12 Eylül 2010 Pazar

0.5 saniye

0.5 saniye farkla finaldeyiz. Çok ama çok küçük bir fark değil mi? Bir basketbol maçının 4.800de biri. Ve bu süre bizi Dünya Basketbol Şampiyonası'nın finaline taşıdı. Eğer Kerem Tunçeri 0.5 saniye gecikse biz bu gece finalde olamayacaktık. Ya da Velickovic'in son 0.5 saniyedeki şutuna Semih yetişemese ve o top bizim potamıza girse...

Bu 0.5 saniye için 2001'den beri bekliyorduk Bu süre zarfında takımı Tanjevic'e emanet edip istikrardan yana bir politika izleyen basketbol federasyonu hedefi 2010 olarak koyduklarından dolayı bu hedef doğrultusunda bugün Milli Takım finalde ise ayakta alkışlanmalı. Türkiye gibi istikrarın olmadığı bir ülkede Tanjevic'in arkasında durdukları için. Sonra da Tanjevic ve takımdaki her oyuncu, teknik adam, doktor, masör her kim varsa...

Bu 0.5 saniye alın terinin ürünü. 40 dakika boyunca ribaunt, asist, üçlük yüzdesi gibi hayati istatistiklerde geride kapadığımız bir maçı alın terini ortaya koyarak kazandık. Ellerimiz titremedi mi, evet titredi. Bizi bu maça kadar taşıyan adamlardan Ersan bu maçı kaldıramadı, Ömer Aşık önceki maçlardaki Ömer Aşık değildi. Ama tecrübeliler takımı sırtlarına aldılar. Hidayet tam bir lider gibiydi hem skorda hem de manevi anlamda. Ömer Onan takımı arkadan itti. Kerem Tunçeri son üç dört dakikada öldürücü yumrukları vurdu. Ender takımın en kararlı adamlarındandı tıpkı Semih gibi. Maçın hiçbir anında hiç kimse savaşmaktan vazgeçmedi.

Öyle ki maçta her Sırbistan'ı yakaladık dediğimizde Teodosic'in, Keselj'nin, Savanovic'in, Velickovic'in bizi yere yıkabilecek üçlükleri geliyor ve maç biranda yine 7-8 sayı farka ulaşıyordu. Pes etmedik, salondaki etkisiz taraftarı da ayağa kaldırdık. Yine rakibi yakaladık. Son birkaç dakikada ise artık stres olma zamanı Sırplar'ındı. Zira maç sonuna kadar koparamadıkları fark maç sonunda hala enselerinde nefeslerini hissettikleri 12 Dev Adam Sırp takımı gibi mükemmel bir düzende işleyen mekanizmayı bile bozdu.

0.5 saniye kala Kerem'in turnikesi potadan içeri girdiğinde ise aslında yüzümüze gülen şanstan öte yıllardır sürdürülen istikrarlı bir işin meyvesiydi sadece. O 0.5 saniye için uzun yıllar geçti ama değdi. Sırbistan bu turnuvada en beğendiğim ve en çok çekindiğim takımdı. Turnuvanın ilk günlerinde Yunanistan'ı da geçtikten sonra son dörde kalacağımızdan emindim ama Sırbistan'ı geçebileceğimize çok ihtimal vermiyordum.

Pazar akşamı oynanacak A.B.D maçını kazanırız ya da kaybederiz ancak biz daha şanslıyız. Çünkü bu Sırbistan önümüzdeki on seneye damga vuracak bir takım ve A.B.D'den daha iyi bana göre. Ama yine de tek maçlık oyunlarda herşey olabilir. Sıbistan karşısında müthiş bir efor harcadık ve rakibimizden 2-3 saat daha az dinleneceğiz. Olsun Tanjevic'e yine güveniyorum, o dememiş miydi biz turnuva sonunda daha diri kalmak için ağır antremanlar yapıyoruz diye.

Herşey 0.5 saniye içindi, hayatımızın en güzel 0.5 saniyesi için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder