18 Nisan 2012 Çarşamba

Süper Finalde İlk Haftanın Ardından


Süper Final başladı, ilk hafta geride kaldı, ne Fenerbahçe'nin beklediği gerçekleşti, ne de Galatasaray'ın tam olarak. Her ikisi de haftayı karlı kapattılar ama her ikisi de rakiplerinin puan kaybını boşuna beklediler. Süper Final'in ikinci haftası da olası bir Galatasaray galibiyeti ile düğümü çözebilir ve geriye kalan haftaları anlamsız bir hale getirir.

Bu açıdan Süper Final paketi gazına gelmeyip Lig TV'den paketi almadığım için mutluyum. Çok iyi bir Fenerbahçe Trabzonspor maçını evde keyifle bira ve çerez muhabbetiyle izlemek varken dışarıda izlemiş olmama rağmen. Maçı iyi yapan etken kuşkusuz Fenerbahçe'nin 34 haftada gerçekleştiremediği oyun hakimiyetini bu maçta fazlasıyla sağlamış olmasından kaynaklanıyor. Belki pozisyon zenginliği açısından orta karar bir maç ama Fenerbahçe'de veteranların dönüşü muhteşem. Emre ve oyuna girdikten sonra Semih'in etkisi olumlu yönde. Cristian şunu net olarak ortaya koydu ki hücuma dönük orta saha kendisi. Savunmada da görevini yerine getiriyor ancak Cristian ofansif görevleri partnerinden yani genel olarak Emre'den çok daha fazla üstlenmeli. Fenerbahçe'nin oyunun zenginleştiren etkenlerin başında bu geliyor. Bir diğer etken de 4-3-3 sevdasından bu maçta da vazgeçilmesi. Stoch'un oynamayışı ve onun yerine görev alan Caner'in oyunun iki yönüne verdiği katkı Fenerbahçe'nin oyun anlayışını bir üst kademeye taşıyan bir diğer faktör. Alex'in vitrine çıkmasına gerek kalmadan kazanılan bir maç önemli Fenerbahçe adına. Trabzonspor ise daha sezon başında yazdığım bir yazıda olduğu gibi Burak Yılmaz odaklı ve oyunu kanatlara yayamayan tek bir alternatif strateji yaratamamanın cezasını bolca çekecek Süper Final'de.

Haftanın ikinci maçı gösterdi ki Beşiktaş'ın da kalan 5 haftada Trabzonspor'dan pek farkı olmayacak. Galatasaray'ın hiç kasmadığı bir oyunda varlık dahi gösteremediler. Bu hafta Galatasaray'ın form durumunu gösterecek. Son haftalarda yapılan form düşüklüğü eleştirileri gerçek mi yoksa Galatasaray gücünü ekonomik mi kullanıyor Fenerbahçe maçı gerçek ölçü olacak. Ama Beşiktaş karşısında sadece oyuna hakim olmak istediği dakikalarda top yapması, geri kalan bölümde kontrollü oynaması yetti sarı kırmızılılara.

Haftanın ayıplarında baş sırada Emre Belözoğlu var. Ben ırkçı bir yaklaşımla ağızdan o sözlerin çıktığını düşünmüyorum ama en hafif tabiriyle de uluslararası platform normlarında fiyasko ve terbiyesiz bir yaklaşım. Cezası neyse çekecek. Irkçılık spekülasyonuna da bir sonraki yazımda değineceğim ama şu kadarını şimdilik söylesem yeterli: "Bu ülkede nadir ırkçılığa maruz kalmayan ve sevilen ırktır siyahiler, gerisi palavra çünkü biz ırkçıyız toplum olarak."

Haftanın bir diğer ayıbı da Hüseyin Göcek'e ait. Ben maçın skorunu etkilediğini düşünmüyorum, gol ofsayt olsa da süzülmesi çok ama çok zor bir pozisyon. Hüseyin Göcek'in esas ayıbı bir hakem gibi sahada duramaması ve ortamı germesi. Aldığı her karar ve çaldığı her düdükte hakem dörtlüsü olarak ne tribünlere ne de futbolculara güven veremediler. Özgüven eksikliğini hissettirdiğiniz anda bunun üzerine saçma sapan kararlar veriyorsanız ortam gerilir. Gerildikçe de bir nokta da patlar insanlar.

Haftanın oyuncusu Cristian. Bir gol ve bir asistlik performansının yanında aslında belki de Fenerbahçe'nin tüm sezonda en istikrarlı denebilecek ismi. Oyun kalitesi genelde ortalamanın üzerinde. Ve ne zaman daha ofansif oynama fırsatı bulsa o zaman skor üzerinde etkili. Bu hafta olduğu gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder