarları bu gazeteyi almıyorlar.




Ali Okancı: pennearabiata.blogspot.com adresinde yazıyor. Uzun süre NTVSpor ekranlarında izlediğimiz Ali Okancı şu anda HaberTurk'te çalışma hayatına devam ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder