29 Kasım 2010 Pazartesi

Tatsız Tuzsuz Bir Derbi

İki testi çarpıştı, kırılan Galatasaray oldu. Kazanan her zaman haklıdır mottosuyla hareket edecek olursak beşiktaş lige tutunma anlamında önemli bir adım attı. Her ne kadar benim izlediğim Beşiktaş Galatasaray karşısında 2000'lerin oyunundan çok 60'ların oyununa yakın bir tempoda ve oyun kurgusunda olsa da üç puan çok değerliydi Ali Sami Yen deplasmanında.

Yine de skor yazarlığı yapmadan, tarafsız bir gözle şunu söyleyebilirim: Her iki takımın da futbol oynayacak hali yoktu. 45. dakika ile 70. dakika arası bir ara futbolsuzluktan bayılacaktım. 90 dakika geneline baktığımızda ise özellikle ilk yarıda Beşiktaş'ın maçı verebileceği pozisyonlar verdiğini de gözardı etmemek gerekir. Eğer Ali Turan Holosko'yu düşürmek gibi bir saçmalık yapmasa ya da Galatasaray girdiği çok net 2-3 pozisyonu değerlendirebilse çok farklı konuşuyor olacaktık.

Bu Galatasaray'ın iyi olduğu anlamına gelmiyor aslında sadece iki kötü arasında fırsatları iyi değerlendirenin kazandığı bir oyun izledik. Ancak bu oyunla nereye kadar gidecekleri konusunda Beşiktaş da ciddi soru işaretleri yaratıyor. Sezon başında benim de futbol şöleni beklediğim takım pek ortalarda yok. Son derece temposuz ve Rıdvan Dilmen birşeyler yapmaya çalışan tek takım olarak gösterse de ne yapmaya çalıştığını anlayamadığım bir Beşiktaş var.

Derbinin tek özel ve aklımda kalan hareketi için Lucas Neill'a ayrı bir paragraf açmak gerekir. Nobre ile girdiği pozisyonda hakemin rakibine çıkardığı sarı karta onun da itiraz etmesi 90 dakikanın tek güzelliğiydi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder