19 Nisan 2011 Salı

Kudurtan 90 Dakika

Fenerbahçe-Gaziantepspor maçının yorumunu dün yazacaktım ancak vaktim olmadı. 90 dakikası %61-%39 ya da %69'a %31 gibi bir topa sahip olma oranını bir kenara bırakalım, izlediğim en iyi Fenerbahçe'lerden biriydi bu sezon. Ve pekçok yorumcunun aksine, çünkü onlar maçın kalitesini gol pozisyonu ve gol sayısıyla eş tutuyorlar, kalite düzeyi üst seviyelerdeydi.

İkinci yarının en iyi iki takımının maçında Fenerbahçe'nin verilmeyen 3 penaltısı ile maçı koparma noktasına gelmiş olması dahi oyunu sarı larcivertli takım lehine çeviren bir etken. Öte yandan Gaziantepspor'un topa az sahip olmasına rağmen maç boyunca efektif kullandığını ancak Fenerbahçe kalesi civarında Olcan dışında etkili olamadığını da gözönüne alırsak Fenerbahçe'yi bu kadar baskılı oynadığı ve oyunu bazı bölümlerinde riske ettiği bir maçta defansif anlamda da kutlamak gerekir.

Geçen gün linkini verdiğim saçma yazıdaki gibi Fenerbahçe'nin şifresinin çözüldüğü falan yok. Zira bu oyun temposu karşısında dayanabilecek tek takım Gaziantepspor'du, onlar da herşeye rağmen verilmeyen penaltılara dua etmeliler. Bir de Alex'in vurduğu şutlarda ve kullandığı duran toplarda geldiği günden beri en kötü performansını sergilemesine.

Herkes 3 penaltıdan bahsediyor olsa da Alex'i duran toplarda etkisizleştiren en önemli etken gözardı edilen ve Gaziantepspor cezasahasında yaşanan Kırkpınar Yağlı Güreşleri'ydi aslında. Kalite düzeyinden bahsettik ama son yılların en feci hakem yönetimini izledik. Ve bunun aksini iddia edenler 6 numara gözlük takıp izlemeliler. Yoksa yanlışlıkla koskoca bir camia tarafından Fenerbahçe düşmanı olarak adledilecekler ki, hiç alakası yok emin olun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder